RİM’İN DEDESİ
VATAN VE İSLAM ŞAİRİ
DOĞAL ŞİFA KAYNAĞI: YEŞİL ÇAY
İNGİLİZLER VE HİNDİSTAN’IN KARANLIK TARİHİ
‘DİNDE ZORLAMA YOKTUR’ U NASIL ANLAMALIYIZ?
TÜRKİYE VE SURİYE: DAHA GÜZEL GÜNLERE
Batılı eğitim sistemi ne zaman iflas eder?
Araç satışında yetki belgeli esnafımız bu sistemden muaf olsun
Ticari ahlaksızlık enflasyondan daha hızlı yükseliyor
SULTAN VAHDETTİN’İN MEZARI TÜRKİYE’YE GETİRİLSİN
İman-Hikmet-Gayret-Tevekkül
ÖZGÜRLÜĞE SELAM SURİYE
Oynamak İstemeyenler Varsa İsteyenler Oynasın
ALMANYA’DA TÜRK OLMAK -2-
Nasrettin Hoca’nın İzinde:AKŞEHİR
Merhaba Yeni Suriye
Futbolun Yazılı Olmayan Kuralı…
SURİYE’NİN BÖLÜNMESİ
Alfa Romeo Junior
KONYALISIN ETLİEKMEK
Sunucu: Efendim yorulmadınız mı?
Erdoğan: Neşet Ertaş'ın sözüyle "Aşkınan çalışan yorulmaz, ne zaman öldüysem yoruldum”
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminden başlayarak bugüne kadar girdiği her seçimden zaferle çıkan Erdoğan'ın durmadan, yorulmadan çalışmasını hayranlıkla takip ediyorum. İl il dolaşmaya devam ediyor. Evlere, işyerlerine gidiyor. Bunun yanında memleketin tüm işleriyle uğraşmaya devam ediyor. Bir fotoğraf karesi gördüm. Otobüsün üzerinde oturuyor. Hava soğuk ve tek başına. Muhtemelen birazdan konuşma yapacak. Bahsettiğim kişi Cumhurbaşkanlığı makamında olan biri. Siyaset adına tüm makamlara gelmiş bir insanın böylesine koşturmacası bizlere örnek olmalı. Bunu görünce küçücük, kendi çapında makam denilen yerlere gelenlerin odalarda oturmalarına kaba tabirle gıcık oluyorum. Düşünsenize her vali, her belediye başkanı hatta her memur, her işçinin böyle gayretli çalıştığını. Bizim en büyük sorunuz çalışmamak. "Bu millet her şeyi başaracak kabiliyettedir” derken doğru söylüyoruz lakin bu kabiliyetleri harekete geçirecek çalışmayı bir türlü sağlayamıyoruz. Sosyal medyada klavyelerimizi çalıştırdığımız kadar işimizde çalışmıyoruz. Hakim bir arkadaşımı ne zaman arasam dosya üzerinde çalıştığını söyler. Hafta sonu yada akşam saatlerinde "ne dosyası bu” dediğimde "ben işimiz seviyorum” der. İşini seven, işinin hakkını veren adamlar olursa bir şeyler olacağız. Kanunların bize verdiği çalışma saatleri ile hakkı verilmiş ve kazanılmış para doğru orantılı mı? Diye kendimize sorabiliyor muyuz? Atanmış değil adanmış insanlar gerekiyor bu ülkeye. Sadece siyaset olarak bakmıyorum meseleye. Amele bile olsa "işi savsaklayıp yarına bir yevmiye daha çıkartırım” anlayışı olmayan amele lazım. Okullarda onca ders işleniyor. Bu derslere üretim gibi, çalışmak gibi, ticaret ahlakı gibi, işine adanmışlık gibi konularda işlenmeli. Biz çalışmayı "sadece kendi işin varsa gayret göster, büyük paralar kazan” gibi anlamadığımız zaman kazanacağız. Biz anlayamadık bu meseleyi en azından çocuklarımıza bari iyi anlatalım. Onlar bari çalışmanın ne demek olduğunu, iyi çalıştığımızda işverene değil, bu ülke için çalıştığımızı anlasınlar. Unutmayalım koca bir çınar ağacı da küçücük bir tohumdan büyür. Eyvallah…
AKLIMIZDA DELİ SORULAR!
HELE KAPTAN BİR ÇIKSIN SAHAYA
BAŞKAN KILIÇDAROĞLU!
MASANIN KAZANANI - KAYBEDENİ
AYNI HİZADA DEĞİLİZ!
BAŞKA DEPREMLER YAŞIYORUZ!
HEPİMİZ İMTİHAN EDİLDİK
DOKUNACAKLAR!
NATO’YA ALMAYALIM
HDP YEDEK LASTİKLERİ