AHİRETİ ÖNCELEYEREK DÜNYA NİMETLERİNDEN FAYDALANMAKTA BİR SAKINCA YOKTUR
DEVLETİN İHMALLERİ VE GENÇLİK
Sınırları Zorlarken 2025 Mesajı
Öğretmenlik Akademisi eğitim fakültelerine anlatılmalı
DELİLER, DAHİLER, KAPILAR, KÖPRÜLER SEN BEN O
Fedakârlık sırası yüksek gelir gruplarında…
DÜNYA EDEBİYATLARINDA ŞEHİR VE ŞEHİRLİ İNSAN
KAİNATIN AŞKI
Kaybedilen İki Puan
Zahmetten Kaçarak Rahmete Ulaşılabilir mi?
İnce Minaremizi İsteriz
İNSANIN KÖLELEŞTİRİLMESİ VE YENİDÜNYA DÜZENİ
Bugünlerde araçlarda kış lastiğinin önemi ve zamanı
ABD’nin Ortadoğu Haritası
Alfa Romeo Junior
Konyaspor Sezonun En İyi Oyununu Oynadı
ÖCALAN SİLAH BIRAKIN DERSE NE OLUR?
KONYALISIN ETLİEKMEK
Yazı elinize şu an ulaştı. O zaman yazıyı okurken bir taraftan Alpay'dan "Eylül'de Gel...” şarkısı eşlik etsin. Zira bu sarı renkli yazı, o şarkıyı dinlerken şekillendi.
Haydi başlıyoruz...
Ve sonbahar.
Eylül'ün ilk günlerini yaşıyoruz Hazan mevsiminin başlangıcı. Doğanın ölüme dönüşen aşk döngüsü. Yaprakların hışırtısıyla, damlaların tıkırtısıyla yavaş yavaş giriyor gönlümüzün kapısından.
Gönle her sızıp girene hoşgeldin diyoruz ya;
Ilık rüzgarıyla Eylül de kapımızdan sızacak...
Eylül bu, illaki yaprak da dökecek ..
Topraktan fışkıran rengarenk çiçeklerin dansı, yavaş adımlı bir tangoya dönüşmeye başladı bile. Günlerin kısalması, sıcakların yerini tatlı bir serinliğe bırakması an meselesi.
Toprak bir başka bahara kadar vedaya hazırlanıyor. Yeryüzü sarının, kızılın, kahverenginin boyasına bürünürken, bahara veda mı insanları şair ediyor? Onca şairi ağlatan Eylül mü?
Ama yine de hüzün ve ayrılık en çok Eylül'e yakışıyor.
Duyguların bu denli yoğunluğu, Hazan'ın sarısının yüze yansımasıyla gülümsemeler buruk oluyor.
Sararan sıcak cümlelere kalem engel olamıyor.
O yazın çoşkulu hali gitgide dinginleşiyor
Her mevsim ayrı hissettiriyor, her mevsimi ayrı boyuyor, kalemine kurban olduğum. Ama Eylül'de hüznü boyuyor fırçalar. Bu yüzden
Eylül bu, illaki yaprak dökecek...
Şimdi başladı işte.. Onca yazıların gözyaşısı, onca şiirlerin mısraları.
Her Eylül olduğu gibi bu Eylül'de de "Eylül'de gel... " şarkısı dinlenecek
Geçmişteki Aşklar hatırlanacak.
Yağmur sevinci alacak içimizi.
Islatacak geçmişi ,Kokacak mis gibi...
Bi böyle melankolik haller, bi dalıp gitmeler filan olacak. Şimdi benim yaptığım gibi bişiler yazılacak,karalanılacak, çizilecek. Tuvaldeki boyalar burukluğu resmedecek.
Ben mi hissettim tüm bunları? Ben mi yazdım? derken; "yok canım Eylül'den” denecek. Canlanacak anılar.
İşte tüm bunları Eylül yapacak.
Hep öyle olmadı mı yıllarca ?
Onca şair sevdiceğine şiirler yazarken, nakış nakış Eylül'ü işlemedi mi mısralarında?
Sabahın dinginliğini ,yaprakların serinliğini yüreğine doldurdu şairler..
Ve devamında;
"Sessizlik ve serinlik... Birleşiyor!
