DOLAR
38,49
EURO
43,72
STERLİN
51,26
GRAM
4.151,59
ÇEYREK
6.827,25
YARIM ALTIN
13.645,50
CUMHURİYET ALTINI
27.164,21

ATEŞ YAKACAKSAN KENDİNİ ISIT!

Ateşin varlığı asırlardır bilinir. Isınmak, yemek, temizlenmek vs. gibi o kadar çok faydaları vardır ki, saymakla bitmez ve bir o kadar da zararları bilinir. Ancak bu zararları sadece bir takım ihmal ve bilinçsiz davranışların sonucu meydana gelir.

Ateş aynı zamanda cehennem kavramıyla eş değerde de anılır ve korku salar. Bu yüzden geçmiş bir çok kavimlerin, korkularının neticesi ateşe taptıkları da bilinir. Oysa kontrol altında tutulduğunda korku gereksiz olduğu zaman, faydası zararından çok olur.

Ateşi meydana getirmek için günümüzde birçok araçlar kullanılmaktadır. Ancak eski zamanlarda çakmak taşlarının birbirine vurulmasıyla kıvılcım çıkartma ile çakmağın kibritten çok daha önce keşfediğildiği söylenir. Fakat bugünkü kullandığımız gazlı çakmak çok sonradan bulunmuştur.

Kibritin ilk versiyonu MS. 577'de Çinlilerin uzun süren askeri bir kuşatma altında yemek pişirmek, ısınmak gibi ihtiyaçlarını gidermek için çamdan elde edilmiş çubukların başına sülfür nüfuz edilerek, hanımlar tarafından, keşfedilmiştir.

İlginçtir 1530'a kadar Avrupa'da hiçbir kibrit çeşidine rastlanılmamıştır, büyük ihtimalle Haçlı seferleri sırasında doğudan öğrendiler. Bildiğimiz çakmağın ilk modeli ise ''Emniyetli Kibrit (Safety Match) '' olarak 16 Mart 1897 Louise V. Aronson tarafından yağı sülfürle ateşleme düzeni ile icat edildi.

Ateşleme sistemleri ile kafayı bozmuş olan Aronson sonraları çok daha değişik çakmaklar üzerine çalışmıştır. Ateş, dilimizde birkaç anlamda kullanılmaktadır. Bunların başında hastalıkların nedeni sayılan yüksek ateş gelir.

Yüksek ateşin vücuttaki en önemli etkisi üşüme halidir ki kişi dolaylı olarak örtünme ihtiyacı içinde olacak ve hatta titreyecektir. Bu durumda ateşi yükselen kişiye tıbbi müdahale gerekir. Bir diğer anlayışta, aşk ateşidir.

Duygularını karşıt cinse karşı engelleyemeyen insanların büyük acılar içinde kıvranarak üzülmesidir. Ki, âşıkların ateşi vuslat anıyla sona erer. Bir de hak âşıkları vardır. Bu kişilerde manevi değerlerin ve yüce yaratıcının kendisine âşıktır ve O'nun ateşiyle yanıp tutuşurlar.

Cehennem ateşinin bir gün günahkârları yakacağını düşünerek asla oraya gitmek istemez ve bunun için, sıkı sıkı Rabbin emirlerine uyarlar. Evet, hayatın gerçeği şairin dediği gibi: “Yeni fark ettim; taşın sert olduğunu, su insanı "boğar, ateş yakarmış”.

Ateş ile sel, dilsiz düşmandır. Habersiz gelirler. Bu yüzden üç şeyin azı çoktur; Ateş, fakirlik ve hastalık… Ezcümle;  ateş yakacaksan kendini ısıt, sakın kendini yakma! Zira ateşin dostluğu olmaz. Sözüm demokrasi ve özgürlük adına ateşle oynayanlar içindir.
    
Selam ve dua ile…


Yazarın Diğer Yazıları