HDP KAPATILMALI MI?

Demokrasi tarihimizde en çok parti kapatmalardan çektik. Her darbe sonrası demokrasi rafa kaldırılıyor ve milletin iradesine set çekiliyordu. Askeri darbelerden bahsetmiyorum sadece. Yargı darbesi de bunlardan biriydi. Gazete manşetleriyle bu ülkede parti kapatıldı. Parti liderlerinin siyaset yapmaları yasaklandı. AK Parti'nin iktidara gelmesiyle Türkiye'de demokrasi adına güzel adımlar atıldı ancak bir kapatma davası da AK Parti'ye açıldı. Kıl payı parti kapatılmaktan kurtuldu. Milletin destek verdiğini mutlaka millet kapatmalı. Türkiye'nin siyasi hayatına damga vurmuş partileri hepimiz hatırlıyoruz. ANAP, DYP, DSP, ADALET Partisi vs. Bu partiler kapatıldı mı? Halen siyasete devam ediyorlar ancak tabela partisinden öteye geçemediler. Millet seçtiğini ancak millet kapatmalı. Parti içinden bir vekilin yaptığı partiye mal edilip parti kapatılabilir mi? Yani evin büyük oğlu hırsızlık yaparsa yada cinayet işlerse aynı soy ismi taşıyan ve aynı evde oturanlar cezalandırılır mı? Bu parti kapatmaları da maalesef bu şekilde yaşandı bizim ülkemizde. Peki partiler her ne olursa olsun kapatılmamalı mı? Bir partinin kapatılması için öncelikle o partinin topyekûn suçlara karışmış olması gerekiyor. Yani sistematik, bilerek – isteyerek, alenen, tasarlayarak ülkesinin birliğine, dirliğine, bütünlüğüne kastetmesi gerekiyor. Bu partinin vekilleri, yöneticileri, teşkilatları suçun içinde yada destek tarafında olursa tabi ki bu ülkenin selameti için var olmamalı. Bu günlerde HDP'nin kapatılması istemiyle iddianame hazırlayan Ankara Cumhuriyet Savcısı tarafından Anayasa Mahkemesi'ne dava açıldı. Peki gerçekten HDP kapatılmayı hak etti mi? Şimdi gelin inceleyelim gerçekten hak etmiş mi? Malum ülkemiz uzun yıllardır Pkk, Asala, DHKP-C, DEAŞ, FETÖ ve daha nice irili ufaklı terör örgütleriyle mücadele etti ve etmeye devam ediyor. Onlarca vatandaşımızı kaybettik. Bu mücadelenin ekonomik boyutunu konuşacak olursak Türkiye'nin nasıl bir durumda olacağını hayal bile edemiyorum. Şimdi bu devlet terörle bu kadar mücadele içindeyken bir partinin terör örgütle dolaylı yada direk bir bağı varsa nasıl bir demokrasi bu partiyi açık tutabilir? Teşkilatları terör örgütüne üye kazandırıyorsa, teşkilatları terör örgütünün propaganda içerikleri ve örgütün sözde liderinin resimleriyle donatılıyorsa, öldürülen teröristlerin cenazelerinde milletvekilleri boy gösteriyor hatta genel başkanı cenazeye gitmeyen vekillere hesap soracağını söylüyorsa, milletvekilleri araçlarında terörden arananları saklıyorsa, devletin menfaatine olan durumlarda bir kez bile devletinin yanında durmuyorsa, şehirlerdeki isyanları teşvik ediyor, sırtını millete değil terör örgütüne dayadıklarını açıkça beyan ediyorsa, belediyeleri devletten aldıkları paraları terör örgütüne aktarıyorsa, belediyenin araçlarını teröristlerin emrine veriyorsa, belediye başkanları teröristler tarafından sözde mahkemelerinde yargılanıyorsa sormak gerekiyor Dünya'nın neresinde hangi devlet böyle bir partiye tahammül edebilir? Hangi devlet demokrasi adına sabredebilir? Hangi devlet göz yumabilir? Hangi devlet bu sözde siyasi faaliyete izin verebilir? Dünya'da tek bir devlet varsa emin olun bu sadece Türkiye'dir. Milletin Meclisinde Kürdistan diyebilecek kadar ileri gittiler. Milletin Meclisinde "katil devlet” diyecek kadar hadlerini aştılar. "Pkk sizi tükürüğüyle boğar” diyecek kadar aşağılık sözler söylediler. Devletin parasıyla yut dışına gidenler kendi devletine etmedikleri hakaret kalmadı. Sürekli şiddeti hedef gösteren ve bunu sadece şahısların değil genel başkanlarından, milletvekillerine, belediye başkanlarından, teşkilatlarına kadar aynı yol izlenmedi mi? ABD'de düşünün böyle bir parti olsun. Bırakın siyasi hakkı yaşama hakkı bile vermezler. AB'de böyle bir partinin var olmasını düşünemezsiniz bile. Yıllarca imkan tanındı, fırsat verildi. Terör örgütünün silahları bırakıp siyasi zeminde mücadele verilmesi adına AK Parti hükümeti de çok risk alarak yeni bir yol haritası çizdi. Tüm tanınan imkan ve gösterilen tahammüle karşı HDP, terör örgütünden talimat almaya devam etti. Terör örgütünün yaptığı tüm katliamları meşrulaştırmayı bir anlamda sözcülüğünü yapmayı hiçbir dönem bırakmadı. Artık millet nezdinde ne tahammül, ne sabır, ne de bu partiye karşı en küçük bir umut kırıntısı kalmadı. İlelebet kapatılmalı ve devamını sağlayacak hiçbir siyasi oluşuma da izin verilmemeli. Terörle mücadele en büyük engellerden biride terörün siyasi ayağı olduğu gördük. Bu ayak kesilerek, kellesinin de kopacağı günleri sabırla beklemeliyiz.

Büyük bir yıkımın ilk adımıydı İstanbul sözleşmesi. Biz olmayan, medeniyetimizde, kültürümüzde, geleneğimizde olmayan bir uygulamayı soktuk hayatımıza. Kadını kollayıcı değil, aileyi yıkan bir sözleşmeydi. Nihayet kurtulduk. Her insan, her kurum, her devlet hata yapar. Marifet hatayı fark edip dönebilmektir. Hatada ısrar etmek helak sebebidir. Uzun süredir bu köşe başta olmak üzere yaptığım program ve haber bültenimizde defalarca ifade ettim. AK Parti seçmeninin de ciddi rahatsızlığının olduğunu söyledim. Nihayet bitti. Bitti ancak geriye bir enkaz bıraktı. Umarım bundan sonra kadını ayakta tutacak değil, aileyi ayakta tutacak politikalar üretiriz. Kadına değeri kanunlarla değil, değerlerimizle öğretiriz. Eyvallah…


Yazarın Diğer Yazıları