Geçtiğimiz Pazar günü seksen bir vilayetimizde ve yurt dışındaki birçok ülkede, Milli İrade Nöbetimizi Taçlandırdığımız, birlik, beraberlik ve kardeşliğimizin zirve yaptığı, dost’a güven, düşman’a korku veren, her görüş ve düşüncedeki milyonların buluşması, tek kelime ile muhteşemdi.
İstanbul da toplanan yaklaşık beş milyon kardeşimize; Cumhur Başkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, TBBM Başkanı Sayın İsmail Kahraman, Ak Parti Genel Başkanı ve Başbakanımız Sayın Binali Yıldırım, Ana Muhalefet Partisi CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli ve Genel Kurmay Başkanımız Sayın Hulusi Akar hitap etmişler, birlik ve beraberlik içinde olduklarını, bir daha fetret dönemi yaşatmayacaklarını hep birlikte haykırmışlardır.
Geçtiğimiz pazar günü, Güzel Ülke Türkiye’mizin seksen bir Vilayetinde elli milyon kardeşimiz bir araya gelmiş, birlik ve beraberliğimizi bozmaya çalışan iç ve dış hainlere, düşmanlarımıza çok net bir tavır konulmuş, hak edenlere gerekli cezaların verileceği haykırılmıştır. Hamd olsun ki, bizlerde Milli İrade Nöbetimizi hiçbir zaman aksatmadan devam ettirdik, yirmi yedinci gecede fiilen bitecek olsa da, bundan sonrası içinde uyanık olup, gücümüz nisbetinde kardeşlerimizi bilgilendirerek dayanışmayı devam ettireceğiz.
Konya’mızın Mevlâna Meydanındaki coşku da hiç eksilmeden devam etti. Milli İrade Nöbetimizi taçlandırdığımız 24. Günde kadim dostum, Ak Parti Yozgat Milletvekili Adalet Bakanımız Sayın Bekir Bozdağ, Ak Parti Konya Milletvekili, Genel Başkan Yardımcısı abimiz Sayın Ahmet Sorgun, Valimiz, Milletvekillerimiz, Konya Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Tahir Akyürek, İlçe Belediye Başkanlarımız, Siyasi Partilerimizin İl, İlçe Başkan ve Yöneticileri, hemşerilerimizin yoğun katılımları ile gerçekleştirilmiştir.
Kadim dostum, Adalet Bakanımız Sayın Bekir Bozdağ, cuntacıların kontrolündeki F-16’lar ve askeri helikopterlerin Meclisi bombaladığı bir sırada kürsüye yaklaşıp, TBMM Başkanımız Sayın İsmail Kahraman’a şu tarihi sözü söylemişti: “Sayın Başkan, Meclisi burada kapatıp aşağı (sığınağa) gidersek bu Millet meydana gelmez. Bu Millet, ‘Bunlardan Meclis (Milletvekilleri) korktu’ der. Bizim burada yapacağımız şey, burada ölmektir.” Ayrıca, Meclis kürsüsünde de “Milletin yargısında hesap verecekler. Bomba da atsanız buradayız. Ne yaparsanız yapın buradayız. Sizi yargının önüne çıkaracağız, millete hesap vermenizi sağlayacağız.” diyerek dirayetli, cesur duruşunu ortaya koymuştu. Rabbimiz, darbeye karşı duran, mücadele eden herkesten ebeden Razı Olsun.
Siyasi görüşü ne olursa olsun, Müslüman Milletimiz, Cuntacıların darbe girişimine, birlik ve beraberlik içinde dayanışma göstererek dur demiş, darbecilere darbe yapmıştır. Allah (c.c.)’ın yardımı Mü’minlerin üzerinedir. Birlik ve beraberlik ruhunu koruduğumuz sürece, hiçbir beşeri güç Milletimizi mağlup edemeyecektir. Tarih, bunun en büyük şahididir.
