AVRUPA’NIN KARANLIK TARİHİ
ÜÇ AYLAR, ŞİVLİLİK, İLK NAMAZ
PKK TERÖR ÖRGÜTÜ SİLAH BIRAKMAK İSTİYOR MU?
PKK ÖCALAN’I TAKAR MI?
Her devirde kayığa binenler
2024’ün Kelimesi: Kalabalık Yalnızlık
MÜBAREK ÜÇ AYLAR VE REĞAİB KANDİLİ
Faiz indirimleri ekonomik büyümeyi nasıl etkileyecek?
İNCELİKLER
2024’Ü GERİDE BIRAKIRKEN
Kavgaların Asıl Sebebi Nedir?
ALMANYA’DA TÜRK OLMAK -3-
TRAFİK SİGORTASINA YETKİ BELGESİ ESNAF ÇÖZÜMÜ
Konya’da etliekmek savaşları-2
DOĞAL ŞİFA KAYNAĞI: YEŞİL ÇAY
SULTAN VAHDETTİN’İN MEZARI TÜRKİYE’YE GETİRİLSİN
Oynamak İstemeyenler Varsa İsteyenler Oynasın
Futbolun Yazılı Olmayan Kuralı…
Alfa Romeo Junior
KONYALISIN ETLİEKMEK
Eşrefi Mahlukat olan İnsan; Yaratılış gayesini anlayıp, sorumluluğunun gereği olarak yaşayışını güzel ahlâk ile taçlandırdığı sürece Meleklerden bile üstün, İmandan, ahlaktan yoksun olduğu sürece de hayvanlar gibi, hatta hayvanlardan bile aşağı düşeceği bildiğimiz gibi İslâm’i gerçeklerdir. İnsan akıl gibi bir nimete sahip, düşünen, konuşan, duyan v.b. özelliklerle tezyin edilmiştir. Tertemiz bir fıtratla dünyaya gelen insan; hilkatin özü ve Kâinatın özeti gibidir.
Allah (c.c.),insanı en güzel ve en özel varlık olarak yaratmış, hiçbir varlıkta bulunmayan, üstün meziyetlerle donatmış, bütün nimetleri emrine vermiştir.
Âyet-i Kerîmelerde:“Biz insanı en güzel biçimde yarattık.” (Tîn Sûresi âyet:4)
Allah Teâlâ insanı ruh ve beden kabiliyetleri bakımından canlıların en mükemmeli kılmıştır. Sûrede «en güzel biçimde yarattık» ifadesi bu hususu belirtmektedir. İnsan serbest iradesi ile ya bu kabiliyetlerini güzel kullanarak «kâmil insan» olacak, yahut da aksi yönü tutarak şuurlu varlıkların ve canlıların en aşağı mertebesinde yer alacaktır.
“Biz, hakikaten insanoğlunu şan ve şeref sahibi kıldık. Onları, (çeşitli nakil vasıtaları ile) karada ve denizde taşıdık; kendilerine güzel güzel rızıklar verdik; yine onları, yarattıklarımızın birçoğundan cidden üstün kıldık.” (İsra Sûresi âyet:70) buyurulmuştur.
Anlaşıldığı gibi bu âyette Allah Teâlâ, insanoğluna lütuf ve ikramının bir özetini vermekte ve onun âlemdeki özel yerine işaret etmektedir. Müfessirlere göre insanın şanı, şerefi, diğer varlıklardan üstünlüğü; Allah’ın ona verdiği beden güzelliği, el, göz, kulak gibi organlarını daha becerikli bir şekilde kullanması, konuşabilmesi, gülüp ağlayabilmesi, okuyup yazması, başka birtakım varlıkları kendi hizmetinde kullanması, âletler icad etmesi, olaylar arasındaki sebep-sonuç alâkasını görmesi, bu sayede geleceğe yönelik programlar, hazırlıklar yapması, iyi-kötü, doğru-yanlış, güzel-çirkin kavramlarına sahip olması; kısaca, maddi ve bedenî, ahlâkî ve ruhî meziyetleri haiz olmasıdır.
Allah (c.c.), insanı ne boşuna yaratmış, nede başıboş bırakmıştır. İslâm’a göre İnsan; ilim ve inancıyla, ahlâk ve irfanıyla, deruni anlayış ve arınmış ruhuyla varlıkların en üstünüdür. Beden ve Ruhtan meydana gelen insanın yaratılışı, en büyük mucizedir. İnsanın bedeni adeta âlemin bir özeti gibidir. Allah (c.c.),insanı kâinatın efendisi ve kendisinin de yer yüzün de halifesi kılmıştır. İnsanı, kendisine verilen emaneti güzel taşıyıp, sorumluluğunun bilincinde olduğu sürece değerinin gereğini yerine getirmiş olur. İnsanlar, İslâm, ilim, ve kutsal sayılan değerlerine sahip çıktığı sürece yükselecek, bahsettiğim güzelliklerden uzaklaştıkça da zihni kirlilik, ahlâki tahribat ve zararlı düşünceler artacaktır.
Allah (c.c.); İnsana gücünün üzerinde hiçbir sorumluluk yüklememiştir. İnsan, emri ve yasaklarla sorumlu tutulmuş, bu dünyaya imtihan için gönderilmiştir. İnsana yüklenen bu sorumluluk, bir yük değil, aksine , dünya ve ahiret yurdunda rahat etmesini sağlayan temel esaslardır.
İslâmi yönden insanın sorumluluğu; aklın yerinde olması ve büluğ dediğimiz zihni, hissi gelişmelerin ortaya çıktığı biyolojik ergenlik çağı ile başlar. Allah (c.c.)’ın insana yüklediği sorumlulukların hepsi yaratılış kanununa uygundur. İnsanın bilgi, beceri, yetenek ve yetkisi arttıkça sorumluluğu da artmaktadır. Sorumluluğu artanlar, gereğini tam olarak yaptıkları zaman, mükâfatlarının da artmasına sebep olmaktadırlar.
Sorumluluk şuuru, insanın hayatını anlamlı kılan en temel özelliktir. Allah (c.c.), insanın sorumluluğu ile gücü arasındaki uygunluğu gözetir. Ayrıca insana seçtiği yolun sorumluluğunu yükler. İmtihanda olduğumuz geçici dünya hayatında sorumluluğumuzun farkında olanlardan olmamız duası ile sıhhat ve afiyetler dilerim.
MÜBAREK ÜÇ AYLAR VE REĞAİB KANDİLİ
HRİSTİYAN BİR KOMŞUN NAMAZ KILSA NE DERSİN?
‘DİNDE ZORLAMA YOKTUR’ U NASIL ANLAMALIYIZ?
HAKİKİ VUSLAT ÖLÜMLE MÜMKÜNDÜR
BAŞARI; ÇALIŞMAKLA MÜMKÜNDÜR
AHİRETİ ÖNCELEYEREK DÜNYA NİMETLERİNDEN FAYDALANMAKTA BİR SAKINCA YOKTUR
FEDAKÂR, DAVA ADAMI EĞİTİMCİLERİMİZİN 24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜ KUTLUYORUM
NAMAZ; İSLAM DİNİNİN DİREĞİDİR
YARATAN RABBİNİN ADIYLA OKU!
ŞEHİD YAHYA ES- SİNVAR’IN VASİYETİ