Yağımızla Kavrulamıyoruz

Son günlerde genel gündem yoğunluğundan yerel gündeme pek bakamadık. Gerçi yerel gündem de ciddi bir değişme yada aksiyon yok. Bu hafta Azerbaycan'ın yazdığı destansı mücadeleyi, Ermenistan'ın nasıl hezimete uğradığını ve bölgenin güçlü ülkesi Türkiye'nin nasıl bir güç dengesi olduğunu daha net görebildik. Yine geçtiğimiz günlerde Kılıçdaroğlu'nun Katar ziyaretinden bir fotoğraf karesini referans alarak Erdoğan'ın para için eğilen biri olarak zikretmesi ardından gerçeğin ortaya çıkmasını yine yaptığı hatayı daha rezil bir açıklamayla kapatmasına da şahit olduk. Geçmişte sürekli eleştirilere maruz kalan ve Türkiye siyasinin en utanç duyulacak karesi olan Ecevit'in Bill Clinton'un önünde duruşunu unutturup aynı pozisyonda vatandaşa algı vermeyi umanlar yine başaramadı. Sanmayın ki Kılıçdaroğlu bilmiyor. Hepimizden daha iyi bildiğine eminim. Ancak siyasi etiğin, siyasi ahlakın olmadığı bir dönemin mimarlığını yapmış biri olarak artık biz alıştık bu tür algı çalışmalarına. Neyse konumuza dönecek olursak Bugün sizlerle paylaşmak istediğim 2019 ve pandemiyle birlikte tetiklenen ekonomik boyut. Tüm Dünya'da ciddi bir ekonomik buhran yaşanıyor. Bu buhranda biz de varız elbet. Özellikle son dönemde artan gıda fiyatları vatandaşı çok zor durumda bırakıyor. Markette nereye el atsak elimizi yakıyor. Yağ fiyatları aldı başını gitti. Yağ, ekmek gibi, şeker gibi her mutfağın temel gıdasıdır. Bu temel gıdalara gelen zamlar zaten salgından dolayı sıkıntı yaşayan çalışanlar için daha da sıkıntılı bir sürece soktu. Evet petrol ülkesi bir ülke değiliz. Dövizde yaşanan hareketlilik elbette ister istemez petrol ürünlerine yansıyor. Ancak biz bir tarım ülkesi değil miyiz? Bu pahalılık nereden geliyor. Eğer bu pahalılığı "birileri” diyerek konuşmaya başlarsak bunun nedenini bulamayız. Devlet o birilerini bulup çıkarıp hesabını sorar ve gereğini yapar. Bir dönem patates ve domatesin aşırı şekilde yükselmesinden sonra "fırsatçılar” olarak niteledik ancak biz bu fırsatçılar kimler bilemedik. 3-5 markete ceza kesilmesinden başka ciddi bir şey göremedik. Eğer bu ülkede hala fırsatçılar varsa ki olduğu kesin mutlaka bunun önlemi alınmalı. Eğer fırsatçılık değil de olması gereken zamlarsa bununda açıklaması yapılmalı. Üretim mi az oldu? Hammadde mi yok? Bakın bu salgın döneminde işsizlik ciddi boyutlara ulaştı. İşsizlik verileri ne söyler bilemem ama hala açılamayan, iş yapamayan sektörler var. Kantinciler, kırtasiyeciler, servisçiler vb. İnşaat sektöründe hala bir belirsizlik var ve bir çok proje askıda bekliyor. Önünü göremeyen müteahhitler yeni projeleri başlatamıyor. Kentsel dönüşüm projeleri neredeyse anılmıyor bile. Bu sektörün zayıflaması bu sektöre bağlantılı yüzlerce hatta binlerce sektörü ciddi sıkıntıya sokuyor. Durum böyleyken birde gelen zam haberleri vatandaşı iyice zora soktu. AK Parti Hükümeti artık bu meselelere , ekonomik duruma kendini vermeli. Elbette dış politika bizim için çok önemli ancak içerde yaşanacak ekonomik zorluklar vatandaşın sizin dışarda yaptığınız mücadelenin yersi olduğunu söylemeye başlar. Zor günler geçiriyoruz. İnşallah hep birlikte bu zorlukları da aşacağız. Doğalgazın bulunması bizleri sevindirdi ancak yarın evlerimize verilecek değil. Daha 3-4 yıllık bir süreç istiyor. Bu süreç başarıyla yürütülürse daha güzel günleri mutlaka göreceğiz. Eyvalllah…


Yazarın Diğer Yazıları