AYNI HİZADA DEĞİLİZ!

İçimden yazmak gelmiyor. İnsanların acısını, yaşadıklarını ifade edemeyeceğim için elim klavyeye gitmiyor. "Sizi anlıyoruz, acınızı paylaşıyoruz” demenin sadece laftan ibaret olduğunu bildiğim için kelimeler hükmünü yitiriyor. Böyle bir süreçte ne siyaset, ne spor, ne gündeme dair başka bir konu yazmak o acıları unutuyoruz gibi geliyor. Her gün, her saat, her dakikasına şahit olduğumuz sürecin içinde zorlanıyorum yazmaya. Bu yaşadığımız felaketin ardından şunu görüyorum. Bu ülkede ayrışma iddialarının doğru olduğunu çok iyi görmüş, anlamış oldum. Bir tarafta tüm yaşananların acısını zerresine kadar hissedip her şeyiyle dertlenen, evini açan, bölgeye yardıma koşanlar, diğer tarafta sürekli eleştiren, yalan söyleyen, iftira atan, nefret kusan taraf. Evet memlekette bir ayrışma olduğu kesin. Asgari ücretle çalışan bir kardeşimin gözyaşlarıyla yardıma koştuğunu ve yüceliğini görürken bir taraftan da Profesör unvanı taşıyan birinin "asker 1-2 gün çıkmayınca kadınlar tecavüze uğradı” iftirasını atacak kadar alçaklığı gördüm. Bir taraftan küçücük bedeniyle yardım kolilerini taşıyan çocuğumuzun büyüklüğü gördüm, diğer taraftan sosyal medyada depremle dalga geçen dans edenlerin küçüklüğünü. Bir taraftan imar edilmiş, temeli sağlam, mayası sağlam, aklı sağlam insanları görürken diğer yandan temeli olmayan, içi çürümüş, en ufak sallantıda yurtdışına kaçacak zavallıları gördüm. Evet çok şeyler gördük son yıllarda. Darbeyi, yangınları, salgını, depremi yaşadık. Ancak en kötüsü de içimizde ki şarlatanların pervasızca, düşüncesizce, ahlaksızca paylaşımları oldu. Yaşanan her acıya gülebilen, hayatları yalanlar üzerine kurulu bir dünya yaşayanları gördük. Evet ayrışma olmalı mutlaka. Biz onlarla aynı çizgide, aynı mesafede zaten duramayız. Allah bizleri bunlara muhtaç etmesin. Bizleri bu zihniyetin eline de düşürmesin. Eyvallah…


Yazarın Diğer Yazıları