ASALETİN MÜPTELASIYIM O DURUŞ, ASİL BAKIŞ, Bİ GÜLÜŞ

Dostoyevski cümlesi ile şekillendi bu hafta ki yazım;

"Gösterişin, torpilin, kibrin ve sayamadığım binlerce putun kol gezdiği bu çağda; bir bakışın, bir duruşun, bir hayatın sadeliğine inanıyorum”

Offf... akıllara zarar sadelikte ama bir o kadar da ihtişamlı cümle.

Asaletli duruşu düşündüm o anda.

O; hiç bir makyaja ihtiyaç duymayan, botoksmuş, estetikmiş hiç bir ameliyatın veremediği duruş.

Hiç bir makyaj malzemesinin yapmadığı asil bakış, asaletli tavır ...

Çok havalı değil mi?

Düşünsenize; çok sadesin, kendin gibisin, sadece bir duruşun seni herkesten ayrıcalıklı kılıyor

Muazzam....

"Asaleti kendinden olanın gösterişe ihtiyacı yoktur. Bahçıvanın, başına gül taktığı görülmemiştir.” demiş Hâfız-ı Şirâzi

İşte bu sözün müptelasıyım

Gelin bu hafta şöyle "Asalet” kelimesindeki sırrı birlikte düşünelim.

A-sa-let... Ağızdan çıkarken bile kelimenin ışığı göz kırpıyor sanki. Söylenişini de, kendini de pek bi severim. Bu inanılmaz duruşun, ışığın hayatımızda ki yansımalarına bi göz gezdirelim.

 

Asil / Asalet ; sözcükte ayrıcalıklı, üst katmanlara sahip kişiler için söylenen bir kelimedir.

Doğuştan gelen bir soy isim,özel ünvanlı kişiler, soy, sop, sülale özelliği... pek çok ayrıcalıklı durumdur.

Bu yüzden asil olma durumuna asalet veya soyluluk denir.

Benim üzerinde durmak istediğim ise bambaşka;

O duruş var ya, o asil bakış, bi gülüş.

İşte o asaleti veren; insan olmaktır.

Hak hukuk bilen insan asaletlidir.

İnsana, hayvana, doğaya faydası olan, koruyup kollayan asaletlidir.

Her şartta erdemli, ahlaklı, ölçülü davranandır.

Yani asalet; omurgalı bir duruştur.

Asalet; Rabbine teslimiyet, hayat içinde karşılaşılan inişli çıkışlı yollarda sabırdır.

Asaletli insan;makan,zenginlik,şöhret,mevki sahibi olduğu zaman bile kendini kaybetmeyen insandır.

Etrafındaki insanlara saygı gösteren, şiddetten uzak duran, şımarık olmayan, dost denilen insandır.

Her insana saygı duyulması gerektiğini bilen, sevgi çemberinde hoş görü ile kucaklayan özel insandır.

Hak ve hakikat yolundan ayrılmayan, her halükarda hakkı ve hakikati gözeten insan ne asil bir insandır.

 

Tıpkı güneşin balçıkla sıvanmadığı, çamura düşen altının değerini kaybetmediği gibi asaletli insan değerlidir. Asil azmaz, Bal kokmaz.

Mertlikten, dengeden ve saygıdan asla taviz vermez.

Ve asil insan ihtiyaç duyduğu her şeyi yaradanından,s ahibinden, Rabbinden ister.

Hani ışıltılı dedim ya; işte o ışıltıyı veren aslında bu erdemlerdir.

Gerçek asil insan açar kollarını semaya;

"Makamım, şanım, şöhretim geçer gider sultanım, Sen en güzel makamsın, Sen'den arzederim” diye yakarır. Şımaracaksa nazlanacaksa ancak O'nun karşısında nazlanır.

Öyle ki "Asil İnsan” ,en büyük makamın yaratıcı olduğunu bilir.

Şöyle bitsin o vakit bugün;

 

Zerafetin, güzelliğin, kibarlığın, saygının, adabın,

vakarlı duruşun müptelasıyız.

Allah bizi sonradan görme etmesin.

Gördüğümüzden geri koymasın.

Rabbim senden başka kimseden bir şey istetme bize. Asaletli duruşumuzu daim eyle. Estetikmiş, makyajmış, suni şeylermiş.. istemiyoruz

Her yaşın güzelliğini, nurunu, asilliğini yüzümüzden eksik etme.


Yazarın Diğer Yazıları