Fedakârlık sırası yüksek gelir gruplarında…
DÜNYA EDEBİYATLARINDA ŞEHİR VE ŞEHİRLİ İNSAN
KAİNATIN AŞKI
Kaybedilen İki Puan
Zahmetten Kaçarak Rahmete Ulaşılabilir mi?
AİLE VE MUALLİMLİK
FEDAKÂR, DAVA ADAMI EĞİTİMCİLERİMİZİN 24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜ KUTLUYORUM
İnce Minaremizi İsteriz
İNSANIN KÖLELEŞTİRİLMESİ VE YENİDÜNYA DÜZENİ
KURTULUŞ İSLAM’DADIR…
Üzerimize boca edilen kötü haberler
Bugünlerde araçlarda kış lastiğinin önemi ve zamanı
Beyşehir Gölü’nde Suyun ve Emeğin İzinde
ABD’nin Ortadoğu Haritası
Alfa Romeo Junior
Konyaspor Sezonun En İyi Oyununu Oynadı
ÖCALAN SİLAH BIRAKIN DERSE NE OLUR?
KONYALISIN ETLİEKMEK
Memurun, işçinin, emeklinin…
Kısacası devletten ödeme alan, devlete ödeme yapan toplumdaki tüm kesimlerin; borç alacak ilişkisi olan tüm bireylerin, sofrasındaki ekmeği azalan dar gelirlilerin merakla beklediği haziran ayı enflasyon rakamları açıklandı. Aslında merak edilen mesele matematiksel enflasyon oranlarından öte; enflasyon canavarının sebep olduğu ekonomik kayıpların telafi edilip edilemeyeceği meselesidir.
Ne yazık ki enflasyonu besleyen yapısal sorunlar çözülemeden toplum olarak yüksek enflasyon maruziyetiyle yaşamaktan kurtulamayız. Bu sorunlardan mütevellit Enflasyon yükseldikçe maaşlar artar; maaşlar artıkça da bir önceki aydaki Pazar ihtiyaçlarını; bir sonraki ay karşılayamaz hale geliriz. Süreç ekonomisindeki iyileşme; hem üretici hem de tüketici tarafındaki beklentilerin iyi yönetilmesine bağlıdır. Mevcut ekonomi yönetiminin piyasalardaki fiyat istikrarını bozan; finansal istikrarsızlık, cari açık, bütçe açığı, selektif krediler, stokçuluk, vergi adaletsizliği ve kamu tasarrufu gibi sorunların çözümüne odaklanması psikolojik motivasyon olarak beklenenden daha hızlı sonuç vermeye başladı.
Açıklanan haziran ayı yıllık enflasyon rakamı; mayıs ayındaki zirve noktasından yüzde 3,8 civarında bir düşüşle geri dönmeye başladı. Yüksek enflasyonun düşüş eğilimine girmesinin kalıcılığına dair umutlarımızı artıran asıl veri ise yıllık üretici enflasyonunun; haziran ayında bir önceki aya göre düşüş trendine girmiş olmasıdır. Çünkü üreticiler üzerindeki enflasyon maliyetini her hâlükârda (maliyet+kar) fiyatlamasıyla tüketicilerin üzerine yansıtacağı için bu verilerin düşüş trendine girmiş olması çok değerlidir. Alışveriş merkezleri, oteller, restoranlar, kafeler, sanayiciler, servisler gibi tüketicilerin hayatının zorlaştıran tüm sektörler; kar fırsatçılığından vazgeçerek dezenflasyon sürecine sahip çıkmalılar.
Elbette ki; enflasyondan beslenen ekonomik kriz fırsatçıları; Türkiye'nin dezenflasyon sürecine girmiş olmasından memnun olmayacaklar. Süreci baltalamak için ellerindeki tüm mekanizmaları kullanacaklardır. Kartelleşmiş derin ailelerin piyasa oyunlarına boyun eğmeden, ülkemizin büyümesini istemeyenlerin değirmenine su taşımadan, medyadaki kalemşörlerin algı oyunlarına gelmeden, aşağı yönlü evirilen bu sürecin tüm sorumluluğunu tek başına ekonomi yönetiminin üzerine atmadan; "ENFLASYON CANAVARINI” hem kendi hayatlarımızdan hem de gelecek nesillerin hayatından sonsuza dek çıkarmak için; başta zenginler olmak üzere hep birlikte sorumluluk almak zorundayız.
Fedakârlık sırası yüksek gelir gruplarında…
2025 yılında döviz kurlarında dalgalanmalar(volatilite) yaşanır mı?
Trump’un gücü piyasaları canlandırmaya yetecek mi?
Enflasyonu düşürmek için büyümeden taviz mi veriliyor?
FED yılsonuna kadar faiz indirimleriyle ilgili temkinli bir duruş sergileyecektir
Altın sadece bir değer saklama aracı değildir
Enflasyondaki yükselişi döviz kurlarındaki istikrar frenliyor
İhracatın ana belirleyicisi döviz kuru değildir
Ekonomideki yapısal kırılganlıklar azaldıkça ekonomik krizlere karşı direnç artacak
Amerika ve Avrupa’daki faiz indirimleri Türkiye’nin lehine dönebilir