SURİYEYİ BEKLEYEN TEHLİKELER
28 ŞUBAT POST MODERN DARBESİNİ UNUTMAYACAĞIZ VE UNUTTURMAYACAĞIZ!
Para piyasaları oyun alanı değildir!
İNCE SES
Şanlı Devrimi Duydunuz mu?
Konyaspor’dan Bahanesiz Kayıplar
BİR ŞEHİR BİN HİKAYE MALATYA
SEVGİYE AÇILAN KAPILAR VEYA DİLARA
ZELENSKİ, KOMEDİDEN DRAMAYA TERFİ ETTİ.
SURİYE TÜRKİYE İLİŞKİLERİ
Ortadoğu’da Yeni Oyun: Silahla Olmadı, Parayla Dene
ÇUMRA KARKIN’DA TANDIR EKMEĞİNİN SICAK YOLCULUĞU
KIZILDERELİ KATLİAMI
Acı nedir bilir misiniz?
Honda Civic Yenilendi
Eğitim de denetim de şart
Futbol hatalar oyunu derken bunu kastetmemiştik
TRAFİK SİGORTASINA YETKİ BELGESİ ESNAF ÇÖZÜMÜ
DOĞAL ŞİFA KAYNAĞI: YEŞİL ÇAY
SULTAN VAHDETTİN’İN MEZARI TÜRKİYE’YE GETİRİLSİN
Dünyada jeopolitik ve stratejik olarak çok özel bir yere sahip olan güzel Ülke Türkiye'miz üzerinde yıllardır çok büyük oyunlar oynanıp neredeyse her on yılda bir darbe yapılmıştır. Kısaca hatırlamak gerekirse; 27 Mayıs 1960 Darbesi, 12 Mart 1971 Muhtırası, 12 Eylül 1980 Darbesi, 28 Şubat 1997 Post Modern Darbesi, 27 Nisan 2007 Elektronik Muhtıra, 15 Temmuz 2016 Darbeden de öte İşgal Girişimi yapılmıştır.
Darbelere, ihanetlere 15 Temmuz 2016 tarihinde bir yenisi daha eklenmek için işgal girişimi başlatılmıştır. Ancak; Allah (c.c.)'ın Lütfu, Cumhur Başkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın cesareti, kararlılığı, ölümüne vatanseverleri meydanlara davet etmesi sonucu, halkımızın meydanlara inmesi ile birlikte hainler beklemedikleri, hesaba katmadıkları bir tepki ile karşılaşmışlardır. Halkımızın sokaklara inerek iradesine sahip çıkarak, tankların, topların, durdurulması için ölümüne mücadelesi sonucunda, zalimlere, hainlere gerekli direniş gösterilmiş, darbecilere, darbe yapılmış, hainlerin işgal girişimi ilk defa önlenip cezalandırılmaları sağlanmıştır.
İnsan haklarından, hukuktan yoksun despotların Millet iradesini yok saydığı, tesbih çeken elleri, tetik çeken hain teröristlerden daha tehlikeli saydıkları Post Modern 28 Şubat 1997 Darbesi, her zaman öfke ve nefretle anılacaktır!
Şahsıma da 28 Şubat Post Modern Darbesi sonrasında zulümler yapıldı. İsimsiz dilekçe ile şikâyet edilmemiz sonucu görevden atılmamıza yönelik çalışmalar başlatılarak öncelikle istifa etmeme yönelik psikolojik baskılar yapıldı. Hakkımda isimsiz dilekçe ile yapılan şikâyet sonucu 18 (On Sekiz ) Maddeden hukuksuz bir şekilde soruşturma açılıp ifademiz bile alınmadan sürgün edildim ve sonrasında görevden atılmam için uğraşıldı. İsimsiz dilekçe ile hakkımda yapılan şikâyet maddelerinden bazılarını aktarmak istiyorum; Arapça Duâ Öğretmek, Okulda Mescid açmak, Kutlu Doğumda Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.) hakkında Konferans vermek, Çıkardığımız dergide yazdığım yazının başlığının yeşil tonda olması, Okulun İsminin yazdığı pankartı, resmi törenlerinde taşıyan öğrencilerin bu durumunu yeşil bayrak açmak suretiyle öğrencileri cihada davet etmek, Düzenlediğim Sünnet şölenine Devlet Erkânını zor kullanarak getirmek ve benzeri… Bir İlahiyatçıya yakışacağını düşündükleri ne varsa şikâyet maddesi haline getirmişler. İsimlerini yazmaya değer görmediğim İslam düşmanı bir Belediye Başkanı tarafından isimsiz dilekçe ile İlçe Milli Eğitim Müdürü, Şube Müdürü ve şahsım için şikâyet gerçekleştirilmiş akabinde İl Milli Eğitim Müdürü basın yoluyla ismimi vererek suçlamalarda bulunmuş kendilerince görevden atabilmenin şartları oluşturulmuştur.
