Küresel ekonomi durgunlukla yüksek enflasyon arsında bir bilinmezliğe sürükleniyor
KUR’AN VE İNSAN
PAMUK
Galibiyete Ciddiyetsizlik Yakışmadı
Ya 3 T’li (Tespit-Tenkit-Teklif) Konuşun, Ya da Ebediyen Susun!
Hüyük’te Turizm Bayramı
Aynı Depremi Bin Kere Yaşamak
İNSANA YATIRIM YAPMAK
NAMAZIM, HER TÜRLÜ İBADETİM, HAYATIM VE ÖLÜMÜM ALLAH İÇİNDİR
TÜRKİ CUMHURİYETLERİN JEOPOLİTİK KÖRLÜĞÜ
Dilli şeytan
REZİLLİK DİZ BOYU
Mart Ayı Satış Rakamları Açıklandı!
İRAN – ABD İLİŞKİLERİ
Ramazan’da Sağlıklı Beslenme Önerileri
ÇUMRA KARKIN’DA TANDIR EKMEĞİNİN SICAK YOLCULUĞU
KIZILDERELİ KATLİAMI
Acı nedir bilir misiniz?
28 Şubat döneminin ardından bir İran seyahatim olmuştu.
O dönemlerde İran' a seyahat riskli idi. Gidip dönenleri dönüşte polis çağırıp neden gittiğini sorguluyordu. Dindar çevrelerde bile şüpheyle karşılanıyordunuz.
Laikçi kesimler İran'dan nefret ediyorlardı. Mesut Yılmaz başbakanlığındaki hükümet İran'dan doğalgaz almamış, iki kat fiyata Rus gazını tercih etmişti. İran gazından şeriat bulaşabilirdi(!).
İran' da yaşayan 35 milyon Türk'ü, mimari harikası, tuğla-seramik şaheseri, otantik camileri, medreseleri, köprüleri Büyük Selçuklu atalarımızın eserlerini merak ediyordum.
10 asır öncesinin şehirleri, egzotik sokaklar, kasabalar, köylerle adeta zaman tünelinde yolculuk yapıyor, Gazaliler, Hafızlar, Harezmiler, Tusiler, Sadiler, Nizamülmülkler, Melik Şah' larla adeta yeniden birlikte yaşıyordunuz .
Minyatür, hat atölyeleri sizi alıp esrarengiz binbir gece masallarının rüyalarına götürüyordu.
İran'a hac-umre organizasyonu yapan bir turizm acentesi ile gitmiştik.
Hac firması bize İslam'a alerjisi olan bir İranlı bir rehber seçmişti. Rehberimiz İran'daki rejimden nefret ediyor, sokakta karşılaştığımız özel kıyafetleri ile kendini belli eden Mollalara, küfürler ediyor, “Şeytanlar” diyordu.
İran rejimini, Filistin'e, Afganistan'a yardım etmekle suçluyor, bir köşede bekleyen sivil aracı göstererek polis olduklarını başı açık gezen hanımları toplayıp karakola götürdüklerini söylüyordu.
Rehberimize göre, genç erkekler rejimin baskısına dayanamıyor, evlerde uyuşturucu alarak, sokaktaki rejim baskısından korunuyorlardı. Bu nedenle sokaklarda erkek sayısı çok azdı.
Humeyni' nin türbesine bizi götürmeyeceğini, gidenleri uzakta bekleyeceğini söyledi. Humeyni'den nefret ediyormuş. Biz de Humeyni'ye pek ilgi duymadığımız için uzaktan geçip gittik.
Grubumuzla rehber arasında bir soğukluk oluştu, zaman zaman tartıştık. Rehberimiz, İran Rejimine değil bilakis İslam'a alerjik idi.
İran'da İslamofobik bir kesim vardı. Bir restoranda karşılaştığımız zoraki başörtülü bir teyze, bizim Türk olduğumu öğrenince “Sizin hiç aklınız yok mu? Neden Gül'e Erdoğan'a rey verdiniz? Bizden ders almıyor musunuz? Demişti.
Grubumuzdaki bazı arkadaşlarımız ise İranlıların abdest alırken ayaklarını yıkamamalarına, secde ettikleri yere Kerbela taşı koymalarına fena halde öfkeleniyor “dinsiz bunlar” şeklinde tepki gösteriyorlardı.
İran devriminden sonra Türkiye'deki dindar kesimlerde İran'a karşı, fiziki değil ama duygusal bir yakınlık oluşmuştu. Ali Şeriati çok okunuyor, beğeniliyordu.
Ayrışan değil örtüşen değerler artırılarak, keşfedilerek, canlandırılarak 14 asırlık gerilim azaltılmalı, hatta bitirilmeliydi. Hem İran'ın ve Türkiye'nin, hem de Sünni ve Şii dünyanın selameti için bu sulh ve yakınlaşma zaruri idi. Çıkmazda bocalamanın sonu yoktu.
Yakın zamanlara kadar bu umutlar canlı ve beklentiler yüksekti. Türkiye Nükleer konusunda ABD'yi karşısına alma pahasına İran'ın yanında yer aldı.
İran'ın Suriye ve Irak'taki katı, fanatik, tavizsiz, inatçı mezhepçiliği, tarihi çıkmazı sürdürme ısrarı, anlayışsızlığı, geleneğe yenik düşmesi, bütün umutları sıfırladı. İran barışa ve kardeşliğe ihanet etti.
AB ülkeleri 2. Dünya savaşında gırtlak gırtlağa gelmişlerken bugün barışmışlar, tek ülke olmuş, sınırları, pasaportları kaldırmışlardı.
İslam dünyası neden birbiriyle savaşmalıydı? İran buna neden ihtiyaç duyuyordu?
İran'ın, rejimini ayakta tutmak, muhalefetini susturmak için savaşa ve gerilime ihtiyacı vardı.
İran muhalefetinin haklı yönleri çoktu. İran batı ambargosundan adeta çökmüştü, çarşıları dökülüyordu, ekonomisi Türkiye'nin elli yıl gerisinde idi.
Açıkça ortadadır ki Hristiyan dünya, İslam alemindeki, Şii-Sünni, dindar-laik çatışmalarından çok mutlular. İran, Hristiyanların değirmenine su taşımakta İslam'a ihanet etmektedir. Kendi terminolojisi ile “müstekbirlerin” saflarındadır. Sünni dünyadaki tüm itibarını kaybetmiştir.
Acaba rehberimizin haklı yönleri var mıydı? Biz İran'ı anlayamamış mıydık? Galiba öyleydi.....
Putin’in Dostluğu Aldatıcı, Yüze Gülmesi Haincedir
AKP-Sigara- Trafik
EKMELEDDİN SİSİOĞLU
Başkan Sisi-Diktatör Tayyip
Gezi Ruhu- Tayyip Ruhu
“YENİ KONYA”
‘Hürriyet’in Farkında mısınız?
“Soma” dan Kriz Yaratmak
Anneler Günü
1 Mayıs Burjuva Bayramı