Sezonun 29. haftasında rakip ligde kalma mücadelesini en şiddetli şekilde verecek Eskişehirspor… Rakibin ligde kalmak gibi çok önemli hedefi olsa da Torku Konyaspor’un da saygı duyulacak ve önemsenecek hedefleri var. Hatta beraberliğe 650.000 lira, galibiyete 1.300.000 lira gelir elde edildiği bir durumda her şartta her takımın hedefinin olmaması söz konusu olmaz. En doğal hali ile her maçta rakip kim olursa olsun, hangi şartlarda olursa olsun hedef maçı kazanmaktır. İşin doğrusu budur, sporun ruhu da bunu gerektirir.
Maçtan önce beklentim kazanma zorunluluğunun oluşturacağı gol atma baskısının Eskişehirspor’a yaşatacağı hataları değerlendiren Torku Konyaspor’un galip geleceği yönündeydi. Kolay gol yemeyen Torku Konyaspor karşısında Eskişehirspor’un açıklar vermesi ve bu açıklardan yararlanan Torku Konyaspor’un galip gelme ihtimalini oldukça yüksek görüyordum.
Maça kendinden emin başlayan, kendi sahasında isabetli hazırlık pasları ile maça hükmeden, bir sonra yapacağı hareketi önceden hazırlayarak maçı Eskişehirspor adına iyice zor hale getiren ve maçın baskın aktörünün kendisi olacağını gösteren Torku Konyaspor vardı. İdeal on birinden hayli değişiklik olmasına rağmen oldukça uyumlu ve oynamayanları akıla dahi getirtmeyen bir oyun sergiliyordu. Kim oynarsa oynasın ideal on birde oynayabilecek 17 – 18 futbolcu oluştuğunu söyleyebiliriz.
Maçın ilk dakikalarında etkili pozisyonlar olmasa da etkili pozisyonlar oluşturacak takımın Torku Konyaspor olduğu gözüküyordu. Orta sahada topa hükmederek oyunu yönlendiren Ali Çamdalı’nın oyununa alışmıştık. Bu maçta topu yönlendirmede ve isabetli pasları ile Volkan Fındıklı da yanına eklendi. Topu böylesine başarılı kullanan iki oyuncu olunca Eskişehirspor için işler iyice zorlaşıyordu.
İlk yarının ortalarına yaklaşırken Volkan Fındıklı’nın orta sahadan Bajiç’e doğru gönderdiği pas oldukça etkiliydi. Bajiç topu alıp Boffin’i geçmek isterken düşürülünce penaltı ve kırmızı kart kararı geldi. Penaltıyı Bajiç gole çevirdi. Eksilen rakip karşısında skor avantajı ile Torku Konyaspor’un işi iyice kolaylaştı.
Golden sonra Halil İbrahim’in hareketli oyunu ve kaleyi yoklayan şutlarını izledik. Halil İbrahim etkili olsa da gol atmaya muvaffak olamadı.
İkinci yarıda istediğini almış, rakibin eksik kalması ile de oluşan geniş alanları seri paslaşmalarla süsleyen, arka arkaya başarılı pas sayısını iyice artıran ve topu sahanın her bölgesinde gezdiren Torku Konyaspor oyunu oluştu. Rakibi bezdiren bu paslaşmalara Eskişehirsporlu futbolcular çözüm üretmekte zorlandı.
Sahanın bana göre en iyisi Volkan Fındıklı dakikalar 58’i gösterirken sahne aldı ve attığı uzaktan şutla Torku Konyaspor’a ikinci golü kazandırarak takımını iyice rahatlattı.
İki farklı önde olmanın rahatlığı ile oyunu tamamen kontrolüne alan, Torku Konyaspor artık bu maçı da galip bitirdim düşüncesi ile topu iyice kendi aralarında çevirip oyunda hakimiyetini iyice artırarak maçın böyle tamamlanmasını sağlamaya çalışıyordu. Selim’in rakibine dizi ile yaptığı hareket penaltı ile sonuçlanınca son uzatma dakikaları heyecan içinde tamamlandı.
Torku Konyaspor kalan maçların hepsinde galibiyetle ayrılmaya aday. Oynadığın oyun, sabırlı ile sitemli, disiplinli anlayışı ve rakiplerinden daha üstün mücadele tarzı ile bu düşüncelerin oluşmasını sağlıyor. Ah ah diyoruz! En azından şu Galatasaray, Osmanlıspor ve Başakşehir beraberliklerinden de galibiyet alabilseydik diyoruz. Eleştirmek için veya suçlamak için değil ama bir altı puan daha müthiş hedefler oluşturacaktı.
Son sözü hakem için söylemek istiyorum… Ali Palabıyık bu sezon izlediğim en kaliteli maç yönetimini sergiledi.
Selam ve dua ile…