3 yıl önce tamda bugün tarihte eşine rastlamadığımız hatta dünya tarihinde bile göremeyeceğimiz bir hainliğe şahit olduk hep birlikte. Bu hainliğe karşı yine bu aziz milletin yeniden dirilişine tanıklık ettik. Olayın canlı şahitleriyiz hepimiz. O gün neler yaşandı hepsini anlatacak değilim. Ülkenin en gözde harekat birliğine bomba atanları, elinde Türk bayrağıyla ülkesine sahip çıkanları tarayanları, yaşlı, genç, kadın demeden gözünü kırpmadan silah sıkanları asla unutmayalım. yıl oldu o kara gecenin ardından ve yeniden ayağa kalktı bu millet. Dünya, Çin'de bir tankın önünde bayrağıyla duran bir adamı konuştu yıllarca. O fotoğraf karesi bir şekilde hep karşımıza çıktı. Özgürlük sembolü gibiydi. Cesareti konuşuldu o Çinlinin. Bu fotoğrafla ilgili akli dengesi yerinde olmadığı yada bunun bir mizansen olabileceği söylendi. Çünkü akıl dışı bulundu. Böyle bir cesaretin olabileceği getirilmedi akıllara. 15 Temmuz günü bizdeki binlerce tankın önüne duran yiğitleri görünce Dünya şaşkına döndü tabi. Yıllarca tek kare fotoğrafla özgürlüğün sembolüne karşı milyonlarca insanın hep birlikte ayağa kalkıp tankların, silahların önüne atlamasını anlayamadılar. 15 Temmuz günü uluslararası Medya Kurultayı vesilesiyle Konya'da bulunan ve darbeye şahit olan bir Rus gazeteci "Bu Türklerin cesaretini hayranlıkla izledim, ne Ruslarda ne de başka hiçbir millette göremeyeceğiniz bir dayanışmayı, cesareti, sahiplenmeyi kendi gözlerimle gördüm” demesi ne denli aziz bir millet olduğumuzun göstergesidir. Uçağa levye atan, onlarca tankın arasına motosikletiyle dalan, tek başına darbecilerin yüzlerine tüküren, onca hengame, onca telaşenin arasında belediyenin havuzunda abdest almayı ihmal etmeyen, Tankların egzoz sistemini tıkayıp tankı ele geçiren, Kocasının kamyonunu alıp o kamyona da komşularını doldurup köprüye süren, onlarca silahlı askerin olduğu binaya parmak sallayarak içeri koşan, Anadolu'nun dört bir tarafından aileleriyle helalleşip Ankara'ya, İstanbul'la yola çıkanları nasıl bir tarifle anlatabiliriz bilemiyorum. Her ne kadar başlıkta Şu Çılgın Türkler desem de bu çılgınlık vatan için, bayrak için, namus için olması gereken ve başka milletlerde göremeyeceğimiz bir durum. Tarihte gemileri karadan yürüten, kimsenin geçemez dediği Sina Çölünü ordusuyla geçen, Çanakkale'de insanın mantığı almayacağı ağırlıkta bir bombayı sırtlayıp namluya süren ecdadın torunlarıyız. Darbeyi püskürten ardından hiç bir şey olmamış gibi işine gücüne devam eden, darbe girişiminden 40 gün sonra Suriye topraklarına giren bir milletiz. Çılgınlığımız vatanımız içindir. Test etmeye cesareti olan varsa buyursun gelsin. Bugün o kara gecenin . Yıldönümü. Bu akşam yine meydanlarda olacağız. 1 yaşındaki bebeğimizle, 80 yaşındaki nine ve dedelerimizle, görme engeline rağmen vatan için ölürüm diyen gençlerimizle hep birlikte orada olacağız. Orada olmak sanmayın ki sadece bir kalabalıktan ibarettir. O meydan bir ruhun, bir direnişin, bir dirilişin en büyük göstergesidir. Duruşumuzu orada gösterelim ki gözü olan alçaklar bir daha bakamasın bu vatan topraklarına. Bizler asla unutmayacağız o günü. Kahramanca çarpışan, şehit olan, gazi olan, dua eden kim varsa asla unutulmayacak. Tabi vatanın elden gittiğine şahit olup banka kuyruklarına girenler, tanklara alkış tutanlar, kadeh kaldıranlar da unutulmayacak. Eyvallah…