AVRUPA’NIN KARANLIK TARİHİ
ÜÇ AYLAR, ŞİVLİLİK, İLK NAMAZ
PKK TERÖR ÖRGÜTÜ SİLAH BIRAKMAK İSTİYOR MU?
PKK ÖCALAN’I TAKAR MI?
Her devirde kayığa binenler
2024’ün Kelimesi: Kalabalık Yalnızlık
MÜBAREK ÜÇ AYLAR VE REĞAİB KANDİLİ
Faiz indirimleri ekonomik büyümeyi nasıl etkileyecek?
İNCELİKLER
2024’Ü GERİDE BIRAKIRKEN
Kavgaların Asıl Sebebi Nedir?
ALMANYA’DA TÜRK OLMAK -3-
TRAFİK SİGORTASINA YETKİ BELGESİ ESNAF ÇÖZÜMÜ
Konya’da etliekmek savaşları-2
DOĞAL ŞİFA KAYNAĞI: YEŞİL ÇAY
SULTAN VAHDETTİN’İN MEZARI TÜRKİYE’YE GETİRİLSİN
Oynamak İstemeyenler Varsa İsteyenler Oynasın
Futbolun Yazılı Olmayan Kuralı…
Alfa Romeo Junior
KONYALISIN ETLİEKMEK
Öncelikle, Kelime-i Tevhidi, Kelime-i Şehadeti kendi iradesiyle benimseyip, kalbiyle tasdik edip, diliyle söyleyen kişi, Cenab-ı Allah(c.c.)’ın varlığına ve birliğine, Hz.Muhammed (s.a.s.)’in O’nun elçisi, Peygamberi, kulu olduğuna İman edip, inanmakla, teslim olmakla şeytanın şeyhliğine karşı bir duruşu çok net olarak sergilemiş olmaktadır. Böyle bir özelliğe sahip Müslüman’a, senin şeyhin olmadığı için şeyhin şeytandır denemez. Bu anlamda, kesinlikle Şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır denilemez. Denilse bile bu ifadenin Kur’an ve Sünnet’te dayanağı yoktur.
Allah(c.c.) ve Peygamberimiz Hz.Muhammed(s.a.s.)’e gerçek anlamda tabi olunduktan sonra, başka tabi olunacak birilerini aramaya gerek yoktur. Müslümanların gerçek şeyhi Hz. Muhammed(s.a.s.) Efendimizdir. Yaşantımız O’nun yaşantısına ne kadar benzerse imanımız o kadar artar.
Âyet-i Kerimelerde:“Ey iman edenler! Allah'a itaat edin. Peygamber'e ve sizden olan ülülemre (idarecilere) de itaat edin. Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz Allah'a ve ahirete gerçekten inanıyorsanız onu Allah'a ve Resûl'e götürün (onların talimatına göre halledin); bu hem hayırlı, hem de netice bakımından daha güzeldir.”(Nisa Sûresi âyet:59)
“Andolsun ki, Resûlullah, sizin için, Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çok zikredenler için güzel bir örnektir.”(Ahzâb Sûresi âyet:21)
Bu âyette, Hz. Peygamber’in, Allah’ın hoşnutluğunu kazandıracak davranışlarda bulunmak isteyenler için mükemmel ve canlı bir örnek, en büyük fazilet numunesi olduğu anlatılmaktadır. Böylece, Resûlullah’ın, hislerine mağlup insanları memnun etmek ve onlara pratik değerden mahrum bir takım nazarî kaideler öğretmekle görevli olmayıp, onun hedefinin, insanlığa amelî kaideler öğretmek ve bu kaideleri kendi yaşayışıyla izah ve tarif etmek olduğu anlaşılmış olmaktadır. Bundan dolayıdır ki, O’nun hayatı incelenirken bu nokta asla gözden uzak tutulmamalıdır.
“Ey iman edenler! Allah'a ve Resûlüne itaat edin, işittiğiniz halde O'ndan yüz çevirmeyin.”(Enfal Sûresi âyet:20)
“Arkadaşınız (Muhammed) sapmadı ve bâtıla inanmadı; O, arzusuna göre de konuşmaz. O (bildirdikleri) vahyedilenden başkası değildir.”(Necm Sûresi âyet:3,4) buyrulmuştur.
Günümüzün en büyük hastalıklarından birisi, belki de en önemlisi her cemaat, kendi gruplarını beğenmekte, diğer cemaatlere düşman gözüyle bakabilmektedir. Halbuki âyet-i kerimede,” Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'tan korkun ki esirgenesiniz.” (Hucurat Sûresi âyet:10) buyrulmuştur. Kısacası aynı cemaate, tarikata mensup olanlar değil, Mü’minler ancak kardeştirler.
Sorulduğu zaman her cemaat veya grup elhamdülüllah Müslümanız demektedirler, ancak birbirleri ile uğraşmaktan, aleyhte konuşmaktan da vaz geçmemektedirler. Bu yanlışları Müslümanlar kesinlikle bırakmak zorundadırlar. Aralarında bir anlaşmazlık varsa bu problemi, Kuran ve Sünnet’e müracaat ederek çözmekle yükümlüdürler.
Kur’an ve Sünnet’e bağlı, alimlerin sohbetlerine devam etmek, bilgi almak elbette ki çok güzeldir. Mensuplarını şirke düşme tehlikelerinden uzak tutan, hayatlarını İslâm’a uygun yaşamak isteyenlere gerekli rehberliği yapıp eğiten, Cemaatler, Tarikatlar, Gruplar v.b. vardır. İslâm’a uygun olarak işlerini güzel yapanları gönülden tebrik ediyorum. Kendilerine minnettarız. Ancak büyük çoğunluk, kendi vakfını, cemaatini, tarikatini, mezhebini, en üstün görmekte, diğerlerini İslâm dışı olmakla suçlayabilmektedirler. Böyle yaklaşımlar kimsenin işine yaramaz. Kendini üstün gören grup, Cenneti garantiledi mi, bunun belgesi var mı? Elbette yok, O halde biz Müslümanlara düşen görev, bütün insanlığın kurtulması, Müslüman olması için çalışmaktır.
Müslümanların gerçek Şeyhi ve Önderi Hz Muhammed(s.a.s.)’dir. Peygamberimize tabi olduktan sonra başka şeyhlere de ihtiyaç yoktur. Bütün grupların istişareye önem vererek, İslâm’ın emirleri ve nehiyleri doğrultusunda problemleri çözmeye çalışmaları gerekir. Rabbim, Müslümanlara birlik beraberlik içinde şuurlu olarak hareket etmeyi bütün gruplara nasip eylesin. Sıhhat ve afiyetler dilerim.
MÜBAREK ÜÇ AYLAR VE REĞAİB KANDİLİ
HRİSTİYAN BİR KOMŞUN NAMAZ KILSA NE DERSİN?
‘DİNDE ZORLAMA YOKTUR’ U NASIL ANLAMALIYIZ?
HAKİKİ VUSLAT ÖLÜMLE MÜMKÜNDÜR
BAŞARI; ÇALIŞMAKLA MÜMKÜNDÜR
AHİRETİ ÖNCELEYEREK DÜNYA NİMETLERİNDEN FAYDALANMAKTA BİR SAKINCA YOKTUR
FEDAKÂR, DAVA ADAMI EĞİTİMCİLERİMİZİN 24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜ KUTLUYORUM
NAMAZ; İSLAM DİNİNİN DİREĞİDİR
YARATAN RABBİNİN ADIYLA OKU!
ŞEHİD YAHYA ES- SİNVAR’IN VASİYETİ