Geçtiğimiz hafta Atatürk Anadolu Lisesinde, Sayın Mustafa Yıldırım Beyefendinin davetlisi olarak “Popüler Kültür” konulu konferansımızı icra ettik. Hocamızın ve öğrencilerimizin gösterdikleri ilgiye sonsuz teşekkür ederim. Konferansımızda öne çıkan başlıkları sizlerle de paylaşmak arzu ettik.
Herkes tarafından duyulan ancak manası tam olarak bilinemeyen “popüler kültür” için Türk Dil Kurumu’nun sözlüğüne baktığımızda karşımıza şu tarif çıkıyor: “Belli bir dönem için geçerli olan, hızlı üretilen ve hızlı tüketilen kültürel ögelerin bütünü.” Bu tarife dikkatle baktığımızda karşımıza üç bölüm çıkıyor: Belli bir dönem için geçerli olan, hızlı üretilen, hızlı tüketilen. Yani belli bir döneme mahsus moda, akım, heves... Geçici. Bir sarmaşık, bir kavak. Asla çınar olamayacak, oldubittiye getirilmiş bir insan yaratma akımı. Hızla üretiliyor ve hassaten internet vasıtasıyla hızla yaygınlaştırılıyor, onu yapmayan hakir görülüp “ezik” ilan ediliyor ve modası geçene, insanlar artık bıkana kadar yapılıyor, yeniliyor, içiliyor, giyiliyor, okunuyor vesaire… Din, “inanılıp çok bağlanılan düşünce” demekse popüler kültüre imanın şartı 6’dır.
1- Tüket: Bu kültürün yaratıcısı hiç kuşkusuz ki kapitalizm. Kapitalizmin temel kuralı popüler kültür için de geçerli: TÜKET! Neyi? Her şeyi! Niçin? Soru sorma, sadece tüket. Çünkü sen tüketmelisin ki birileri üretebilsin. Sen harcamalısın ki birileri harcayacak para bulabilsin. Sen fakir olmalısın ki (Batıda) birileri zengin olabilsin. İşte bu emir sebebiyle Iphone 6 çıktı diye elindeki Iphone 5’ten nefret eden, Playstation 4’ü veya yeni çıkan bir PC oyununu ilk alan alabilmek için satışın yapılacağı mağazanın önünde kamp kurup günlerce bekleyen, daha düne kadar küçümseyerek “amele çizmesi” dediği çizmelerin moda olup pembe, kırmızı, mavi renge boyanmasıyla 300-400 liraya gidip o “amele çizmesini” alan neidüğü belirsiz bir nesil peyda oldu. Alan alıyor, alamayan bunalıma giriyor. Peki, tüketmekle mutlu olanlar tüketmeyi de tükettiklerinde neyle mutlu olacaklar?
2- Benim dediklerimi oku ve dinle: Sevdiği için değil herkes okuduğu için İskender Pala, Elif Şafak, Ayşe Kulin, Ahmet Ümit, İpek Ongun okur; herkes dinliyor diye Justin Bieber, Rihanna, Eminem dinler; okumaz ve dinlemezse “Ne derler” sözüyle içinde bulunduğu gruptan aforoz olmaktan korkar. Bu dinin en korkulan sözü “Ne derler!”dir. Bütün hayat buna göre tanzim edilir. Yoksa ne derler!
3- Dünya için yaşa: Çünkü ikinci bir dünya anlayışı yok yahut sağlam değildir. Herkes Müslüman olduğu için Müslüman’dır. Almanya’da olsa Müslümanlığından utanıp Hıristiyan olabilir. Yani dini de popüler olandır.
4- Teşhir et: Bu dinin mensupları her şeylerini ama her şeylerini teşhir ederler. Yedikleri yemekleri, içtikleri kahveleri, yeni alınan Adidas marka ayakkabılarını, pahalı saatlerini, plajda ayak ve bacaklarını çekerek gittikleri tatilleri, banyoda kendilerini ama her şeyi. Banyodan sıkılırlarsa yeni modayla tuvalette kendilerini… Ne olduğu önemli değil bir şeyler çek ve göster, teşhir et.
5- Teknoloji bağımlısı ol: Sürekli telefonunla oyna, 5 dakikalık bir yolculuk için bile kulağından, boynundan kulaklığını eksik etme. Sürekli müzik dinle, telefonunla oyna ama yanındaki ve etrafındaki hiç kimseyle muhatap olma. Unutma “cool” olmanın yolu kimse ile konuşmamaktır. Popüler kültürün yarattığı insanlar bu emre sıkı sıkıya sarılır, teknolojiden vazgeçmez ama teknolojiyle ne yaptığını sorsan yaptığı sadece Facebook ve Twitter’da bilgisi olmadığı konularda fikir yürütmektir. Kullandığı teknoloji de tüketmekten başka bir şey değildir haddizatında.
6- Aşk yok şehvet var, sevda yok çıkmak var: Popüler kültür müritlerinin duygu dünyasını özetleyen cümle. Şehvet. Karşında sevdiğin, sevdiceğin, hayatını paylaşmak istediğin müstakbel eşin, sevdalın yoktur. 50-60 kilo civarında bir et parçası vardır. Çünkü bu insan; karşısındakinin hayatı, hayalleri ve gönlüyle değil sadece etiyle ilgilenmektedir. Onun derdi hayattan olabildiğince zevk almak. Başkasının hayallerini mahvetmek namına da olsa... Onun derdi “artık bu sevgililer gününü yalnız geçirmemektir”. Mutlaka birini bulmalıdır. Tıpkı bunun gibi yaz aşkı diye bir şey vardır. Yazın tatilde bulunur, nefs tatmin edilir, sonra herkes kendi yoluna gider. Aşk gibi ulvi bir duyguyu konserve gıda gibi açıp çabucak tüketip atar. Amaç en hızlı şekilde nefsi doyurmaktır. Aşk ulvî, çıkmak süflîdir. Aşk 4 bin yıllık kültürümüzün parçası, çıkmak 80 yıllık ithal, bünyenin kabul etmediği ve dışarı atmak için insanı kusturan bir şey.
Kendi kendini yönetebilen, bir şeyi herkes yapıyor diye değil beğendiği için yapan, vücudunun altı ile değil de üstü ile düşünen, hormonları ile fikir üretmeyen, ihtiyaçlarla ihtiraslarını karıştırmayan bir neslin bizleri kucaklaması temennisiyle… Selam ve dua ile…