Pîrî Mehmet Paşa Zaviyesi ve Camii / Dereli Kemal

Konya, köklü tarihinin her köşesinde saklı hazineler barındırıyor. Bu hafta, Karatay'da bulunan ve Konya'nın en eski Osmanlı eseri olarak bilinen Pîrî Mehmet Paşa Zaviyesi ve Camisi'ni ziyaret ettim. Osmanlı İmparatorluğu'nun ilk dönemlerinden günümüze kadar ulaşan bu nadide yapı, adeta tarihin canlı bir şahidi gibi şehrin kalbinde sizi selamlıyor. Düşünsenize en eski Osmanlı eseri Konya'nın tam kalbinde size bakıyor. Yazarken bile insanı heyecanlandıran bir eser.

 

Caminin tarihi 1523 yılına uzanıyor. Mevlâna Türbesi ve Aziziye Camii arasında, Konya'nın kalbinde yer alan bu eser, Osmanlı'nın önemli devlet adamlarından Pîrî Mehmet Paşa tarafından inşa ettirilmiş. Pîrî Mehmet Paşa, Yavuz Sultan Selim'in ve ardından Kanûnî Sultan Süleyman'ın vezîriâzamlığını yapmış, hayatını hayır işlerine adamış bir devlet adamı olarak tanınıyor. İstanbul'dan Konya'ya, ülkenin dört bir yanına yayılmış olan hayır eserleri, onun adını ve ruhunu yaşatmaya devam ediyor. Konya'daki zaviye ve cami de bu vakfiyeler arasında yer alıyor. Bir insanın dünyadan göçüp gittiğinde adını yaptırdığı eserleriyle, hayırlarla yaşatması ne muazzam bir şey.

 

Cami, klasik Osmanlı mimarisinin izlerini taşıyan tek kubbeli bir yapı. Üç küçük kubbe ile örtülü son cemaat yeri, taş ve tuğla işçiliğinin güzel bir örneği. Caminin solunda yer alan Siyavuş Paşa Türbesi ve sağındaki tabhane de aynı dönemin mimari özelliklerini taşıyor. Zaviyesi ise sokağın karşısına konumlandırılmış, 12 odalı bir medrese olarak hizmet vermiş. 1996 yılında restore edilen bu yapı, günümüzde baharatçılar ve antikacılar için bir mekân haline gelmiş.

 

Ziyaretim sırasında, Baharatçı Dereli Kemal'in dükkânına uğramadan geçemedim. Bahçeden içeriye girdiğinizde baharatların keskin kokusu ve 200 yıllık antika eşyalar, adeta geçmişten bir yolculuğa çıkartıyor insanı. İşini aşkla yapan, bitkileri seven Yafes Amca'nın sıcak sohbeti ise bu yolculuğu daha da anlamlı kılıyor. Ziyarete öğle vaktinde gittim. Tam yemek saatiydi. Yafes Amca şehriyeli bir çorba yapmıştı. Küçük tüpte kaynayan çorbayı taslara koyarak bize ikram etti. Asmanın altında içtiğimiz o bir kase şehriyeli çorbanın tadına Yafes Amca'nın sohbeti de eşlik etti. Sohbetin tadı ayrı güzel, çorbanın tadı ayrı güzeldi. Sohbet bitmesin diye çorbayı yavaş yavaş içmeye başladım. Ah dedim 'Eskiler başka'... Anlatılanlar, yüzyıllık eserler, her cümlenin koca bir kitap içeriğinde olması başka bir hazdı. Bahçede bulunan Selçuklu döneminden kalma küp o tarihlerin kokusunu hala barındırıyordu. Geçmişin ince işlemesi, zarafeti insanı içine çekiyordu. Geçirmiş olduğum bir kaç saat bu topraklardan geçmiş insanların inceliklerle neler bıraktığını bana yeniden hatırlattı.

 

Caminin kuzeydoğusunda, 1590 yılında inşa edilen tarihi çeşmeden kana kana su içtim. O yılları düşünüp içtiğim her yudumda, o dönemin izlerini, suyun ferahlığıyla hissettim.

 

Bu ziyaret, bir kez daha "İyi ki Konya'dayım" dedirtti bana. Konya, her sokağında keşfedilmeyi bekleyen hazineler barındırıyor. Pîrî Mehmet Paşa Camii ve Zaviyesi, bu hazinelerin en değerli parçalarından biri. Yolunuz düşerse -ki düşmesini beklemeyin- bu muhteşem eseri ziyaret edin ve Pîrî Mehmet Paşa'nın ruhuna bir Fatiha okumayı unutmayın.


Yazarın Diğer Yazıları