BİR KÜLTÜR İNSANI: FAHRİ ÖZPARLAK
Altın yatırımcılar için koruma kalkanı oldu
FOSİL DÜŞÜNCE
Her Kitabın Anlaşılma Rehberi Tek Bir Kitaptır
Tarımın Kalbi Konya’da Attı
SİYASET GERİLİM DEĞİL, ÇÖZÜM ÜRETMELİDİR.
RAMAZANDA KAZANDIĞIMIZ GÜZEL ALIŞKANLIKLARI HAYATIMIZIN TAMAMINA HÂKİM KILMALIYIZ
KONYADA TRAFİK
Mart Ayı Satış Rakamları Açıklandı!
Biri cumhurbaşkanına söylesin, Konya’yı kaybediyoruz
İRAN – ABD İLİŞKİLERİ
Gençleri mehdi mi kurtaracak?
Destansı Galibiyet
Ramazan’da Sağlıklı Beslenme Önerileri
ÇUMRA KARKIN’DA TANDIR EKMEĞİNİN SICAK YOLCULUĞU
KIZILDERELİ KATLİAMI
Acı nedir bilir misiniz?
Futbol hatalar oyunu derken bunu kastetmemiştik
Müslüman, gerçeği bilmeden, ihtimaller üzerine hiçbir konuda zanla hüküm vermemelidir. Şüphe ve kuruntu üzerine başkalarının suç işlemiş şekilde zan altında bırakılmaları, iftira ve gıybet kesinlikle yasaktır. Kişiler hakkında suizan (kötü zan) ile karar vermek dinimiz İslam'a göre haramdır. Bu husus hukuken de yasaktır. Hiç bir kimse delilsiz zan altında tutulamaz.
Allah (c.c.) âyet-i kerimelerinde: "Ey iman edenler! Zannın (Şahsi kanaatlerin) çoğundan kaçının, zira zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın, kimse kimseyi çekiştirmesin, hangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır? İşte bundan tiksindiniz. O halde Allah'tan sakının, şüphesiz Allah tövbeleri daima kabul edendir, acıyandır" (Hucurat Sûresi Ayet 12)
"Hâlbuki onların bu hususta hiç bilgileri yoktur. Sadece zanna uyuyorlar. Zan ise hiç şüphesiz hakikat bakımından bir şey ifade etmez.” (Necm Sûresi âyet:28) buyurulmuştur.
Bu ayet-i kerimelerden; zandan kaçınmamız, kusur araştırıp ayıpları deşmememiz ve gıybet etmememiz kesin olarak anlaşılmaktadır.
Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.)'in hayatından öğrendiğimiz hakikatler çerçevesinde; Başkalarının ardından olumsuz konuşmaktan sakınmalıyız. Çünkü başkalarının ardından hoşlanmayacaklarını konuşan kimseler, haram işlediği için suçlu ve günahkâr olup felakete sürüklenmektedir. Bu durumda olanların, ettiği dualar kabul olmayacağı, işlediği iyiliklerin tesirsiz kalacağı, kötülük ve günahlarının artacağını biliyoruz. O'nun içindir ki, Müslümanın günaha sürüklenmesine sebep olan bütün haramlardan kaçınmamız gerekir.
Gıybet, başkalarının yüzlerine karşı söylendiği zaman hoşlarına gitmeyecek şeyleri onların arkasından söylemektir. Bu durum ise büyük günahlardan biridir.
