Konya'nın başşehir oluşunun üzerinden 924 yıl geçmiş. Medeniyet şehrinde yaşıyoruz. Binlerce yıllık kadim başkentin ruhunu hissedebilene ne mutlu. Caddelerinde dolaşırken nakış nakış işlenmiş mimarileri görüyoruz etrafımızda. Elinizde ki telefonu koyup şöyle bir etrafa bakın neler var yaşadığımız şehirde. Alaeddin Tepesinden Mevlana Türbesine kadar yürüsek bile hayran kalacak ve tarihe farklı bir yolculuk yapacağız. Tabi ki bakabilene, görebilene, hissedebilene. Bu şehir sadece yapılarıyla medeniyet şehri unvanını kazanmadı. Dışarda hayranlıkla izlediğimiz o yapılarla birlikte gönül mimarlarının izleri var gönül dünyamızda. Hz. Mevlana, Şems-i Tebrizi, Sadrettin Konevi, Ladikli Hacı Ahmet Ağa, Hacı Veyiszade Mustafa Kurucu Hoca efendi, Tahir Büyükkörükçü Hoca efendi ve daha niceleri. Bugün Konya'dan bahsediliyorsa manevi mimarların inşa ettikleri bu yapıları da görmek gerek. Medeniyet şehri, huzur şehri, tarih ve kültür şehrimiz Konya yakın zamana kadar çokta gelişemeyen bir vaziyetteydi. Manevi gelişmenin, merhamet ve vicdanın, yardımlaşmanın, vatan için şehit vermenin ne demek olduğunu bilen ve öğreten Konya, yapısal anlamda hep geri kalmıştı. Anadolu'nun kadim başkentine üvey evlat muamelesi yapmadılar mı yıllarca. Çok şükür bugün hak ettiğimiz yatırımları alabiliyoruz. Özellikle tarihi dokuyu bozmadan güzelleşen Bedesten çalışması bizim yüz akımız. Teneke barakalardan kurtulan çarşı güzel bir hüviyet kazandı. Karatay'a baktığımda tarih kokan, Meram'a baktığımda yeşili gördüğüm, Selçuklu'ya baktığımda modern bir şehir görüyorum Konya'da. Merkezden uzaklaşsam bu sayfanın yetmeyeceği değerlerimiz var bizim. Bu şehre değer katmak, hizmet etmek hepimizin görevi. Zaman zaman gidip huzur bulduğum bir yer var Konya'da. Şehrin tam ortasında yeşillikler içinde ve sessiz bir mekan. Tahmin ettiniz sanırım. Evet Üçler Mezarlığından bahsediyorum. Kendimi dinlediğim, muhasebe yaptığım özel bir yer. Zamanında bu şehrin caddelerinde gezmiş, havasını solumuş, ticaret yapmış, tarımla uğraşmış, ilimle iştigal etmiş onlarca ruhla buluşuyorum orada. Bizi biz yapan değerlerimizin mimarları yatıyor burada. Allah hepsinden razı olsun. Bir gün buluşacağız elbet ruhlar aleminde. Geriye amellerimizle birlikte gelecek nesillere bir miras bırakacağız. Güzel bir şehir, geçmişi kadar geleceği de emanet. Yapıları, yolları, ağaçları, gölleri kadar gençleri de emanet bizlere. Belediye başkanlarına da, esnafına da, Öğretmenine de, doktoruna da, çiftçisine de, sanayicisine de ve biz gazetecilere de emanet. Ne mutlu emanete sahip çıkanlara. Ne mutlu bu kutlu şehirde yaşayan ve kıymetini bilenlere. Ne mutlu geçmişine de, geleceğine de sahip çıkabilenlere. Ne mutlu karşılıksız bu şehri ve insanlarını sevebilenlere. Eyvallah…
Ne demiş şair;
Yar-ı sadık bilir halden
Aşk dersini alır gülden
Karşılıksız ta gönülden
Sevenlere selam olsun…