AVRUPA’NIN KARANLIK TARİHİ
ÜÇ AYLAR, ŞİVLİLİK, İLK NAMAZ
PKK TERÖR ÖRGÜTÜ SİLAH BIRAKMAK İSTİYOR MU?
PKK ÖCALAN’I TAKAR MI?
Her devirde kayığa binenler
2024’ün Kelimesi: Kalabalık Yalnızlık
MÜBAREK ÜÇ AYLAR VE REĞAİB KANDİLİ
Faiz indirimleri ekonomik büyümeyi nasıl etkileyecek?
İNCELİKLER
2024’Ü GERİDE BIRAKIRKEN
Kavgaların Asıl Sebebi Nedir?
ALMANYA’DA TÜRK OLMAK -3-
TRAFİK SİGORTASINA YETKİ BELGESİ ESNAF ÇÖZÜMÜ
Konya’da etliekmek savaşları-2
DOĞAL ŞİFA KAYNAĞI: YEŞİL ÇAY
SULTAN VAHDETTİN’İN MEZARI TÜRKİYE’YE GETİRİLSİN
Oynamak İstemeyenler Varsa İsteyenler Oynasın
Futbolun Yazılı Olmayan Kuralı…
Alfa Romeo Junior
KONYALISIN ETLİEKMEK
İnsan beden ve ruhtan müteşekkildir. Nasıl ki bedenin yaşaması için yemeye, içmeye ihtiyacı varsa, bunun gibi ruhun da manevi gıdaya ihtiyacı vardır. Ruhun gıdası da tam anlamıyla Allah (c.c.)'ın rızasına uygun işler yapıp, yasakladığı fiillerden uzak durmakla mümkündür.
Âyet-i Kerimede: ”Biz, Kur'andan öyle bir şey indiriyoruz ki O, Mü'minler için şifa ve rahmettir; zalimlerin ise yalnızca ziyanını artırır.” ( İsra Sûresi âyet: 82) buyrulmuştur.
Mü'min, Kur'an'dan feyz almasını bildiği için, bu maksatla okumakta, dinlemekte ve yaşayışını O'na uygun olarak emirleri yapıp, yasaklananlardan da kaçınmaktadır. Bu güzel ve olumlu yaklaşım sonucu, bu özelliklerle dopdolu olan Mü'min'in kendisine Kur'anı Kerim âyetleri şifa ve rahmet olmaktadır. Mü'mine şifa olmasına karşılık, Zalimin hüsranının artması, O'nun Kur'andan uzak durması, kendisi ile Kur'an arasına mesafe koyup, düşmanlık yapması sebebiyledir. Nasıl ki Doktorun yazdığı ilacı hasta kullanmaz da sonucunda hastalığı artarsa, zaliminde hüsranının artması, ilaçtan uzak duran hastanın durumu gibi, Kur'andan ve Sünnetten uzak durması, hüsranının artmasına vesile olmaktadır.
Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.) Efendimiz Kuran'a göre hayatımızı yaşamamız konusunda şöyle buyurmaktadır: "Kuran, maddi ve manevî bunalımların en hayırlı şifa kaynağıdır" "Kuran'a sarılınız. O'nu hayat rehberi tanıyınız. Çünkü O, Allah'ın kelâmıdır".
Kur'an-ı Kerîm'i okuyup, anlayıp emirlerini yerine getirip, yasaklarından da kaçınırsak, kulluk görevlerimizin gereğini yapmış oluruz. Nefsimize ve şeytanların vesveselerine dur diyerek, Kur'an ve Sünnete uygun bir hayat yaşamalıyız. Akıl nimetimizi kullanarak, imanımızı güçlendirmeli, taklidi imandan tahkiki imana ulaşmalıyız. Kısacası nefis muhasebemizi yapmalıyız. Her zaman Kur'an-ı Kerim'i hayatımızın merkezine almalıyız. Kur'an-ı okuyup, anlayıp, yaşayışımıza aktardığımız zaman ibadet, yardımlaşma ve dayanışmanın en güzel örnekleri sergilenmektedir. Bu özelliklerimizin her zaman aynı anlayışta devamını sağlamalıyız.
