Fedakârlık sırası yüksek gelir gruplarında…
DÜNYA EDEBİYATLARINDA ŞEHİR VE ŞEHİRLİ İNSAN
KAİNATIN AŞKI
Kaybedilen İki Puan
Zahmetten Kaçarak Rahmete Ulaşılabilir mi?
AİLE VE MUALLİMLİK
FEDAKÂR, DAVA ADAMI EĞİTİMCİLERİMİZİN 24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜ KUTLUYORUM
İnce Minaremizi İsteriz
İNSANIN KÖLELEŞTİRİLMESİ VE YENİDÜNYA DÜZENİ
KURTULUŞ İSLAM’DADIR…
Üzerimize boca edilen kötü haberler
Bugünlerde araçlarda kış lastiğinin önemi ve zamanı
Beyşehir Gölü’nde Suyun ve Emeğin İzinde
ABD’nin Ortadoğu Haritası
Alfa Romeo Junior
Konyaspor Sezonun En İyi Oyununu Oynadı
ÖCALAN SİLAH BIRAKIN DERSE NE OLUR?
KONYALISIN ETLİEKMEK
Geçen hafta beklenenler oldu Amerikan merkez bankası FED ve Avrupa merkez bankası ECB arka arkaya faiz indirimlerine gitti. Avrupa'daki şartların yüksek faiz indirimine daha uygun olmasına rağmen; Avrupa merkez bankası ECB'nin faiz indirimi 25 baz puanla beklenenin altıda gerçekleşti. Amerikan merkez bankası FED'in faiz indirimi 50 baz puanla beklentiler dâhilinde gerçekleşti.
İstihdam verilerindeki zayıflama, reel sektör üzerindeki finansman baskısının giderek artması ve muhtemel resesyon korkusu nedeniyle her iki merkez bankası da istemedikleri halde faizleri indirmek zorunda kaldılar.
Amerika'daki seçim süreci, büyük şirketlerin ticari aktivitelerinin istihdam maliyetleri nedeniyle Asya ülkelerine yönelmesi, Ortadoğu coğrafyasındaki belirsizlikler, Japonya'daki finansal kriz, Rusya-Ukrayna savaşının uzaması, gıda ve enerji arz güvenliğinin tehlikede olması; faiz indirim kararlarının beklenenden daha erkene alınmasını hızlandırmıştır.
Aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar almayı uman bu kurumlar (FED, ECB), alınan bu kararlarla sıkılaştırılmış para politikalarının talebi öldürmekten ziyade istihdamı ve yatırımları öldürdüğünü bir kez daha test edip görmüş oldular.
Uzun süredir dünyadaki birçok finans entelektüeli para arzıyla oynayarak ekonomik sorunların çözülemediğini; radikal olarak başka yöntemlerin denenmesi gerektiğini gündeme getirmeye başladılar. Son yıllarda yüksek enflasyonla ilgili problemlerin çözümü için talebi öldürmekten ziyade arz kısıtlarına odaklanmak gerektiğini söyleyen ekonomistler; üretim üzerindeki maliyet unsurları hafifletilir, mal ve hizmetlere ulaşım kolaylaşırsa enflasyon sorununun daha kolay ve kalıcı olarak çözüleceğini tartışmaya devam ediyorlar.
Avrupa ve Amerika'da faiz indirim süreçlerinin başlamasıyla birlikte; Türkiye'de uygulanmakta olan mevcut ekonomi politikalarından taviz verilmezse, bu durum döviz kurları üzerindeki baskıyı azalacaktır. Uluslararası finansal tercihler daha cazip bir hale getirecektir. Dış piyasalardan borçlanma maliyetleri düşecektir. Yatırım tercihleri açısında uzun vadeli dış kaynak temini kolaylaşacaktır. Doğrudan yatırımlar hızlanacaktır. Türkiye'nin varlıkları daha değerli olacağı için dışarıya servet transferi azalacaktır.
Batılı ülkelerin para musluklarını açmaya başladığı bu süreçte; ülkemize yönelecek kaynak girişlerini günü kurtarmak için değil, geleceği kurtarmak adına uzun vadeli stratejik yatırımlara yönlendirmek zorundayız.
Top artık Türkiye'nin ayağında…
Fedakârlık sırası yüksek gelir gruplarında…
2025 yılında döviz kurlarında dalgalanmalar(volatilite) yaşanır mı?
Trump’un gücü piyasaları canlandırmaya yetecek mi?
Enflasyonu düşürmek için büyümeden taviz mi veriliyor?
FED yılsonuna kadar faiz indirimleriyle ilgili temkinli bir duruş sergileyecektir
Altın sadece bir değer saklama aracı değildir
Enflasyondaki yükselişi döviz kurlarındaki istikrar frenliyor
İhracatın ana belirleyicisi döviz kuru değildir
Ekonomideki yapısal kırılganlıklar azaldıkça ekonomik krizlere karşı direnç artacak
Ekonomik boykotta hayat var