NEREDE ESKİ KONYA!

Geçtiğimiz hafta ana haber bülteninde onlarca asayiş haberi verdik. Cinayetler, yaralamalar, darplar, hırsızlık, uyuşturucu madde vs… Son zamanlarda oldukça fazla olay yaşıyoruz şehrimizde. Burası hâlbuki hoşgörü şehri Konya diyorduk. Huzur şehrinin huzurunu bozuyorlar. Trafikte magandalık, toplumda kabalık, okulda isyankarlık yapanlar bu şehrin huzurunu bozuyor. Deprem bölgesi olmayan Konya! yaşanabilir bir şehir. Muhafazakâr kimliğiyle herkese kucak açan, bununla birlikte tarım şehri, büyüyen sanayisi gibi vizyonu olan bir şehir. Hal böyle olunca göç unsuru da kaçınılmaz oluyor. Bunları dile getirmemin bir sebebi var. Geçtiğimiz günlerde bir emniyet amirimizle sohbet ederken Konya'da neden asayiş olaylarının bu denli fazlalaştığını sordum. Şu ifadeyi kullandı; "Dışardan gelenler Konya'nın mayasına uymuyor. İletişim kuramıyor ve tek bildiği zor kullanmak. Bu da asayiş olaylarını tetikliyor.” Dışardan dediğimiz Suriyelilerden bahsetmiyor. Bu ülkenin insanı ancak işsizlik, töre cinayetleri gibi faktörlerden buraya taşınmış ailelerden bahsediyor. Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Konya'yı anlattığı satırlardan bir bölümü çok dikkatimi çekti. "Konya, insanı ya bir sıtma gibi yakalar, kendi âlemine taşır ya da sonuna kadar ona yabancı kalırsınız.” Üstat, aslına bakarsanız bam telini yakalamış. Sıtma gibi yakaladıkları bu şehre değer katıyor, bu şehri sahipleniyor ve kendini bu şehrin bir ferdi olarak hissedip yaşıyor. Birde yabancı kalanlar var ki bugün yaşadığımız sorunların büyük çoğunluğunu oluşturuyor. Bunları söylerken asla bir ön yargı yada bir öngörü olarak ifade etmiyorum. Asayiş olaylarındaki aktörlerin büyük çoğunluğu bu şehrin sıtma gibi yakalayamadığı yabacılardan oluştuğu emniyet kayıtlarında mevcut. Geçen haftada ki yazımda büyüyen Konya'nın büyüyen sorunlarına değinmiştim. Trafikten, barınmaya bir çok alanda olduğu gibi asayiş olaylarında da bu sorunların büyüdüğüne şahit oluyoruz. Uzun yıllar önce Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İstanbul için çok özel bir düşüncesi vardı. Yoğun trafiği, çarpık yapılaşması gibi devasa bir sorunu olan İstanbul için pasaport uygulaması olması, göç edecek ailelere izin verilmeyip o ailelerin göç etmesinin sebepleri araştırılarak devletin çözüm bulması ve böylelikle İstanbul'da ki nüfus artışının kontrol altına alınması sağlanabilir. Göç unsuru en azından yavaşlatılabilir mealinde konuşmuştu. Gerçekten bazı şehirlerin demografik yapısı korunmaya alınmalı. Çok nüfus, çok sorunu getiriyor. Evet şehrimiz gelişsin, büyüsün istiyoruz ancak maalesef bu büyümenin sıkıntılarını da çekiyoruz. Artan trafik, konut sıkıntısı ve kira fiyatlarının anormal artması, asayiş olaylarının çoğalması, eğitimsizlik, kültür çatışması, iletişimsizlik ve daha bir çok sorunun çözümü için adım atılmalı. Sadece göç değil büyüyen üniversitelerimiz için gururlansak ta dışardan gelen yüzbinlerce öğrencinin uyumsuzluğu bile bu sorunlardan bir kısmını karşımıza çıkarıyor. Dünya artık eski Dünya değil. Evet Türkiye'de eski Türkiye değil ama emin olun Konya'da eski Konya değil. Büyüyen sadece şehrimizin ekonomisi değil aynı zamanda sorunlarımızda büyümeye devam ediyor.Eyvallah...


Yazarın Diğer Yazıları