En Uzun Yolculuk Bir Adımla Başlar

İnsanı büyüten, bir yere varmak değil, yola çıkmak; düşe kalka, gülüp ağlaya, her adımda yeni bir tecrübe edinerek yürümektir. Her yolculuk, aslında kendini keşfetme serüvenidir. Yolun üstünde yaşadıkların, karşılaştıkların, sevdiklerin, yaralandıkların... Hepsi sana ait; seni sen yapan bu izlerdir.

 

Oruç Aruoba ne güzel demiş: "Önemli olan varmak değil, yolda olmaktır." Gerçekten de bir hedefin olabilir, bir yere ulaşmayı hayal edebilirsin. Ancak yolda kalmak, o hayal için her gün bir adım atmak asıl mucizedir. Yolda engeller de olacaktır elbet. Ama unutma, kader gayrete aşıktır. Sen yürümeye devam ettiğin sürece umudun da gücün de seninle olacaktır.

 

Öyle bir zamanda yaşıyoruz ki, her şey hızla tükeniyor. Değerlerin, insanlığın, iyiliğin hızla yıprandığı, adeta yangın yerine dönmüş bir dünyada var olmanın yükünü hissediyoruz. Ama aslan gibi yüreğimiz, deli gibi sevdalarımız, hayallerimiz, çalışma aşkımız olmasa neye yarar? Hayat, bir insanın kalbine dokunabildiğimiz, bir çocuğun başını okşayabildiğimiz, birine derman olabildiğimiz sürece yaşanmış olur.

 

Bu yolda karşına çıkan taşlar zor değil aslında; zor olan, çılgın bir fırtınadan sonra gökkuşağı olup açabilmek. Yani, her düşüşün ardından yeniden, inatla ve aşkla yürüyebilmek. Çünkü en uzun yolculuklar bir adımla başlar, en büyük işler ise bir hayalle. Belki o hayale ulaşamayacaksın, belki güneşe dokunamayacaksın. Ama zıplamaya, çabalamaya devam et.

 

Önemli olan, pes etmeden yola devam etmektir.


Yazarın Diğer Yazıları