Bu çiftçinin suçu ne?
Konya Ovası'nın ortasında, bir köyde, toprağa emekle, inançla, sabırla bağlanmış bir çiftçi var. Tıpkı binlercesi gibi… Ama bugün onun hikâyesi, sadece bir tarla meselesi değil. Bu, artık devletin, hukukun, siyasetin, komşuluğun ve en çok da vicdanın sınandığı bir imtihan.
Konya'nın uçsuz bucaksız topraklarının büyük kısmının susuz olduğunu herkes bilir. Son yıllarda çiftçiler suyu yeraltı kaynaklarından temin ediyor. Ova'daki her tarlanın başında bir kuyu var. Herkes bunu da biliyor. Çünkü bu topraklara gökten rahmet düşmez oldu. Her hafta sonu birden fazla köyde yağmur duaları yapılıyor. Bugün şehir merkezinde Musalla Namazgahında yine aynı amaçla geniş katılımlı bir yağmur duası programı yapıldı. Ama sema suskun. İki yıldır kar yok, yağmur yok, rahmet yok. O yüzden yerin altına yöneldi herkes. Arzın üzerinde bitki bitmesi için arzın altına muhtaç kaldı çiftçi. Üretim olacaksa bundan başka çare yok.
Kuyular şimdilik bu sorunu çözüyor. Ama o kuyuların hiçbiri yasal değil. Hiçbirinin ruhsatı yok. Ovadaki binlerce kuyunun yüzde 90'ından fazlası kaçak. Bunu herkes biliyor. Devlet de, çiftçi de… Susuz Konya Ovası'nın bu çaresizliğine devlet de bir çare üretemiyor. Ruhsat verse yeraltı suları bitecek, vermezse tarım… Yukarı tükürsen bıyık, aşağı tükürsen sakal misali.. . Bir şikayet olmadıkça ses çıkarmıyor, şimdilik.
Ve yıllardır bu sessizlik içinde ekildi tohumlar, biçildi başaklar. Konya'nın buğdayı sofralara gelirken, kaçak kuyularla sulandı tarlalar.
Ama işte bir gün… Bir köyde bir çiftçi, diğerinden şikayetçi oluyor. İki yıldır durmaksızın. Cimere, valiliğe, DSİ'ye… Ne varsa bildiriyor. Hedef belli: "Onun kuyusu kapansın.” Bizce bilinen bir gerekçe ile… Oldukça seviyesiz, oldukça haksız, oldukça, vicdansızca …. Aynı şartlarda binlercesi çalışırken, bir kişinin kuyusu hedef alınıyor. Haliyle husumet oluşuyor. Sonuçta aynı köydeler… Evleri karşı karşıya… Komşular. " Allah'u Teala komşuluk hakkında o kadar bahsetti ki komşuyu komşuya mirasçı kılacak sandım” diyen Hak Peygambere savaş açarcasına…
Devletin ilgili birimleri kapatmaya gidiyor, çaresiz… Mecburiyetten. İstemeye, istemeye…
Bugün bir kuyu kapanır, yarın bir başkası. Sonra ne mi olur? Konyalı toprağını bırakır. Tarım durur. Üretim düşer. Gıda fiyatları uçar. Bu sadece bir çiftçinin meselesi değildir. Memleketin meselesidir.
Devlet ya hepsini kapatmalı –ki bu mümkün değil– ya da hakkaniyetli, sürdürülebilir bir çözüm bulmalı. Yeraltı sularını koruyacak, ama aynı zamanda üreticiyi öldürmeyecek bir politika.
Ve ey Konya'nın vekilleri, yöneticileri, bürokratları… Bu, yalnız bir çiftçinin davası değildir. Bu, Konya'nın geleceğidir. Lütfen bu çaresiz çiftçiye kulak verin. Bir şeyler yapın,
Kapanan her kuyu, sadece suyu değil, bir ailenin umudunu da kapatır. Komşunun komşuya düşman olduğu bir ovada, bereket değil, kuraklık büyür.
Bir damla suyu konuşuyoruz. Ama aslında memleketi konuşuyoruz. Gıda meselesinin beka meselesi olduğunun konuşulduğu şu günde bizim uğraştığımız şeye bak!
Ey şikayetçi komşu; gel devleti de, milleti de, çiftçiyi de çaresiz bırakma. Komşuluğa kurşun sıkma. Bugün belki bir kuyuyu kapattırabilirsin ama unutma ki Konya ovasında kötü bir uygulamanın yolunu açarsın. Her kuyusu kapanan sana beddua eder. Adın kötüler listesinde efsaneleşir.
Yazarın Diğer Yazıları