İnsanlık tarihinde birkaç kadim medeniyet vardır. Yunan, Hint, Ortadoğu medeniyetleri ile hiç kuşkusuz Çin medeniyeti. Geçmişine baktığımızda Çin, “medeniyet” kelimesini tam manasıyla hak ediyor. Kâğıt, barut, pusula, banknot, uçurtma, kibrit, matbaa(tartışmalı da olsa), çay… Ancak gelin görün ki 1900’lerin başına kadar Batı’da Çin’i devlet olarak tanıyan bile yoktur. Ne elçi gönderme, ne savaşma ne de başka bir şekilde yakınlaşma… Hiçbir Avrupa devleti (Buna Osmanlı da dâhil) Çin’i devlet yerine koymamış ve Çin uzun yıllar kendi halinde yaşamıştır.
Çin’i ilk keşfeden İngiltere’dir. Çin tarih boyunca dünyanın en kalabalık ülkesi olmuştur. 100 yıl önce de, 500 yıl önce de… Böylesine büyük bir nüfus İngiltere için büyük bir pazardı. Ancak işler İngiltere’nin hesapladığı gibi gitmedi. İngiltere onlara mal satacakken Çinliler onları bir şeyin bağımlısı yaptı ve İngilizlerden aldıkları mallardan daha fazla onlara bu maddeden sattılar: ÇAY. İngilizler çay bağımlısı olmuşlardı ve Çin’den devasa miktarlarda çay satın alıyorlardı. Ayrıca Çinliler kâğıt para da kabul etmiyor ancak gümüş karşılığında çay satıyorlardı. İngilizlerin gümüş stoku hızla tükenmeye başlamıştı. İngilizler buna mukabil Çinlileri bağımlı yapacak bir şey satmaları gerekiyordu. İmdatlarına “afyon” yetişti. İnsanlık! Orasını karıştırma. Avrupalı için aslolan paradır. Para getireceğini bilsin neler satacağına sen bile inanamazsın. Neyse asıl konumuza dönelim. İngilizler Çinlileri afyon bağımlısı yapıp ticaret(!) yapmaya başladı. Ancak bu zararlı maddeyi fark eden Çin hükümdarı afyonu ve satışını yasakladı. Sonuç? İngiltere dünya tarihinin ilk demir gemisi Nemesis ve diğer üstün savaş teknolojileri ile Çin limanlarını ve şehirlerini Çin’in başına yıktı. Çin ağır şartlarla bir anlaşma imzaladı ve kendi insanına İngiltere’nin uyuşturucu satmasını kabul etmek zorunda kaldı. Çin bu aşağılamayı hiçbir zaman unutmadı.
1940’lara gelindiğinde ise Çin tarihinde bir “devrim” gerçekleşti. Mao’nun önderliğindeki komünistler devrimle 1949’da komünist bir rejim kurdular. Tıpkı Rusya’daki gibi ilk yıllarda her şey ama her şey devletleştirildi. 10 yılda 20 ile 30 milyon arası insan açlıktan öldü. Mao’nun ölümünün ardından başa gelenler bundan bir ders çıkardı ve kapitalizmden faydalanmayı öğrendiler. Ekonomide komünizm katılığını kaldırdılar. Vergileri düşürdüler, enerjiyi ucuza verdiler. Şirket, fabrika kurmayı ve ihracatı kolaylaştırdılar. Çalışan ücretleri çok çok düşük olduğu ve sigorta gibi şeyler olmamasından dolayı Çin özellikle ’80 sonrası büyük bir sıçrama yaşadı. İlk önce İngiltere’nin, sonra Amerika’nın ve ardından Japonya’nın ucuz malla yakaladığı sıçramayı bu sefer Çin gerçekleştirdi. Çin, Amerika’yı geçerek dünyanın en çok ihracat yapan ülkesi oldu. Yıllık ihracatı 3 TRİLYON dolara yaklaştı. 2020 yılında da ekonomisinin Amerika’yı geçeceği tahmin ediliyor. Bendini yıkan bir sel gibi Çin.
FAKAT! Nüfus var: 1.5 milyar. Toprak var: 9.5 milyon km2. (Türkiye 800 bin km2). Zengin yer altı kaynakları var. (Özellikle Doğu Türkistan bölgesinde) Para da… Ancak Çin’de bir şey yok. “İnsan hakları”. Çünkü komünist yönetim var. Komünist bir rejimde insan hakkı olmaz zira insan yoktur toplumda, sayılar vardır. Sen devlet için bir sayıdan ibaretsindir. Senin var olmanla olmaman arasında sadece bir rakam fark eder. Hal böyle olunca Mao’nun Kızıl Kitabı’nda emredildiği üzere Çin’de halka korku vermek ve çıkabilecek isyanları önlemek amacıyla düzenli idamlar gerçekleştirilir. Siz sanıyor musunuz ki tek zulmü Doğu Türkistanlı kandaşlarımız, dindaşlarımız yaşıyor. Çin’de Komünist Parti’nin yönetimindekilerin haricinde hiç kimsenin ne güvencesi vardır ne de mutluluğu. Amerika ve İngiltere’nin köleleri zorla ve öldüresiye çalıştırmakla gerçekleştirdiği zenginliği Çin kendi insanını zorla ve öldüresiye çalıştırarak gerçekleştiriyor. Neden mi? İnsanın önemi yoktur, önemli olan sadece devlettir de ondan. Ülkede insandan bol ne var. Hal böyle olunca Çin dünya devlerinin tahtına yakında otursa da asla bir örnek oluşturamayacak. ABD gibi bir rüyalar ülkesi olamayacak. Çünkü devletin zenginliğinden halk istifade edemiyor ve demir yumruk altında eziliyor. Budisti de, Hristiyan’ı da, Müslüman’ı da… Halk perişan halde. Çin: İnsan eti yiyerek devleşen dev. İnsan kanı ve teri emen dev bir sülük. Tüm mustazaflara selam olsun. Selam ve dua ile…