RİM’İN DEDESİ
VATAN VE İSLAM ŞAİRİ
DOĞAL ŞİFA KAYNAĞI: YEŞİL ÇAY
İNGİLİZLER VE HİNDİSTAN’IN KARANLIK TARİHİ
‘DİNDE ZORLAMA YOKTUR’ U NASIL ANLAMALIYIZ?
TÜRKİYE VE SURİYE: DAHA GÜZEL GÜNLERE
Batılı eğitim sistemi ne zaman iflas eder?
Araç satışında yetki belgeli esnafımız bu sistemden muaf olsun
Ticari ahlaksızlık enflasyondan daha hızlı yükseliyor
SULTAN VAHDETTİN’İN MEZARI TÜRKİYE’YE GETİRİLSİN
İman-Hikmet-Gayret-Tevekkül
ÖZGÜRLÜĞE SELAM SURİYE
Oynamak İstemeyenler Varsa İsteyenler Oynasın
ALMANYA’DA TÜRK OLMAK -2-
Nasrettin Hoca’nın İzinde:AKŞEHİR
Merhaba Yeni Suriye
Futbolun Yazılı Olmayan Kuralı…
SURİYE’NİN BÖLÜNMESİ
Alfa Romeo Junior
KONYALISIN ETLİEKMEK
Azerbaycan, Türkiye ve Pakistan özel kuvvetlerinin Bakü'de devam eden "Üç Kardeş 2021" isimli ortak tatbikattı sadece komşu İran'ın değil tüm dünyanın gündemi haline geldi. Bu tatbikata görev alan Şanlı Askerlerin ayak sesleri bölge basınında değil tüm dünyada geniş yankı uyandırdı. Üç kardeş ülkenin en özel birliklerinin Can Azerbaycan'da gerçekleştirdiği talimler tüm hızıyla devam ediyor. Tek Millet İki Devlet şiarıyla geçmişten bugüne kadar devam eden Türkiye Azerbaycan kardeşliğine yine tarihi ve kültürel geçmişimiz olan kardeş ülke Pakistan'ın katılması güce güç katmıştır. Bu güçün etkisi sadece Kafkasya ile sınırlı kalmadı. Orta Asya'dan Ortadoğu'ya oradan Avrupa'ya hatta daha ötelere kadar ulaşacak bir etki yaratmaya başladı. Bu etkiden ilk rahatsız olan Ermenistan olmuş olsa da her nedense ilk resmî tepki İran'da geldi. İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Said Hatipzade, "Hazar Denizi'nin Hukuki Statüsüne Dair Sözleşme bu konuya açıklık getirmiştir.Hazar'a kıyıdaş devletler arasında sağlanan anlaşmaya göre kıyıdaş beş ülke dışında Hazar Denizi'nde yabancı askeri varlıkların bulunması yasaklanmıştır. Bu konu Dışişleri Bakanlığı'nda inceleniyor." şeklinde konuşması bin yılları aşan kapı komşumuz İran'a yakışan bir açıklama olmamıştır. İran, yıllardır Türkiye Azerbaycan sınırında habersiz şekilde askeri tatbikatlar düzenlemekte iken aylar öncesinde planlanan bu tatbikatı eleştirmesi doğru bir yaklaşım değildir. Aslında İran'ın bu tepkisine bir yandan şaşırmamak gerek. Çünkü Ermenistan'ın, Azerbaycan toprağı olan Dağlık Karabağ bölgesini işgalini İran yıllarca sadece izledi. Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ bölgesinde ki topraklarını geri alma harekatı karşısında İran tarafını belli ederek Ermenistan'ın yanında yer almıştı. Ermenistan'ın işgal boyunca Azerbaycanlı sivillere yaptığı her türlü saldırıya sessiz kalan İran, çifte standart uygulayarak harekatın başlaması ile Ermenistan'dan yana tavır aldı. Hatta Ermenistan'a silah ve gıda yardımı yaptığı tespit edilen İran, Rusya'nın Ermenilere gönderdiği mühimmatların da nakliyesini üstlenmişti. İran milletvekili Mahmud Ahmedi Bilaş, "Karabağ savaşı sırasında, diplomatik terbiyeyi bir kenara bırakarak Ermenistan'ı desteklememiz gerekli diyerek bugünkü Azerbaycan Cumhuriyeti ile Güney Kafkasya'nın bazı kısımları gerçek ve tarihi belgelere göre İran anavatanının bir parçası olduğunu, gelecekte bir şey olduğunda, bu bölgeler anavatanlarına, İran'a iade edilmelidir. İran, Türkiye'ye yönelik Avrupa ve Amerika yaptırımlarını kayıtsız şartsız desteklemelidir" şeklindeki açıklamaları Ermenistan'ı açıktan desteklediklerinin kanıtıdır. Onun İçin Tahran'ın bugün içinde bulunduğu durum çok daha karmaşık olduğundan bu tavrı şaşırtıcı olmamıştır. Aslında çapı ve zamanlaması nedeniyle daha büyük bir ilgi uyandırmasına rağmen Türkiye-Azerbaycan ortak askeri tatbikatları sürpriz bir gelişme değil. 100 yıl öncesinde başlayan ortak tatbikatlar 2000 yılından itibaren sayıca daha çok gerçekleştirilmeye başlandı. Türkiye ile Azerbaycan'ın ortaklaşa gerçekleştirdikleri askeri tatbikatlar ve genel olarak Türkiye-Azerbaycan askeri ilişkileri bazı kesimlerin ifade ettikleri gibi bölgedeki durumu gerginleştiren adımlar değil, tam aksine bölgede 1990'ların başında olduğu gibi uluslararası hukuka aykırı girişimlere, oldu-bittilere izin verilmeyeceğinin, ülkelerin toprak bütünlüğü de dahil olmak üzere uluslararası hukukun temel ilkelerinin mutlaka korunacağının, dolayısıyla, barışın ve istikrarın garantisidir. Sonuç olarak, Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinin temellerinde soydaşlık boyutu, ortak tarih, duygusal bağlar her daim ön sırada yer almış olsa da yapılan her tatbikat iki ülke için özel stratejik öneme sahip olduğu tartışmasızdır. Bundan dolayı diğer ülkelerin ne dediği değil bu tatbikatların kardeş iki ülke için ne kazandırdıklarına odaklanmamız gerek. İşin özü Türkiye ve Azerbaycan birbirlerine sadece söylemsel düzeyde değil, hukuksal ve fiili boyutta da birbirine sıkı sıkıya bağlı devletlerdir. Yazımı Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın yıllar önce memleketim Kars'ta söylediği birkaç cümle ile noktalıyorum. "Azerbaycan bizim için sadece devletlerden bir devlet, Azerbaycanlı kardeşlerimiz de milletlerden bir millet değildir. Bizim nazarımızda, Kars'taki, Iğdır'daki, Erzurum'daki vatandaşımızla Nahçıvan'daki kardeşimiz arasında inanın hiçbir fark yoktur. Bizim için İzmir, İstanbul, Ankara, Antalya neyse Bakü de odur."
SURİYE’NİN BÖLÜNMESİ
ABD’nin Ortadoğu Haritası
Milat
IKBY’de Seçim Başladı
GAZZE GÜNDEMİ
TERÖRLE MÜCADELEDE İSTİHBARAT FAALİYETLERİ
İRAN NE YAPMAYA ÇALIŞIYOR?
ORTADOĞU’NUN NAZLI ŞEHRİ BEYRUT
PKK’YA YÖNELİK OPERASYONLAR
PARSEL PARSEL KIBRIS