Sovyetler Birliği yıkıldığında rahmetli Özal fazlasıyla heyecanlanmış “Adriyatik’ten Çin seddine Türk Dünyası!” ifadesini kullanmış, aynı heyecanla “Türk milletinin önünde hacet kapıları açılıyor!” demişti.
Gerçekten heyecan verici günlerdi. Sovyetler kıyamete kadar yaşayacak zannedilirdi. Uzayda ABD ile yarışır, Kızıl Ordu’ nun Kızıl meydandan geçişi dünyayı titretir, Olimpiyat başarıları dudak uçuklatırdı.
Hiç kimsenin aklının ucundan geçmezdi SSCB ‘nin yıkılacağı...Türkiye’ den Kars ve Ardahan’ı talep etmiş güçlükle yatıştırılmıştı. Tekrar isteyecek diye ödümüz kopardı.
Macaristan’ı işgalle ezmiş, Çekoslovakya’ yı yerle bir etmiş, Afganistan’a girmiş, ABD’ ye Vietnam’ da kök söktürmüştü.
Bizim komünistlere göreyse komünizm insanlığın Nirvana’sıydı. Ergeç bizde komünist olup Nirvana’ya ermeliydik(!).
Komünistlerimizin heyecanla bekledikleri Nirvana, bizim kabusumuzdu. Komünist olmak Rusya’ya Sovyet olmak demekti. O zamanlar isimlerini bile bilmediğimiz Türk ülkelerinin tamamı Rusya’nın Sovyet’i idiler. Bir gün bizim de Sovyet oluvereceğimiz korkusuyla NATO şemsiyesine girmiştik.
80’ lerde mucize gerçekleşmiş, Sovyetler Birliği kağıt kule gibi çöküvermişti. Bu yıldız parladığı andı. İlk kez duyduğumuz Azerbaycan, Özbekistan, Kazakistan, Türkmenistan, Kırgızistan bağımsız olmuşlardı. Özal bu heyecanla “Türk milletinin önünde hacet kapıları açılıyor!” demişti.
Türkiye, Türki ülkelerin lideri olmuş, Özal bu rolü sahiplenmişti.
Durum, Batı için kabustu. Müdahale ettiler. Özal’ı zehirlediler, yerine Demirel’i getirdiler. Bu bir darbeydi.
İlerleyen günlerde...
Kazakistan Devlet Başkanı Nazarbayev, “Türkiye etrafında bir bağımsız devletler topluluğu kuralım” teklifinde bulununca, Demirel;
-Bunu bir daha duymayayım, diyecekti.
Demirel’ in getirilişi Batı için altın vuruştu.
Bu diyaloğu Demirel’in kendi Dışişleri Bakanı Kamuran İnan açıkladı.(17 Aralık 2008)
2013 Mayısında; Türkiye IMF’ ye 60 yıllık borcunu bitirdi, MB rezervleri 120 milyar doları aştı, Dünya’ nın en büyük havaalanlarından 3. Havaalanının ve 3. köprünün temelleri atıldı, faizler en düşük tarihi seviyeye indi, Türkiye bunları dünyaya deklare etti.
Türkiye’ nin önünde yine hacet kapıları açılmıştı.
Ama, Türkiye savaş taktiğini yanlış yapmıştı!
Çünkü...
Çinli Savaş Ustası Sun Tzu şöyle der:
“Güçlüyken zayıf, cesurken korkak, düzenliyken dağınık, doluyken boş, zekiyken aptal, çokken az, ileriyken geri, hızlıyken yavaş, alıcıyken terkedici, bir yerdeyken başka yerde görün”.
Hunlar’ a casus olarak gönderilen Çinli General Lou Sing, Çin İmparatoru’ na ”İki memleket savaştayken güçleriyle gösteri yaparlar, oysa ben gittiğimde Hunların sokaklarında sadece zavallıları ve yaşlıları gördüm muhakkak güçlüler ama zayıfmış gibi davranıyorlar” demişti.
Türkiye’ nin Mayıs 2013 deki güç gösterisi Emperyalistleri panikletti. Darbe ellerini uzattılar.
“Gezi” ve “17 Aralık” budur.
Hamlelerin, arkası kesilmeyecektir.
300 yıllık çekilmenin ardından atağa kalkan “Türkiye” “Savaş Sanatı” nı “Usta” oynamalı.. Karşısında bu kez Çin değil, Dünya var.
Çünkü, O, “Dünya Gücü” olmaya oynuyor!
