“İZM”

Siyonizm'in temel ilkelerinde Filistin'de bir israil devleti kurmak ve dünya hakimiyeti vardır.
   Her "izm” takılı düşünce yapısında aşırıya giden bir hastalık olduğu gibi siyonizm de bu hastalıklı düşünce yapısını onlarca kurultayda kendi elleriyle yazdıkları dini kitaplarından referans alırlar.
    Siyonizmde;  devlette dini hakimiyetden sonra siyaset gelir ve din ile devlet asla ayrılmaz.
    Tüm dünyayı aynı anda elde edemeyeceği için her ülkenin içinde sermaye kaynaklarını elde tutacak holdingler, şirketler kurarak o devletlerin halkını İsrail'e dolaylı hizmet ettirmiştir.
    Dünya ateşe kesse” aman! bana ne” diyen  bir tayfa vardır ki; her hareketi küçümser.
    Müminin peygamberinden( sallallahu aleyhi vesellem) aldığı öğüt; bir vücudun uzuvları olduğudur. Kanepeden kalkıp yürürken ayağının parmağını sehpaya vursan, tüm vücuda o parmağın acısı yayılır, değil ki; elin, kolun, gözün, kulağın kesilsin ve sen "aman vücudunda bir parça bana ne” de…
    Filistin'deki müminlerin kendi öz vatanlarından terörist  siyonist düşünce tarafından atılmaya, işgale karşı yıllardır verdikleri destansı mücadele karşısında "acaba ben ne yapabilirim?” diye yardım etmek isteyen her yüreğe küçümseyici, bananeci davranan bir kitle muhakkak olacak.
    "Aldığın ürüne, yemeğe boykot ediyorsun, telefonun, hattın ,sosyal medyan yahudinin elinde” diyenler çıkacak ve kendi vurdum duymazlıklarına kılıf bulacaklar.
    Mümin;  hak davasında vazgeçmeyen, kararlı olandır. Güneşin doğması için tüm geceyi geçirendir. Hiçbir şey yapmamak yerine, gücünün yettiğini yapmakta kararlı olandır.
    Küçümseyenler ise;  kendi gücünü hor gören, siyonizmin ekmeğine yağ sürendir. 
    Bir taraftan siyonizm'in güç kaynağı, özellikle destek mesajları atan firmaların ürünlerini almayarak bebek katili zalimlere bir yerden başlayarak” dur!” diyeceğiz .Bir taraftan da küçüklükten itibaren çocuklarımıza, gençlerimize, hepimize mimin şuuru kazandıracağız.
    Bu şuur;  tembellikten uzak, hakkı tutup kaldıran, işini en güzel yapan ve zalimin karşısında durabilmek için güçlü olandır.
    Hiçbir bebek doğar doğmaz yürümüyor. Güçlü olabilmek için en iyiye, en güzele talip olmalıyız.
    "İş arıyorum” diyen insanlarla konuşuyoruz. Aynı anda belki 1-2  gün önce sanayide 25- 30 bine işçi bulamıyorum diyen iş sahipleri ile de sohbet edince; bu işlerden,” iş arıyorum” diyenlere söz ediyoruz. Her birinin cevabı:
- Yok , benim istediğim cumartesi- Pazar  olsun, masa başı vesaire vesaire…
    Güçlü devlet olmak istiyorsak;  önce tüm gücümüzle çalışmalı ve sanayimizi, sermayemizi büyütmeliyiz.
    Felsefede karşıtlardan, zıtlıklardan bahsedilir.  "Çiçek meyvenin ortaya çıkması için gereklidir ama meyve olduğunda çiçek yok olur.” Ölüm hem ortadan kalkıştır, hem de bir başka hayata başlangıç. 
   İnsan sonunu içinde taşır. Tıpkı bir meyvenin çekirdeğini içinde taşıdığı gibi. Gerçek hayatımızın başlangıcı sonumuz; yaşarken sergilediğimiz duruşumuzda, yüreğimizde taşıdığımız imanda ve o imanın gereği bir amelde gizli.
    Filistin'de ayağınızı sehpaya vurmadık; ayağımızı, elimizi, dilimizi kesiyorlar. Eğer tüm bedenimiz acımıyorsa; yürekte sorun var demektir.
    İnancımız gücümüzdür  ve o imanda zalimin sonu yakındır……
 

Yazarın Diğer Yazıları