DEPREM ÜZERİNE
Aynı Depremi Bin Kere Yaşamak
İNSANA YATIRIM YAPMAK
NAMAZIM, HER TÜRLÜ İBADETİM, HAYATIM VE ÖLÜMÜM ALLAH İÇİNDİR
TÜRKİ CUMHURİYETLERİN JEOPOLİTİK KÖRLÜĞÜ
Dilli şeytan
REZİLLİK DİZ BOYU
Altın Bitcoin dâhil hiçbir rakip tanımıyor…
Ölümden Kim/Niçin Korkar?
SÂBIGUN
Çok Kötü Oyunla Galip Gelmek
Ölümüzü Seviyorlar Bizim!
Mart Ayı Satış Rakamları Açıklandı!
İRAN – ABD İLİŞKİLERİ
Ramazan’da Sağlıklı Beslenme Önerileri
ÇUMRA KARKIN’DA TANDIR EKMEĞİNİN SICAK YOLCULUĞU
KIZILDERELİ KATLİAMI
Acı nedir bilir misiniz?
Futbol hatalar oyunu derken bunu kastetmemiştik
Gelelim Atlara... Cinsleri ve güzel görünüşleri ile insana çok yakın ve itaatkâr hayvanlardır. Genelde rahvan yürüyenleri binek hayvanı olarak kullanılır. Bazen çift sürmede ve yük taşımacılığında bazen de araba fayton çekmede kullanılmaktadır. Hatta arkalarına ağaç bağlanarak tomruk bile çektirilmektedir. Yük taşımacılığında aynı eşeklere yapılan semer işlemi yapılır. Eşek de at da eğitilerek onca yük sırtına yüklenirken daha evvel alıştırıldığı üzere başındaki yulardan tutup başını yere doğru bastırarak "ıhhh” deyince yere yatar ve yükü yattığı halde üzerine yüklenir. Sonra iki yanından yardım edilerek "kalk” diye seslenince kalkarlar ve o yükü gideceğimiz yere götürüler. Onların ayakları da nalbant tarafından nallanır. Bu yapılmak mecburiyetindedir, yapılmazsa taş ve diğer etkenlerden aşınan tırnaklarının üzerine basamayan hayvan yürüyemez hale gelir ve çok acı çeker.
Bu hayvanların çifte ve düğene arabaya koşulmasındaki aletlerden de bahsedelim. Bunlara boyunlarına takılmak üzere tasarlanmış "hamıt” tabir edilen bir oval halka vardır. İçi yumuşak otlarla doldurulmuş keçeler ve onun üzerine iki yanlarından yarım hilale benzer iki ağaç parçası da bu dolu keçenin üzerine sabitlenir. Hayvanın boyun kısmına takılır o ağaçlara takılan sağlam kayışlara sağ ve solundan iki uzun ve kuvvetli kalınca koşum tabir edilen saraçlar tarafından yapılmış yan kayışı tabir edilen kayışlarla atın iki yanından arka ayaklarına yakın bir yerde falaka tabir edilen bir düzeneğe bağlanır, çekeceği yüke arabaya, düğene veya sabana sabitlenir. Ayrıca atların sırtına vurulan genişçe bir kayış olur adı "belleme”dir. Bunun üstünden yine yanlardan geçen yan kayışlarını dengede tutmak işçin bel kayışı olur onunla beline doğru sabitlenir. Atların veya katırların başlarına da "terbiye” denen yularda gem olan başlıkları takılır dönüşleri onunla idare edilir. "Deh” dendiğinde hayvanlar yürüdü mü işe başlandı demektir. Bu düzeneklerin tamamına hayvanların koşumu denir. Ayrıca binek atları için bestelenmiş türkü ve koşmalar vardı. İşte o eski türkülerden bazıları...
Ben atımı nallatırım okka da nal ilen aman aman (okka, kesme ve sağlam olan nal)
Ben o kızı oynatırım dökmede zil ilen aman aman (dökme, zil çok iyi ses çıkaran)
Çekin kır atımı da vay aman nalbant da nallasın aman aman
Verin parasını da vay anam hakkı da kalmasın aman aman
Bir de ağaların taşıdığı özel atlar vardı ki onlara sadece eğer vurulur, eğer ustaları tarafından özenle yapılmış üzerine binecek kişinin basması için yanında üzengileri ayrıca atın ayaklarına doğru sarkan ipekli püskülleri vardır. Her ağanın atının namı ayrıdır. Karda kışta yılmadan yola gider ağasını darda koymaz. Bunlar renklerine göre don diye adlandırılır misal karatay, doru, demiri kır, pekmezköpüğü gibi çeşitli şekillerde isimler alırlar bizim zamanımızın atları öyle safkan İngiliz, Arap tayı diye bir at bilmezdik. Eski Türklerdeki anam babam beyaz atları, kır atları tanır onlara zevkle binerdik. Karacaoğlan'ın dediği gibi,
Atım kalk gidelim harap haneden
Kısmetimizi versin Mevla yaradan
Yemini kestireyim eğri kuleden
Çırpını çırpınıda gidelim atım
Yâre suyolunda yetelim atım
Karaca oğlan derki yârin yar ise
Yalan dünya tek başına dar ise
Atım sende küheylanlık var ise
Çırpını çırpını da gidelim atım
Yâre suyolunda yetelim atım
Ata yomlu dayanır kaçtığı zaman
Dizgini boynuna aman aman geçtiği zaman
Tek gözün köprüyü aştığı zaman
Çırpını çırpını da gidelim atım
Cumayı Maraş'ta kılalım atım
Daha at üzerine birçok koşmalar... Eğerin önünde el ile tutulacak bir yer vardır ona "eğerkaşı” derler yanlara doğru eğerden sarkan demirden yapılmış ayaklıklara ayakların konduğu yere üzengi derler eyerden aşağı doğru sarkan nakışlı iplere "püskül” derler. Bunlar için de söylenmiş koşmalar vardır. Örneğin,
Ben atımı yanaştırdım binekte taşına aman aman,
Ellerim ulaşmadı da vay aman eğerde kaşına aman aman
Ayrıca,
Şerif hanım ata biner estirir
Ayağını aman kestirir aman aman Şerif hanım aman aman
Eskiden ulaşım ve harp aracı olarak insanın hizmetinde bulunan atlar çok yerde kurtarıcı rolü de üslenmiş, kaçan sevgiliye tez ulaşmak içinde bu atlar kullanılmış. Burada da âşık,
Som altından döktüreyim nalını
İpek şaldan dokutayım çulunu
Gümüş kaşağıya taratayım yeleni
Beni yârime tez ulaştır kır atım
Atımın yelesi estirir rüzgâra karşı
Kılınçlar söylüyor cenk için marşı
Kişnerse atım titretir kürreyi arşı
Yel ol uçarak yârime yetiş kır atım
diye yalvarır ve mahmuzlarmış âşık kır atını.
Bu cinsten bir de at ile eşeğin birleşmesinden meydana gelen katır vardır onu ayrıca yazmıştım oradan okuyabilirsiniz. (Devam edecek)
HAYALİMDEKİ SAĞLIK KURUMLARI (hastaneler)
Pekmezler Kaynatılırken “Budadım Bağları” Türküsü -II-
Pekmezler Kaynatılırken “Budadım Bağları” Türküsü -I-
Postal ve Kabaralı Kundura –II-
Postal ve Kabaralı Kundura -I-
Soğansız Sağlık: II
Soğansız Sağlığı-I
“Ben de bu dağları biliktir”
Köyde Bir Evin Hayvanlarla İmtihanı
Değişen Konya, Aile Kurumu...II