İnsanların küçüklükten itibaren heyecanla çalışıp ilk öğrendikleri şeylerden biridir ayakları üzerinde durmak ve yürümek. Küçük yaştaki çocukları izlediğimizde onların hiç bitmez tükenmez enerjileri olduğunu düşünürüz. Sabahtan akşama kadar koşar, yürür ve sürekli dolanırlar. Yaş ilerledikçe teknolojinin gelişimi ve iş yaşamının getirdiği stres ile birlikte neredeyse gün içerisinde hareket etmeden yaşar hale geldik. Buda bizim enerjimizi düşürüp daha çabuk yorulmamızı ve hastalıklara karşı bağışıklığımızın düşmesini sağlamaktadır.
İnsanların geçmiş dönemlerde şimdiki gibi kauçuk ve sentetik tabanlı ayakkabıları yoktu. Yaşamlarının büyük bir bölümünü yalınayak ya da doğal malzemelerden yaptıkları ayakkabıları giyerek geçirirlerdi. Bu nedenle de sağlıkları günümüz insanlarına kıyaslandığında daha iyi durumdaydı. Bağışıklık sistemleri ise daha güçlüydü. Tabi son dönemde teknoloji ile birlikte giderek artan hava ve çevre kirliliği de yoktu.
Eski insanların yaptığı gibi artık çıplak ayakla yürümek kumsallar dışında neredeyse imkansız. Ama yine de kendimiz için fırsat yaratıp yapabileceğimiz küçük şeyler var. Sabah bulabildiğimiz çimenler üzerinde veya toprakta birkaç dakika yürümek ya da ayaklarınızı her gün soğuk suyun altında birkaç dakika farkındalıkla tutup yıkamak. Özellikle duştan çıkarken dizlerimizden aşağısını soğuk su ile yıkamak bu konuda yarar sağlayacaktır. Böylece, bağışıklık sisteminizi pek çok hastalığa karşı güçlendirmiş olursunuz.
Vücudumuz üst kısmında, başın dahil olduğu pozitif, alt kısmında ise ayakların dahil olduğu negatif kutuplu pil gibi davranır. Pozitif yükümüzü havadan, negatif yükümüzü ise topraktan alırız. Süreklilik gösteren enerji akışı ne kadar sağlıklıysa vücudumuz da o kadar sağlıklı olur. Kozmik enerjiyi nefesle, suyla temas ederek ve bitkisel esaslı besinler yiyerek alırız. Bu yüzden en ideali su, bitkisel besinler ve temiz havayla temas halinde yaşamaktır.
Vücudu şarj etmenin en güzel yolu temiz havada yapılan keyifli yürüyüşlerdir. Özellikle toprakta yapılan yalınayak yürüyüşler yalnızca bizi ve bağışıklık sistemimizi güçlendirmekle kalmaz. Aynı zamanda sırt, omuz ve bacak kası ağrılarının da önüne geçer.
İkinci bir yöntem olarak ağaçların enerjisinden faydalanarak kendimizi şarj edebiliriz. Ağaçlara dokunmak enerji dengenizi düzenleyebilir. Bunun için elma, kiraz, armut, meşe, çam, akasya gibi bir ağaç seçilebilir. Vücudunuzu ağacın enerjisi ile şarj etmek için yirmi-otuz santimetrelik bir mesafe ile sırtınız ağaca doğru dönük bir şekilde durun. Elerinizi ağaca dönük bir vaziyete getirerek kaslarınızı olabildiğince gerin ve sonra kaslarınızı rahatlatıp gözlerinizi kapatın. Dikkatinizi tamamen avuç içlerinize verin ve şimdi ağacın enerjisinin parmaklarınızdan vücudunuza aktığını ve sizi şarj ettiğini hayal edin. On-on beş dakika içerisinde vücudunuzun tamamen enerji ile dolduğunuzu hissedebilirsiniz.
Ne kadar yoğun olursanız olsun sıklıkla doğaya çıkıp çıplak ayakla kendiniz için yürüyüşler yapın sıklıkla etrafınızdaki ağaçlara ve bitkilere dokunun. Sağlığınızın günden güne iyileştiğini fark edeceksiniz. Enerjiniz artacak, ruh haliniz daha iyi olacak, daha iyi uyuyacak ve yaşama sevinciniz günden güne giderek yükselecektir. Sağlıklı ve mutlu günler diliyorum.
