Eskimiş ve Eskimeye başlamış meslekler
Beşiktaş semtinin Sinanpaşa Camii çevresindeki çarşı dokusunu ve buradaki dükkânların geçen yüzyılın sonundaki görünümünü anılarında aktaran Hagop Mintzuri özetle şunları yazmaktadır: "Fırındaki ekmek tezgâhı yüksekti. Göbeğimiz hizasındaydı. Alt taraftaki iki dükkândan biri 'süpürgeci,' öteki kahvehaneydi. Süpürgeciler, Mustafa Ağa ve yeğeni Yusuf, bağdaş kurarak çalışırlardı. Yusuf hergün süpürgeleri omuzundan asar, semtlere satmaya giderdi. Okuldan dönerken ona rastlardım. Kendisini daha görmeden 'süpürgeci!' diye bağırışından tanırdım. Kahvehane, odun deposunun üstünde kafes gibi asılıydı sanki. Peykeleri vardı. Serisier, işsizler kağıt oynarlardı. Müşterilerin çoğu dışarıda oturacakların üstünde otururlardı. Kahveci Musa Çavuş, fesini beyaz çarşaf kumaşıyla sarardı. Şeyhler, dervişler gibi aba giyerdi. Fırının bi- tişiği Usta Yorgi'nin bakkal dükkânıydı. İçerisi iki kısımdı. Önde bakkaliye vardı. Damadı Sava bakıyordu. Arka taraf bir perde ile ayrılmıştı. Kendi çalışma yeriydi. Burayı mutfak-yemekhane yapmıştı. Ciğer kızartırdı." "Usta Yorgi'nin bakkal dükkânının bitişiğinde Abdi Bey'in kasap dükkânı vardı. Burası, iki dükkân kadar, hatta daha genişti. Abdi Bey dükkânda kalmaz, iki üç dakika uğrar giderdi. Kasaplığı Kasım Usta ile Şaban Baba yapmaktaydılar. Arkadaki avlu mezbahaydı.Koyunları orada, büyükbaş hayvanları ise Tophane'deki belediye mezbahasına kesiyorlardı. Abidin Bey, Kasım Usta ve Şaban Baba İşkodralı idiler. Kasım Usta ve Şaban Baba, Arnavut saltası, poturu ve takkesinden ibaret kendi yöresel giysilerinden vazgeçmemişlerdi. Et kütüğü üstündeki satırı, tezgâhındaki büyüklü küçüklü bıçakları dışında, kemerinde de büyük bir kama sallandırırdı." "Kasabın bitişiği manavdı. Burada üç kişi çalışıyordu. Miro Maryo, Petri Mayo, iki kardeştiler. Üçüncüsü Lazo Curo'ydu. Büyükdere Bahçeköy'de bostanları vardı. Sebzeleri Beşiktaş'taki dükkâna oradan getirirlerdi. Sabahleyin çarşının dükkânları açılmazdan önce yükler gelirdi.Katırlar boyunlarındaki cangıl cungul sesler çıkartan zillerle çarşıya sanki kervan gelmiş havası verirlerdi." "Fırının tam karşısı Memiş Usta'nın dükkânıydı. Helvacıydı kendisi. Tezgâhtan ve çırağı İmam'la Halil'di. Memiş Usta çalışmaz, köşede otururdu. Dükkânı çeviren İmam'dı. Yaz kış, kolları dirseklerine kadar sıvalıydı...
Yazarın Diğer Yazıları