Bir gün Hz. Peygamber (s.a.s.) Sahabelerine, "Gıybetin ne demek olduğunu biliyor musunuz?" diye sorar. Onlar da Allah(c.c.) ve Resulü daha iyi bilir diye cevap verirler. Bunun üzerine Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyurur: "Mümin kardeşinizin ardından onun hoşuna gitmeyecek bir söz söylemenizdir" Tekrar sorarlar. "Ya o belirttiğimiz kusur Mü'min kardeşimizde varsa, (O zaman da bu sözü söylemekle gıybet etmiş olur muyuz?)" Hz. Peygamber (s.a.s.) bu soruya da şöyle cevap verir: "Mü'min kardeşinize isnat ettiğiniz kusur gerçekten onda varsa gıybet etmiş olursunuz, onda olmayan bir kusuru söylemişseniz o zaman Mü'min kardeşinize iftira etmiş olursunuz" buyurmuştur. Günümüz Müslümanlarının beklide en önemli dikkat etmesi gereken hususlardan birisi de budur. İçinde bulunduğumuz günlerde kendimizi, zandan, kusur araştırmaktan, iftira ve gıybetten gerçek anlamda uzak tutup, Allah(c.c.)'ın rızasını kazanmaya çalışmalıyız.
İftira, gıybetten de ağır bir günahtır. Çünkü iftiradan ötürü Allah (c.c.)'a tövbe etmek için şu hususları yerine getirmek gerekir: İlk önce kimlerin yanında iftira edildiyse, oraya gidip, "Ben falanca hakkında şu şu iftiralarda bulundum. Fakat şunu biliniz ki, bütün söylediklerim asılsız ve yalandır." diye itirafta bulunması gerekir. Daha sonra hakkında iftira çıkarılan kimseyle görüşerek kendisinden hakkını helal etmesini istemesi şarttır. Son olarak da Allah (c.c.)'tan günahının bağışlanması için pişman olarak tövbe istiğfar etmelidir.
İslam Âlimleri gıybetin haram oluşunda ittifak etmişlerdir. Ancak, gıybetin mubah ve helal olan özelliğinden de bahsetmişlerdir. Mubah ve meşru olan gıybet; aşırı günahkârlıkları ile dinimize bir takım uydurma adetleri sokmakla tanınmış kişilerin aleyhinde konuşmak ve bunların bütün kötülüklerini ortaya sererek şerlerinden Mü'minlerin sakınmalarını temin etmek herkesin boynuna borçtur. Böylesine bir gıybet, dinimizce meşru ve mubahtır. Nitekim sevgili Peygamberimiz (s.a.s.) hadis-i şeriflerinde:"Kendilerinden başkalarının korunmasını sağlamak gayesiyle aşırı günahkârlıkları ile tanınmış kimseleri bütün iç yüzleriyle gözler önüne serin" buyurmuştur.
Allah (c.c.) ; zandan, kusur araştırmaktan, iftira ve gıybetten gerçek anlamda uzak durarak ve her türlü haramlardan da kaçınarak, emredilenleri yapan şuurlu Müslümanlardan olmayı nasip eylesin. Sıhhat ve âfiyetler dilerim.
RAMAZANDA KAZANDIĞIMIZ GÜZEL ALIŞKANLIKLARI HAYATIMIZIN TAMAMINA HÂKİM KILMALIYIZ
ARİFE GÜNÜ VE RAMAZAN BAYRAMININ ÖNEMİ
SEKSEN ÜÇ YIL DÖRT AYDAN DAHA DEĞERLİDİR KADİR GECESİ
SADAKA; ZEKÂT, İNFAK, SADAKA-İ FITR İLE MAZLUM, MAĞDUR, MAHSUN GÖNÜLLERİ GÜLDÜRELİM
KUR’AN-I KERİM’İ OKUYUP, ANLAYIP, HÜKÜMLERİNE UYGUN YAŞAMALIYIZ
BEREKETLİ RAMAZAN, ORUÇ AY’I HOŞ GELDİN
28 ŞUBAT POST MODERN DARBESİNİ UNUTMAYACAĞIZ VE UNUTTURMAYACAĞIZ!
SİYONİST İSRAİL VE EMPERYALİST AMERİKANIN YIKILACAĞI GÜNLER YAKINDIR.
MAHKEME-İ KÜBRADA BERÂT ETMEK İÇİN ÇALIŞMALIYIZ
MERHAMET ETMEYEN KİMSEYE MERHAMET OLUNMAZ