AHİRETİ ÖNCELEYEREK DÜNYA NİMETLERİNDEN FAYDALANMAKTA BİR SAKINCA YOKTUR
DEVLETİN İHMALLERİ VE GENÇLİK
Sınırları Zorlarken 2025 Mesajı
Öğretmenlik Akademisi eğitim fakültelerine anlatılmalı
DELİLER, DAHİLER, KAPILAR, KÖPRÜLER SEN BEN O
Fedakârlık sırası yüksek gelir gruplarında…
DÜNYA EDEBİYATLARINDA ŞEHİR VE ŞEHİRLİ İNSAN
KAİNATIN AŞKI
Kaybedilen İki Puan
Zahmetten Kaçarak Rahmete Ulaşılabilir mi?
İnce Minaremizi İsteriz
İNSANIN KÖLELEŞTİRİLMESİ VE YENİDÜNYA DÜZENİ
Bugünlerde araçlarda kış lastiğinin önemi ve zamanı
ABD’nin Ortadoğu Haritası
Alfa Romeo Junior
Konyaspor Sezonun En İyi Oyununu Oynadı
ÖCALAN SİLAH BIRAKIN DERSE NE OLUR?
KONYALISIN ETLİEKMEK
Günlük hayatta pek çok iletişim kanallarını kullanıyoruz ama hangi kanalları nasıl kullandığımızdan pek haberdar değiliz.
Özellikle, iletişim dediğimiz zaman sözü iletişim ortaya çıkar ve etkili kelimelerle birleştirdiğimiz cümleler bizim duygularımızı ifade etmemize yardımcı olur. Araştırmalar ise şöyle diyor; Kelimelerin etkisi, beden diline oranla daha azdır. İletişim pastasında ki en büyük dilim aslında beden dilidir .
Bunun yanı sıra hepimizin içerisinde farklı benlik türleri vardır. Çocuk - ebeveyn ve yetişkin olarak belirlediğimiz benlik türlerini iletişim kurduğumuz alanlarda kullanırız. Bu benlik türlerini törpülemek, kontrol altına almak kişinin elindedir. Yaşadığımız ülkeye, yetişme tarzımıza, sahip olduğumuz ailemize, aldığımız eğitime göre değişiklik gösteren benlik türlerini her platformda da kullanırız.
24 saatin her anında dur durak bilmeden iletişim halindeyiz. Ayrıca hepimiz bir şeylerin uzmanıyız! Elimizin altındaki telefonlarla; Haberciyiz, programcıyız, sunucuyuz, yazarız ..
Bir taraftan da görsel medya vardır ki iletişimin en janjanlı, en renkli yeridir Hem kelimelerin, hem beden dilinin, hem de sessiz, sözsüz iletişim parlak dünyası !
Her ne kadar "İletişim artık televizyon ve gazetelerden çıktı, Çağ, dijital çağ " desek de televizyon hala etkisini gösteren ve göstermeye de devam edecek olan bir silahtır.
Son dönemdeki televizyon kanallarındaki yarışmalardan bahsetmek istiyorum bugün.
Türkiye de her akşam, her kanalda yayında olan yarışma programları.
Yarışmaların tek hedefi var ;
Yıkmak istenilen aile yapısı, kültürün yozlaşması, inancımız ve manevi değerlerimize saldırı.. Korkunç bir tehlike aslında
Tıpkı Kur'an-ı Kerim de anlatılan Hazreti Musa ve Firavun hikayesinde olduğu gibi ..
Firavun, Hazreti Musa'ya karşı sihirbazlar kullanıyordu. Bu çağın Firavunu da; var olanı yok gibi, yok olanı var gibi göstererek sihirbazlığa devam eden MEDYA .
Kuran'ı Kerim bu noktada her dönemin Firavun'u ve Musa'sı olacağını da bize açıkça göstermiş oluyor
Anlayacağımız HAK ve BATILın savaşı her zaman devam ediyor.
İletişimde şu anda yaşadığımız savaş tam da bu Bizim, dijital çağdaki savaşta Firavunların asalarını yutacak bir gücümüz olması gerekiyor.
Tedbirlerimizin ilimle, bilimle, akıllıca olması lazım Bizim, dijital sahadaki o yılanları yiyecek bir asaya ihtiyacımız var.
Bu da yine teknoloji ile olacak.
Yarışma programları, evlilik programları, bir elbise için birbirini parçalayan genç kızların alışveriş programları, yemek programları, makyaj videoları..
Çok büyük paralar harcanarak hazırlanan, büyük prodüksiyonlar ..
Çoğu format, kendi ülkesinde yasaklanıp ülkemiz de yayına devam ediyorken, bazıları da bizim ülkemizde denenip pazara çıkıyor.
Batının iletişim tuzakları; Firavun'un yılanları
Formatı belli, amacı belli, alt yapısı belli..
Özellikle yarışma programları bize çok masumca geliyor, oysaki hepsinin ardında emperyalist bir güç/düşünce var.
Kazanmak uğruna her şey mübahtır.
Böl - parçala - gözünün yaşına bakma -öldür ve kazan !
Bu düşünce, kazanmak için her türlü entrikayı her türlü eziyeti meşru gösteriyor. Sizce çokta tanıdık değil mi ? Hangi zihniyetten bahsettiğimi anladınız sanırım.
Bu formatlarla beslenen bir toplum için her şey normal geliyor. İçerisinde yalan ,hile ,kandırmaca var. Kimsenin gözünün yaşına bakma, sadece kazan ,birinci ol !
Eşlerin bir araba kazanmak uğruna birbirleri için sarf ettiği sözler, kocasına yaptığı ahlaksız teklifler ...
Tıpkı, at arabalarının önüne bağlanan yem torbaları gibi.. At, önünde samanla dolu sallanan torbaya ulaşmak için kan ter içinde, nereye gittiğini bile bilmeden koşturur durur.
Bir tutam samana ulaşmak için heba olur. Bir lokma ödül için gözü hiç bir şeyi görmez.
Sahibi, hedefine ulaştığında ata yalandan bir avuç saman verir. At kazandım, ödüle ulaştım diye sevinir durur.
Yarışma programlarında ki ödüller de tıpkı böyledir. Ödüle ulaşana kadar, göz hiçbir şeyi görmez, sonunda bir tutam samanı yiyip bitirince, o uğurda kaybettiklerini farketmez .
O anda her şeyi yaptıran tamamen materyalist bir mantıkla yoğurulduğumuzun göstergesidir.
Bu formatların ülkemizde yayınlanmadan önce denetimlerini daha dikkatli olması gerektiğini düşünüyorum
Bir programcı, bir basın mensubu olarak sektörün içindeyim. Evet . Ama bu yazıyı özellikle bir anne olarak yazıyor ve endişelerimi dile getirmek istiyorum . Genç nesillerin aile, kültür, sevgi, medeniyet ve diğergamlık değerleri yok olmasın diye
Ses verip, ses bulmak ümidiyle ...
Sınırları Zorlarken 2025 Mesajı
Beyşehir Gölü’nde Suyun ve Emeğin İzinde
En Uzun Yolculuk Bir Adımla Başlar
Kızılören’de Bin Yıllık Peynir Şöleni
HAİNLERE İNAT ÇALIŞACAĞIZ!
Güneşin Tuzla Dansı
Konya’da Sazın Hayat Bulduğu Atölye
Değişim Yok, Sen Varsın!
Sinemanın Kalbi Nerede ?
SAHTE ÜSTÜNLÜK