Allah(c.c.)'ın Kur'an deki emir ve yasaklarının insanların koyduğu yasalara üstünlüğü; Allah'ın yaratıklarına üstünlüğü gibidir. Yaratan, yarattıklarının ihtiyaçlarını da en iyi bilendir. Emirleri ve yasakları da yaratılanların yararına uygun olarak koymaktadır. Genel olarak yararlı olan hiçbir şey yasaklanmamıştır. Kısacası Yaratan iyi, güzel ve faydalı işleri yapmamızı, kötü, çirkin ve zararlı işlerden de uzak durmamızı istemektedir. Yaratıcımızın koyduğu kurallar, evrensel normlardır. Zamanın değişmesi ile değişikliğe uğramazlar. Mesela: Hırsızlık, rüşvet, yalan, iftira, gıybet, şiddet, öldürme, içki, kumar ve benzeri yasaklar dünde kötü fiillerdi, bugün de kötü, kıyamete kadarda kötü olarak vasıflandırılacaktır. Bu hükümlerin kıyamete kadar değişmeden kalması ve doğru olduğunun bilinmesi, Yaratıcımızın, bizleri kötülüklerden koruma amaçlı yasaklarıdır. Hiç bir akl-ı selim kişi kalkıp da, hırsızlık veya diğer yasaklar güzel niye yasaklanıyor diyemez. Evrensel anlamda zararları, inanan, inanmayan akl-ı selim kişilerce bilinen gerçeklerdendir.
İşte bu sebepledir ki; Allah(c. c.), emir ve yasaklarını ihtiva eden, Kur'anla amel eden toplumları yükseltir. O'nun izinden gitmeyenleri de alçaltır. Tatbik olunmayan bilgilerden bir menfaat edinilemeyeceği gibi, inanılan, okunan, anlaşılan, fakat yaşanmayan Kurandan da özlenen, arzu edilen faydalar sağlanamaz.
Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.): "Sizin en hayırlınız Kur'an'ı Öğrenen ve Öğretenlerinizdir.” buyurmuşlardır. Kur'an'ı okumalı, anlamalı, tercüme, meal, tefsirinden öğrenmeli ve bu öğrendiklerimizi de hayatımıza hâkim kılmalıyız. Bu özelliklere sahip olursak, arzu edilen İman'a ulaşırız. Allah (c. c.)'dan gelen ilahi mesajı iyi anlamalı ve o ilahi mesaja uygun yaşamalıyız. Bu ilahi mesajda insanoğlunun iki cihanda kurtuluşa ermesine vesile olacak emir ve yasaklar bulunmaktadır. İslâm, Tevhid (birlik ) dinidir, mensuplarının da birlik ve beraberlik içinde olmalarını emreder. Müslümanların ırk, dil, renk, bölge ve benzeri unsurlarla bölünüp parçalanmamalarını, Tevhid'in gereklerinden sayar. Kur'an ve Sünnette her sorunun mutlaka bir çözümü vardır. Bütün anlaşmazlıklar bu ana kaynaklara bağlı kalınarak çözüme kavuşturulmalıdır.
Allah (c.c.), Kuran'ı Kerimi okuyan, anlayan ve anladığı ile amel eden Mü'minlerden olmamızı nasip eylesin. Kuran, gönüllerimizin baharı, kalplerimizin şifası, hayat yolumuzun nuru, kabirlerimizin aydınlığı ve rahmete gark olmamızın vesilesi olsun. Sıhhat ve afiyetler dilerim.
MÜBAREK ÜÇ AYLAR VE REĞAİB KANDİLİ
HRİSTİYAN BİR KOMŞUN NAMAZ KILSA NE DERSİN?
‘DİNDE ZORLAMA YOKTUR’ U NASIL ANLAMALIYIZ?
HAKİKİ VUSLAT ÖLÜMLE MÜMKÜNDÜR
BAŞARI; ÇALIŞMAKLA MÜMKÜNDÜR
AHİRETİ ÖNCELEYEREK DÜNYA NİMETLERİNDEN FAYDALANMAKTA BİR SAKINCA YOKTUR
FEDAKÂR, DAVA ADAMI EĞİTİMCİLERİMİZİN 24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜ KUTLUYORUM
NAMAZ; İSLAM DİNİNİN DİREĞİDİR
YARATAN RABBİNİN ADIYLA OKU!
ŞEHİD YAHYA ES- SİNVAR’IN VASİYETİ