Son Virajdayız

Türkiye'de özellikle son özellikle 10 yılda yaşadıklarımız kitap olsa belki de "yazar abatmış” diyeceğiz. Film olsa "bu kadar da olmaz” diyeceğimiz sahneleri yaşadık hep birlikte. ABD ve Batı'nın en iyi bildiği algıları birlikte yıktık, ayaklanmaları sabrımızla yendik, darbeye birlikte dik durduk, içimizde ki hainleri sabırla temizledik. Ekonomik saldırılara karşı beraber göğüs gerdik. Elinde pahalı viskisini yudumlayıp, puro içenlerin "Türkiye batıyor” yalanlarına karşı biz kendimize, insanımıza güvendik. Şimdi önümüzde bir yerel seçim var. Şehrimizi, ilçemizi, mahallemizi 5 yıl emanet edeceğimiz kadroları seçmeye artık günler kaldı. Her seçmenin kendine göre karar vereceği gerekçeleri var. Kimi gönül bağı oluğundan, kimi şahsen tanıştığından, kimi adayları bile tanımasa da maksat oy kullandığından, kimi işinin görülüp ya da görülmediğinden dolayı kararını verecek. Gerekçemiz ne olursa olsun yaşadığımız bu şehrin, ilçenin ve mahallenin emin ellerde olduğuna kanaat getirerek oy vermemiz gerekiyor. Meselenin siyasi tarafını bir kenara bırakarak yaşadığımız toprakları bilen, insanını bilen, meseleleri ve çözüm yollarını bilen kadroların göreve gelmesi hepimiz için doğru olacaktır. Yazımda bir partiyi ya da kişileri işaret etmiyorum. Sadece sandığa giderken akıl ve vicdanlarımıza yeniden dokunalım. Tüm yaşadıklarımızı unutmadan sandığa gidelim. Her seçimin kendine göre özel durumları vardır bizim ülkemizde. Çıkan sonuç sadece bir belediye başkanını seçmeyecek. Uluslararası kamuoyundan da yakından takip edilecek. ki belediye seçimleri bizden çok onların ilgisini çekeceğine emin olmalıyız.

Geçen hafta Filistin'den bir misafirimiz vardı. Mescid-i Aksa Vaizi Dr. Raid Fethi canlı yayın konuğum oldu. Kudüs'ü ve Mescid-i Aksa'yı konuştuk. Programda aklıma Filistinli gençlerin mücadelesi geldi ve kendisine sordum; "Ben çocukken elleri, ayakları, başları taşlarla ezilen gençlerin görüntüleri gelir aklıma. Bugün o gençlerin mücadele ruhunun dipdiri olduğunu görünce hayran kalıyorum. Nasıl başarıyorsunuz?” bu soruyu sorarken öyle zorlandım ki kelimeler boğazıma dizildi. Soruyu sorarken hem utandım, hem ağladım. Cevap muhteşemdi. Konuğum Dr. Raid bey "Her Filistinli anne, daha çocuk yaşlarda burayı anlatır, buranın nasıl bir emanet olduğunu, bu topraklar için gerekirse şehit olacağını ve bunun bir şeref olduğunu aşılar” dedi. Hafızalarımıza balyozla çakacağımız cümleleri kurdu sonra; "Kudüs bizim değil ümmetindir. Biz ümmetin emanetine sahip çıkmaya çalışıyoruz. Biz biliyoruz ki Allah bu emanetin hesabını soracak.” Eyvallah…


Yazarın Diğer Yazıları