Oruç tutmamalarına rağmen 1998 yılı Kadir Gecesi akşamı Öğretmen evinde İl Milli Eğitim Müdürü tarafından iftar yemeği vermiştir. Toplamda otuz sayfa olarak yazdığım savunmam tamamlanmadığı için bende iftar yemeğine zorunlu olarak davet edildim. Yemekte, Vali Yardımcısı, İl Milli Eğitim Müdürü, Müfettişler, Yöneticiler bulunuyordu. Yemek sonrası Müfettişlerden biri Arapça duâ yaptı. Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi Öğretmeni olarak, öğrencilere, milli ve manevi değerleri, güzel ahlakı, dürüstlüğü, namazı, duâyı öğretmem için şahsıma maaş veriliyordu. Mevzuatta var olup öğrettiğim konulardan dolayı da soruşturma geçiriyordum. Oruç tutmayan din düşmanı İl Müdürü Devletin imkânlarını kullanarak iftar veriyordu o masum görünüyordu. Yani; iyiler kötü, kötüler iyi gösterilerek münafıklık, ikiyüzlülük sergileniyordu. Her tarafı riyakârlık dolu yöneticiler ve onların destekçilerinin hainliklerine, zalimliklerine hep şahit oldum. Yaklaşık olarak iki yıla yakın süren sürgün günlerimde çok yoğun olarak mücadele ettim. Allah (c.c.), doğruların her zaman yardımcısıdır. Hamdolsun Rabbimizin yardımını çok net görenlerdenim. Yapılan zulümleri unutmayacağız ve unutturmayacağız... Dünkü samimiyet, mücadele bugünlerin kazanılmasını sağladı. Bugünlerde de inandığımız değerlerimize, ezanımıza, bayrağımıza, vatanımıza kısacası milli ve manevi değerlerimize bağlılığımızı samimi ve ihlaslı olarak sürdürmeliyiz ki dünyadaki zulümleri sonlandırıp adaleti temin edebilelim.
Post Modern 28 Şubat Darbesi Sonrası:12 yaş öncesi çocukların Kur'an-ı Kerim öğrenmesi yasaklandı. Meslek Lisesi Öğrencilerine Katsayı zulmü başlatıldı.
İmam-Hatiplerin ortaokul kısımları kapatıldı.
Kesintili eğitim kesintisiz hale getirildi ve hafızlık için engel konuldu.
Kamusal alanda başörtüsü yasağı başlatıldı.
RP ve daha sonra kurulan FP kapatıldı.
Başörtülü Devlet Memurları; hukuksuz bir şekilde Memurluktan uzaklaştırıldı…
28 Şubat 1997 de İslam'a açıkça savaş açılmış bin yıl süreceği ifade edilmiştir. Dokuz saati aşkın bir süre Milli Güvenlik Kurulunda Merhum Prof. Dr. Necmeddin Erbakan hocamızı terleten hainlerin hesabını Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan tek tek sormuştur. 28 Şubat 1997 yılında Milletimizin değerlerine, İslam'a düşmanlık yapılarak Post Modern Darbe ile dayatılan maddelerin hepsi kaldırılmış, Müslümanlar için kendi Ülkelerinde parya olmalarına son verilerek, herkese özgürlük sağlanmıştır. Rabbimiz, Hakk'ın, hakikatin, adaletin yanında yer alanlardan ebeden razı olsun.
Zalimlere karşı duruşumuzu her dönemde hamdolsun en somut anlamda gösterdik. Hiçbir zaman zalimlerin yöntemlerine de başvurmadık. Adaletin gereği; her hak sahibine hak ettiklerini vermek için mücadele ettik. Haddi aşmadan, adalet merkezli mücadelemizi sürdürdük ve sürdüreceğiz İnşâAllah. Zalimlerin yöntemlerini aynen bizlerde uygulayacak olursak, sonucunda zalim değişir fakat zulümler değişmez. Her zalime, hukuk içerisinde hak ettiği ceza verilmeli, cezalar uygulanırken bile adaletten vazgeçilmemelidir. Zulüm kimden gelirse gelsin, gücüne ve konumuna bakılmaksızın karşı konulmalıdır. Nice Zalim; Firavunlar, Nemrutlar, Ebu Cehiller gelip geçmişlerdir. Zulüm ile abâd olanın ahiri berbat olur. Gücü kendinde gören Darbeciler Müslümanlara zulüm yapmışlar, kendileri de dünyada kısmen cezalarını görmüşler, esas cezayı da Mahkeme-i Kübra da göreceklerdir İnşâAllah. Gazze de, Doğu Türkistan'da dünyanın birçok yerinde zulümler halen devam etmektedir. Zalime destek veren, mazlumun yanında yer almayanlarda mutlaka ama mutlaka İlâhi adaletten kurtulamayacaklardır. ‘Zalimler için yaşasın Cehennem…'
Rabbimiz, Zalim Siyonist İsrail'in ve destekçilerinin yıkıldığı günler ile birlikte bütün mazlumların muzaffer olduğu günleri en kısa sürede göstersin. Sıhhat ve âfiyetler dilerim. omerlutfiersoz@gmail.com
SİYONİST İSRAİL VE EMPERYALİST AMERİKANIN YIKILACAĞI GÜNLER YAKINDIR.
MAHKEME-İ KÜBRADA BERÂT ETMEK İÇİN ÇALIŞMALIYIZ
MERHAMET ETMEYEN KİMSEYE MERHAMET OLUNMAZ
HER NEFİS ÖLÜMÜ TADACAKTIR
NAMAZ MÜ’MİNİN MÎRACIDIR
İSLAM VE SAVAŞ
OSMANLI’DA ADALET VE BİZANS PAPAZLARININ MÜSLÜMAN OLUŞLARI
DOĞALGAZ KULLANIMINDA DA İSRAFI ÖNLEMELİYİZ
MÜBAREK ÜÇ AYLAR VE REĞAİB KANDİLİ
HRİSTİYAN BİR KOMŞUN NAMAZ KILSA NE DERSİN?