Omurgalı Duruş
Dünya çok tuhaf bir yere doğru gidiyor. Dünya adaletsiz bir yönetimin hakim olduğu yer haline geldi. ABD güçlü bir ülke lakin adil değil. İstediğine iç karışıklık, istediğine devlet bağışlıyor, istediğine başkanlık veriyor, istediğine başkentlik veriyor, istediğine özgürlük. Kabadayı edasıyla cirit atıyor her yerde. Bu sistem fazla gitmeyecektir. Adaletsizliğin hakim olduğu bir düzen ilelebet devam edemez. Eskiden gizli kapaklı yapılan oyunlar şimdilerde alenen medya önünde oynanıyor. Tehditler apaçık savruluyor. Yıllarca hayranlıkla baktığımız, örnek aldığımız Batı göz göre göre bu adaletsizliği savunabiliyor. Bunca gördüklerimize rağmen biz batılı olabilir miyiz? Bizim genlerimizle uyuşmayan, köklerimizle ters düşen, inancımıza aykırı olan, değerlerimizle uyuşmayan Batı politikalarını hayata geçirebilir miyiz? Batı kendi menfaatleri uğruna yapamayacağı iş yoktur. Cumhuriyetle birlikte bize örnek gösterilen Batı'nın şapkasını, kıyafetini, dansını, hayat tarzını bizlere dayatanlar kendi değerlerine o kadar yabancılaşmış ki gözünün önündekileri o büyük medeniyeti göremez olmuş. Öyle ki dayatmaya direnenlere köylü, cahil, avam gibi söylemler geliştirmişler. Bu kendince elit kimseler siyasette söz sahibi olmasa bile devletin tüm kademelerinde at oynatmış ve devletin dış politikalarına yön vermiş. "Bizim Batı'dan başka sığınacak limanımız yok” diyen bu zavallılar kendi politikalarını geliştirmek yerine Batı'nın politikalarına boyun eğmiş. Örneğin CHP'nin bir dış politikası var mı? Sadece bildiğimiz Esed'le görüşüp Suriyelileri geri göndermek. Venezüella'da ki duruma nasıl bakıyor mesela. ABD'nin Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanımasına ne diyor? Şuan iktidarda olan bir CHP nasıl bir yol izlerdi? Bunların maalesef bir cevabı yok. Ancak emin olduğumuz bir husus var oda CHP'nin Batı politikalarına uyacağıdır. Milli hiçbir meselede ses çıkarmayanlar, öngöremeyenler, dik duramayanlar, kendi politikasını belirleyemeyenler bu memleketin meselelerinde başarılı olabilir mi? "Eğer iktidara gelirsem dolar o gün düşer” diyenler o gün sinyali vermişti aslında. "Ekonominizi batırırız” diyenlere boyun eğmek doların düşüşü demekti onlara göre. Yerel seçim sürecinde dış politika yazmak ta ne? Diye sorarsanız, bugün yaşadığımız tüm meselelerin kaynağı dik duruşumuzun, eğilmememizin, bizlere dayatılan politikaları reddedişimizin bir göstergesi de ondan. Darbe aldığımız her zayıf yerimizi sararak, ders alarak, daha da güçlenerek geldik bugünlere. Tüfek bile üretemeyen ülkemiz teknolojik silahlar üretebiliyor. Askerin siyasete balans ayarı verdiği günlerden, bugün sadece devleti ve milleti için çalışan bir ordumuz var. Kaymak tabakanın yediği sermaye bir millete açılmış. Oyuncak olmuş yargı, bağımsızlığını kazanmış. Ellerinde kalan belki de son silah ekonomiydi. Yara aldık, sendeledik ama asla yıkılmayacağız. Bu alandaki yaramızı sarıp aynı yerden sokulmamak için var gücümüzle çalışıp üreteceğiz. Bu günlerde geçecek. Daha güçlü bir ülkenin ayak sesleri bunlar emin olun. Yeter ki dış politikamızdaki omurgalı duruşumuzu kaybetmeyelim. Eyvallah…
Yazarın Diğer Yazıları