Küresel ekonomi durgunlukla yüksek enflasyon arsında bir bilinmezliğe sürükleniyor
KUR’AN VE İNSAN
PAMUK
Galibiyete Ciddiyetsizlik Yakışmadı
Ya 3 T’li (Tespit-Tenkit-Teklif) Konuşun, Ya da Ebediyen Susun!
Hüyük’te Turizm Bayramı
Aynı Depremi Bin Kere Yaşamak
İNSANA YATIRIM YAPMAK
NAMAZIM, HER TÜRLÜ İBADETİM, HAYATIM VE ÖLÜMÜM ALLAH İÇİNDİR
TÜRKİ CUMHURİYETLERİN JEOPOLİTİK KÖRLÜĞÜ
Dilli şeytan
REZİLLİK DİZ BOYU
Mart Ayı Satış Rakamları Açıklandı!
İRAN – ABD İLİŞKİLERİ
Ramazan’da Sağlıklı Beslenme Önerileri
ÇUMRA KARKIN’DA TANDIR EKMEĞİNİN SICAK YOLCULUĞU
KIZILDERELİ KATLİAMI
Acı nedir bilir misiniz?
Version:1.0 StartHTML:0000000197 EndHTML:0000010000 StartFragment:0000002659 EndFragment:0000009964 SourceURL:file://localhost/Volumes/PAYLASIM-4/11%20Eyl%C3%BCl%202012/9.sayfa/sayfa%209.doc
60’lı yıllarda ilkokula başlamıştım. Okulumuzda kullandığımız kurşun kalemlerin üzerinde “Czechoslovakia” yazardı. Yazının yanında da balık mıydı, timsah mıydı bir resim vardı. Kurşun kalemlerimiz boydan boya önlüklerimiz gibi simsiyah, üzerindeki yazı da, yakalarımız gibi beyazdı. Okuldaki kıyafetlerimiz tek tip olduğu gibi, kalemlerimiz de tek tipti.
Türkiye’de bulabileceğiniz tek kurşun kalem, siyah “Czechoslovakia” kurşun kalemleri idi. Alternatifi yoktu. Bu kalemleri kalem tıraşla açarken ucu sürekli kırılır hiç kullanamadan sonuna kadar açardınız. Çare olarak ta küçücük parmaklarımızı kestirip kanata kanata kalemlerimizi jiletle açardık.
Her şeye rağmen medeniyet dünyasından gelen bu cihaz (!) ve üzerindeki “Czechoslovakia” yazısı bende bir tecessüs ve hayranlık dalgalanması yaratırdı. Üzerindeki yazıyı tekrar tekrar okurdum, Czechoslovakia”, “Czechoslovakia” .
Yıllar sonra anladım ki “Czechoslovakia” bir ülkeymiş, bizim o kalemleri de işte bu “Czechoslovakia” yaparmış.
Geçenlerde işte bu “Czechoslovakia” ya gittim. Çek Cumhuriyeti ve Slovakya olarak ikiye ayrılmış, Prag ve Bratislava da bu iki ülkenin başkentleri olmuşlar. Hem Prag hem Bratislava İstanbul, Ankara, Konya ve daha birçok Türk şehrinden çok daha sönük şehirler.
Bizim renk renk, pırıl pırıl, binalarımızın yerine, dış cephe boyaları kararıp yıpranmış, yer yer sıvaları dökülmüş binaları var. Caddeleri, kaldırımları bizim şehirlerimizden daha bakımlı değil. Çarşıları, pazarları, mağazaları, AVM leri Anakara ve İstanbul’la asla boy ölçüşemez. Konya’nınkiler kadar bile şık ve zengin değiller.
Prag, kristali ile ünlü bir şehir ama yüzlerce kristal mağazası birbirini tekrar etmekten öte gidememiş, bir Türk için çok da cazip ve ilginç hiç değiller. Kurşun kalemleri ile çocukluğumun teknolojik hayallerini süsleyen, rüya ülke “Czechoslovakia”, artık bugün Türkiye’nin çok gerisinde.
Başka bir Orta Avrupa ülkesi olan Macaristan’ın başkenti Budapeşte’yse diğer iki başkentten daha sönük. Binaları daha bakımsız, caddelerden geçen otomobiller ortalama bir Türk şehrine göre daha demode. Çok sayıda tarihi binaları var ama diriliğini kaybetmiş, can çekişen sessiz ve sönük binalar.
Avrupa ülkeleri sanki “Hasta Adam” olmuşlar.
Budapeşte’de, Türkiye’de alışık olmadığımız “second hand”-“ikinci el”- kıyafet mağazalarına rastlıyorsunuz. Kullanılmış elbiseler satılıyor. Ekonomik krizin ve çöküntünün derinliğini hissedebiliyorsunuz.
Macarlar, 150 yıl bizim bir şehrimiz olarak kalan Buadapeşte’de uyduruk bir Gülbaba Türbesi’nden başka hiç bir Türk-İslam eseri bırakmamışlar. Hem Türk asıllı(!) ve hem de medeni Macarlar, 2000 yıl öncesinin Roma eserlerini, arkeolojik kazılarla gün yüzüne çıkarıp, titizlikle korurlarken, 300 yıl öncesinin Osmanlı eserlerini, cami, minare, hastane, bedesten, han ve hamamlardan bir taş bile bırakmadan yeryüzünden silmişler.
Afganlar Antik eserleri ve Buda Heykellerini yok edecekler diye kıyamet koparıp, Afganistan’a seferler düzenleyen Batı Medeniyeti ve ikiyüzlülüğü işte bu!
Ziya Paşa, geçen asırda, muhtemelen Avrupa’nın bu yörelerini gezmiş şöyle demişti:
Diyarı küfrü gezdim, beldeler, kâşaneler gördüm
Dolaştım mülki İslâm'ı, bütün viraneler gördüm.
Ziya Paşa’dan bir asır sonra, çocukluğumun teknoloji devi (!) “Czechoslovakia” yı ve “Macaristan” ı gezince, ben de şöyle dedim:
Diyarı küfrü gezdim, bütün viraneler gördüm
Dolaştım mülki İslâm'ı, beldeler, kâşaneler gördüm.
Rahmetli Özal, Türkiye’ye çağ atlatacağım diyordu, hayalleri gerçek oldu. Özleyenler “TEK PARTİ” dönemine ve onun tek tip, siyah “Czechoslovakia” kalemlerine dönebilirler.
Putin’in Dostluğu Aldatıcı, Yüze Gülmesi Haincedir
AKP-Sigara- Trafik
EKMELEDDİN SİSİOĞLU
Başkan Sisi-Diktatör Tayyip
Gezi Ruhu- Tayyip Ruhu
“YENİ KONYA”
‘Hürriyet’in Farkında mısınız?
“Soma” dan Kriz Yaratmak
Anneler Günü
1 Mayıs Burjuva Bayramı