KILAVUZ

"Ne olmak istiyorsun?” cümlesi, her çocuğun en az onlarca kez cevaplandırdığı bingo sorudur. Ve her on çocuktan beşinin cevapları arasında da öğretmen olmak vardır.

İnsanoğlu hayat bulduğu andan itibaren Allah'ın (c.c) öğretimi altındadır. Anne karnında iken bacaklarını bükmeyi, parmaklarını emmeyi, suyun içinde olmayı ona bir öğreten vardır. Zamanı gelip dünyaya gözünü açtığında ilk nefesi, ilk sesi ona öğreten Allah(c.c), o ana kadar göbek bağından kanla beslenirken; kendisi için annesinin damarlarında tertemiz hazırlanmış sütle ağzından beslenmeyi de öğretir. Dünya yolculuğunda kulunun hep yanındadır. Ama artık onu anneye emânet eder. Anne her çocuğun hayat boyu öğretmenidir. Gülmeyi, konuşmayı, yürümeyi, hatta ağlamayı öğreten…

Âlime sormuşlar: -çocuklarımızı nasıl eğitelim?

Âlim cevap vermiş:-siz kendinizi eğitin yeter. Çünkü çocuklarınız size benzeyecek. Anne-baba çocukların gözle eğitim aldıkları dönemin iki büyük kahramanıdır. Elbette her çocuğun karakteri farklıdır. Sinirli, sakin, hareketli, uysal, neşeli, somurtkan, tez canlı, ağırkanlı olabilir. Ama anne-baba onun hangi tarafını beslemesi gerektiğini iyi gözlemleyen birer öğretmen olmalıdır. Çünkü hiçbir çocuk yalancı, hırsız, dolandırıcı, zarar verici, katil doğmaz. Bunlar; zamanla öğrendiği kötülüklerdir.

Altı-yedi yaşlarında tanışır çocuklarımız öğretmenle. Artık kahramanları öğretmenleridir. Hep sızlanır anne-babalar: "bizim sözümüzü dinlemiyor öğretmenim, siz söyleyin o zaman yapıyor” diye. Çünkü artık rol modelleri öğretmenleridir.

Çok duymuşsunuzdur bir öğretmeninin dikkati, ilgisi ve sevgisiyle hayatı değişen; ya da öğretmeninin küçümsemesi ile yanlış yollara sapan hayatları…

Anne- babadan sonra insanın hayat gemisine yön verecek en büyük güçtür öğretmen! Anne- babanın eğitimi hiç bitmemeli evet; ama öğretmenler belli bir noktada hayatlarına dokundukları insan için ne büyük değişimler yapabileceklerini bilmeli. Ben matematik, Türkçe, fizik, kimya demiyorum. İnsanlığın var olduğu andan beri milyarlarca yıldır öğrendikleri kum dolu bir sahilin içindeki bir kum tanesi kadar olamaz. İlim sonsuzdur. Kim bilir insanlık devam ettiği müddetçe ne ilimler öğrenecek. Ben hayat denizindeki yakamozlardan bahsediyorum. Işıltı veren erdemlerden… Çocuklarımıza yargılamadan sevmeyi, sabırlı ve sevecen olmayı, kaybetmenin acısının ahlaksız bir kazançtan daha kıymetli olduğunu, dürüstlüğün en büyük güneş olduğunu öğretmeliyiz. Onlara oldukları gibi görünmeyi, başkalarından bir kötülük gördüklerinde verecekleri en büyük karşılığın unutup, affetmek olduğunu ama kimseye teslim olmadan bir ders çıkartmış olarak büyümeyi, işlerini severek yapmayı, severek yaptıkları bir işte olurlarsa hayat boyu yorulmayacaklarını; işi en iyi şekilde yapmayı, sokağı süpürseler dahi ya da bulaşık yıkasalar bile onu seyredenlerin bir ressamın tablo, bir müzisyenin beste yaparken aldığı kadar zevk aldığını hissetmelerini öğretmeliyiz.

Bir öğretmen başkalarının hayatına dokunmayı en iyi bilendir. O yüzden önce bunu öğrenmeli. İçimizdeki hazineyi bulmakta kılavuzluk eden tüm öğretmenlerimizin sevgiyi ve huzuru hep taşımaları duasıyla onlara binlerce saygı sunuyorum…


Yazarın Diğer Yazıları