Müslümanlar dünden daha çok bugün, kardeşlik dayanışma, birlik ve beraberlik içerisinde maddi ve manevi unsurları seferber etmiştir. Bu seferberlik ruhu, güzelim Ülke Türkiye’miz üzerinde oynanmak istenen oyunun olumsuzluklarını 15 Temmuz gecesi giderdiği gibi, bundan sonra da aynı kararlılığını sürdüreceği ümidini çok net vermiştir. İçeriden ve dışarıdan güzel Ülkemiz Türkiye’ye düşmanlık eden hainlerin tuzaklarını boşa çıkarmak için, birliğimizi, beraberliğimizi ve kardeşlik hukukumuzu devam ettirmek zorundayız. Başarılı olamayan hainler boş durmayacak, Provakatif bazı eylemlere yeltenebileceklerdir. Sağlam duruşumuz devam ettiği sürece, Allah (c.c.)’ın izni ile ne yaparlarsa yapsınlar başarılı olamayacaklardır. Hamd olsun ki, Milletimiz büyük oyunu görmüş ve bozmuştur. Üstad Cengiz Numanoğlu’nun Nasıl Unutulur Ki 15 Temmuz Gecesi isimli Şiiri, yaşananları çok özlü ve güzel ifade etmiştir. Sizlere bahse konu şiiri aktarmak istiyorum:
NASIL UNUTULUR Kİ 15 TEMMUZ GECESİ !
Nasıl unutulur ki, Onbeş Temmuz gecesi;
O gece ezanların Arş’a yükseldi sesi.
Tarihinde görmedi, millet böyle bir zulüm;
Allah’a yemîn etti : “Ya istiklâl, ya ölüm !”
O gece başkomutan, Recep Tayyip Erdoğan,
Sarsılmaz îmânıyla, doğuştan asker doğan.
Bir îmân ki; dünyada nasip değil her kula;
Görünmez ordularla inmişti İstanbul’a.
Bir millet ki; zilleti boğuyordu o gece;
Güneş değil, güneşler doğuyordu o gece.
An be an, mûcizeler yağıyordu semâdan;
Gökler sarsılıyordu, Hakk’a hamd ü senâdan.
Bir millet ki; aslına dönüyordu o gece;
İhânet yangınları, sönüyordu o gece.
Bir millet ki; cinneti kökünden kazıyordu;
O gece destan değil, destanlar yazıyordu.
Nasıl unutulur ki, Onbeş Temmuz gecesi;
Şühedâ kanlarıyla, yazıldı her hecesi.
O gece seksen milyon, tek bedende birdiler,
Şehitler köprüsünde, öldükçe dirildiler.
O gece sanki Bedir, tekrar yaşanıyordu;
Semâlarda melekler, silah kuşanıyordu.
Sanki bayramdı o gün, gülüyordu her ölen;
İkinci bir istiklal savaşıydı bu şölen.
Ebâbiller taşlarken, o çelikten filleri;
Akıyordu göklerden, halka nusret selleri.
Ayaktaydı vatanın her köyü, her bucağı,
Nârı, nûrla söndürdü, o “peygamber ocağı”.
And içiyordu millet, ölümü öldürmeye,
Ay yıldızlı cânâna, canlarını vermeye.
Yeter ki; nazlı hilâl, çehresini çatmasın,
Onbeş temmuz güneşi, ebediyyen batmasın.
Ölümü öldürdükçe, bu milletin neferi;
Yazacaktır tarihler, daha pek çok zaferi.
Dünya şunu bilsin ki; doğan her güneş batar,
Bu güneş batmayacak, tâ ki mahşere kadar.
Allah (c.c.) her birimize, birlik, beraberlik ve kardeşliğimizin gereklerini her daim yapmayı, güzel ahlâk sahibi ameli Salih kullarından olmamızı lütfetsin. Şehidlerimize Rahmet eylesin. Mekânları Cennet Olsun. Yaralılarımıza acil şifalar, Milletimize Sabr-ı Cemil dilerim.