HAYALLER GALİBİYET, GERÇEK BERABERLİK

Avrupa Kupası maçı dönüşünde Atiker Konyaspor’un nasıl bir oyun sergileyeceğinin test edileceği bir maçtı. Başka bir yönü ile de üst sıralar için en fazla ekibin mücadele edeceği muhtemel bir sezonu yaşayacağız. Bu ekiplerden biri olacak olan Atikr Konyaspor için üst sıralara tutunma ve üst sıralar için mücadele etmeyi sürdürme adına önemli bir maçtı. Galibiyetin önem taşıdığı ve ihtiyaç olduğu bir maçtı. Beklentilerde Atiker Konyaspor’un galibiyeti yönündeydi.
Gençlerbirliği maça çok iyi hazırlanmış ve fazlaca konsantre olmuş bir şekilde maça başladı. Sezon boyunca Atiker Konyaspor fazla konsantre olan rakiplerle mücadele edeceği yadırgayacağım bir durum değil. Ligdeki diğer ekiplerde buna benzer konsantrasyon sergileyeceklerdir. Yerine göre Atiker Konyaspor’dan alınan bir puan bile rakiplerin prestij kazancı olacaktır.
Atiker Konyaspor ilk üç maçın aksine ilk yarıda rakip üstüne gitmeye ve ileriye daha çok çıkmaya çalıştı. Gençlerbirliği sahaya çok iyi yerleşip pas yollarını kapatarak  Atiker Konyaspor’un oyununu verimsiz hale getirdi. Çoğunlukla paslar kesilirken gerçekleşen paslar ise etki oluşturamayacak, tehlike getirmeyecek tarzda rakip kaleden uzakta sıkışık alanlarda idi. Kanatlar tamamen işletilemez hale dönüşürken forvetlerimiz ise sürekli baskı altında kalıyor, topla kolay kolay buluşamıyor ve topla buluşsalar bile topu hemen kaybediyorlardı.
Gençlerbirliği oyunumuzu tamamen etkisiz hale getirirken defansımızın arkasına sarkmaya, uzun toplarla forvetlerini buluşturarak sonuç alma girişimlerinde bulunuyorlardı. 17. dakikada bu nevi bir girişimle golü bulduklarında oyunun şekli tam istedikleri bir duruma dönüşmüştü. İlerleyen dakikalarda ikinci golü bulma fırsatları olsa da yerinde müdahalelerle gole izin vermedi. 
İlk yarı boyunca oyunu geriden daha iyi kurmak adına Ali Turan ve Vukoviç arasına  giren Volkan ile topu oyuna sokmaya çalışmak ilk başta benim de yerinde bulduğum bir düşünce idi. Fakat ilk on dakika içinde çok akıllıca olmadığı belirginleşmeye başladı. Volkan’ın böyle oynaması hem orta sahada eksik kalmamıza neden oldu hem de bu uygulama verimli olmazken ileriye doğru pasları göndermek yine sürekli Ali Turan’a kaldı. Amaca hizmet etmeyen aksine takımın oyu kurmasını daha da aksatan etlikler oluştu. Bundan ikinci yarının başında vazgeçildi fakat vazgeçmekte geç kalınmış oldu. Bunun yerine illaki Volkan’ın oyun kurmasından yararlanılacaksa stoperlerden biri olarak oynatılması daha mantıklıca duruyor bence…
İlk yarı boyunca hatta 88 dakika boyunca rakip kalede oluşturabildiğimiz tek tehlike Meha’nın serbest vuruşuydu. Buda bireysel özelliğin getirdiği bir durum. İkinci yarıda korner atışından gelen topu Douglas müsait durumda kötü vurarak dışarı atması tehlikeye dönüşmeden bitti. Akan oyun içinde bu dakikaya kadar oluşturulmuş bir pozisyonumuz yok. Hatta pozisyonların üç beş aşama gerisinde kaldık. Bu rakibin maça çok iyi hazırlanması ve konsantre olmasından kaynaklansa da diğer maçlarda çözüm üretilmesi gereken bir konu…
88. dakikada rakibin kendi kalesine attığı golle uzatmalarla 5 dakika çok farklı oyun izledik. Bajiç ve Halil İbrahim ile çok net iki pozisyon bulunsa da gol gelmedi. Böylesi bir oyunla alınacak galibiyet yukarılarda yer almak adına önemli puan katkısı yapmış olacaktı.
Hafta içi 120 km üzerinde koşan takımın yorulma ve bir önceki maçtan etkilenme hakkı var elbette. Ama haftada iki maç yapmaya alışma ve özellikle ligde istenen sonuçlara ulaşma zorunluluğumuz var. Eğer bu sezon kazanılan ve kazanılacak olan tecrübeleri heba etmek istiyorsak gelecek sezon yine Avrupa kupalarına katılmalıyız. Bu da ligi iyi bir yerde bitirmekten ve böylesi maçları kazanmaktan geçiyor. Sözün özü bu başarıyı yakalayacaklarına inandığımız teknik ekip ve futbolcularımız var. Kazalar illaki yaşanacaktır önemli olan takılıp kalmamak, hemen altından kalkmayı başarabilmektir.
Son dakikalarda yakalanan beraberlik ve galibiyeti kaçırma ileriki haftalarda mücadele azmi ve gücü olarak geri dönecektir. Bu yönü ile istemediğimiz bir durum olsa da alınan bu beraberlik değerlidir.
Selam ve dua ile…

Yazarın Diğer Yazıları