Yıkanmış güvercinler
Ve çok uzakta bir tren sesi
Her zaman yeniden başlamak duygusu
Doğuyor içimde
Her uyanışımda
Düşmanlarımı bağışlıyorum
Daha çok seviyorum dostlarımı
Her uyanışımda
Eylül sabahının serinliğini
Yaprakların serinliğini
Yüreğime dolduruyorum” diyor Ataol Behramoğlu...
E o zaman siz de yazın bir iki kelam..
Eylül'ün romantizmini yaşayalım doyasıya
Eylül'e yazmak iyi gelecektir tüm yüreklere.
*****************
Eylül diyince bir de minik kalplerin atışını hissederiz evlerimizde. O sevgiyle büyüttüğümüz, gözümüzden sakındığımız kalpler.
Birinci Sınıf heyecanı yaşayan aileler daha iyi bilir o heyecanı. Yaşayıp artık büyütenlerin de gözünde yeniden canlanır o anlar. Bu sene o heyecanı yeğenimde yaşadım ben. Durmadan sorular soran bir küçük adamda...
"Öğretmenim olacak, sırama oturacağım, arkadaşlarımla oynayacağım” cümleleri bitmek bilmeyen heyecanının göstergesiydi.
"Biliyor musun teyze okulumuzun kantini var, kendi paramla kantinden alış veriş yapacağım” diyordu. Hayatı öğrenmek için ilk adımlarını dillendiriyor ve durmadan aynı cümleleri tekrar ediyordu. O gece sırt çantası, kalem kutusu ve suluğuyla uyuyan bir küçük adam. Heyecanından milyonlarca kez atan minik kalpli bu küçük adamın sözünü kesmeden, ilk defa duyuyorcasına yeniden, yeniden dinledim cümlelerini.
İyi bir ilkokul öğretmeni bir çocuğun başına gelebilecek en güzel şeydir. O minik kalbin atışını kendi kalbinde
Her çocuk keşfedilmeye hazır bir yıldızdır.
O yıldızları keşfeden ve parlaklıklarına parlaklık katan kıymetli öğretmenlerimiz;
Yavrularımız önce Allah'a sonra size emanet. Sizlere evlatlarımızı, mücevherlerimizi emanet ediyoruz. İnanın hepsi keşfedilmeyi bekliyor. Gözlerinden ışık saçarak sizi dinlemeye hazırlar.
İşini hakkıyla yapan, değerlerimizi çocuklarımıza aktaran, vatan, millet, bayrak bilincini aşılayan tüm öğretmenlerimize muhabbetle...
Çok kutsal göreviniz, sabrınız ve göstermiş olduğunuz sevginiz için minnettarız. Aileler, çocuklarınıza güvenin, destekleyin. Kitapları sevdirin. Her kitabın bir dünya olduğunu bilsinler. Her kitapta başka bir dünyayı keşfetsinler Ama sizin yapamadıklarınızı yapmaları gereken bir projeymiş gibi davranmayın. Bırakın, onlar kendi yeteneklerini keşfettiklerinde yollarını bulacaklardır.
Güvenin ! İnanın ! Sevin !
Ve çocuklar bu ülke için çalışmaya ve hep ileriye götürmek için gayret edeceğinize şüphemiz yok. Hepiniz Bayrağımızı dalgalandıran birer askersiniz. Biz size inanıyoruz, güveniyoruz.Sizinle gelişecek bu ülke. Mini mini birlerin ve okulunu özleyen tüm öğrencilerin ve öğretmenlerin heyecanını biz de veli olarak hissediyoruz.
2019-2020 eğitim ve öğretim yılı hayırlı olsun.
Her mevsimi yeniden yaratan, gönlümüze ayrı duygularla bahşeden Rabbimize sonsuz şükürler olsun.
Haydi o zaman hayırlı Eylül'ler!
Sınırları Zorlarken 2025 Mesajı
Beyşehir Gölü’nde Suyun ve Emeğin İzinde
En Uzun Yolculuk Bir Adımla Başlar
Kızılören’de Bin Yıllık Peynir Şöleni
HAİNLERE İNAT ÇALIŞACAĞIZ!
Güneşin Tuzla Dansı
Konya’da Sazın Hayat Bulduğu Atölye
Değişim Yok, Sen Varsın!
Sinemanın Kalbi Nerede ?
SAHTE ÜSTÜNLÜK