E-gazete
Doç. Dr. Emre Ergen, depremle uyandıklarını, sonrasında eşi ve çocuğunu binadan dışarı çıkardığını söyledi. Ailesinin araçta kaldığını, 13 kilometrelik mesafeyi yaklaşık iki saatte ilerleyerek hastaneye ulaştığını anlatan Ergen, meslektaşlarının da hastaneye geldiğini belirtti.
Ergen, yıkılan yerleri öğrenmeye ve yakınlarına ulaşmaya çalıştıklarını, saat 05.30'da da yaralıların hastaneye gelmeye başladığını dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:"Zor bir durumdu. Bir yandan kendinizi ve ailenizi düşünüyorsunuz. Hastanede elimizden geleni yapmaya çalıştık. Gelen hastaları bir yakınımızmış gibi değerlendirdik. Belki de yıkım karşısında bizim yaptığımız küçük bir şey. Bu süreçte yaklaşık 300 hastaya müdahale ettik. Ölümlerin ve kayıpların yanında küçük bir rakam görünüyor belki. Burada çalışan bütün arkadaşlarımız 'karıncanın ateşe taşıdığı su misali' gibi çalıştı. Büyük bir emekle sorumluklarını yerine getirdi. Deprem sürecinde biz de elimizden geleni yapmaya çalıştık."
"Çocuklarımı 13 gün görmedim"
Sürekli insanlara yardımcı olmaya çalıştıklarının altını çizen Ergen, "Çocuklarımı 13 gün görmedim. Çocuklarım çok ağır bir travma yaşadı. 'Baba ne zaman geleceksin, iyi misin? Sakın içerde yatma.' diyorlardı. İki depremi de yaşadılar. Onlara teselli vermeye çalıştım. Evimiz belki hasarlı ama çok şükür enkaz altında kalmadık. Kendimizi kurtardık." dedi.
Ergen, çocuklarının Sivas'ta okula başladığını, buradan biraz uzak kalmalarını istediğini anlatarak, "Yanlarında değilim. Buraya bir süre gelmelerini istemedim çünkü bu şehri bu şekilde görmelerini istemedim." diye konuştu.
"İlk ağladığım hasta benim oğlumun yaşındaki bir çocuktu"
Çocuk hastaların kendisini daha fazla etkilediğine işaret eden Ergen, şunları kaydetti: "Benim üç çocuğum var. İlk ağladığım hasta benim oğlumun yaşındaki bir çocuktu. Sol ayağı enkazda kalmıştı. Sağ kolu ikinci derece hasar görmüştü. O çocuktan çok etkilenmiştim. Vakit geçtikçe bu tür hastaların daha fazla olduğunu gördük. Bir yandan kendinize hakim olmaya çalışıyorsunuz, diğer yandan ise yanımızda olan asistanları motive etmeniz gerekiyor. Herkesin ailesi aynı durumda. Ben kendi çocuklarımı düşünüp görevden kaçsaydım belki de benimle çalışan genç asistanlarımız yeterli motivasyonu gösteremeyecekti. O yüzden dirayetli olmaya çalıştık. İş disiplinini bozmamaya çalıştık."
Yetişkin acil bölümünde kıymetli doktorların çok çalıştığını dile getiren Ergen, "İkinci deprem sırasında devam eden üç ameliyatımız vardı. Ameliyat başlamadan hastanın biri doktor arkadaşlara, 'Burası yıkılacak, kaçın, kendinizi kurtarın.' demiş. Hastanemiz depremleri hasar almadan atlattı. Kurumumuzu ve şehrimizi toparlamak için elimizden geleni yapmaya çalışacağız." ifadelerini kullandı.
Ergen, ikinci deprem sırasında enkaz altından çıkarılan bir hastalarının bulunduğunu, sağ bacağının ciddi şekilde parçalandığını ve bilincinin kapalı olduğunu anlattı. O hastayı ameliyathaneye indirmek için acil bölümünde durumu organize ettiğini belirten Ergen, sözlerini şöyle tamamladı: "Bir arkadaşımız hastanın başındaydı. Anestezi doktoru Neslihan Altunkaya Hoca ile telefon görüşmesi yapıyordum. Hastayı ameliyathaneye indireceğimizi bildirmeye çalışıyordum. O sıra hocamız deprem olduğunu söylediğinde sarsıntı şiddetlendi. O sıra doktor ve diğer arkadaşlar hastaya müdahale ediyorlardı. Onlar o sıra hastanın üstüne kapandılar. Bu, görev bilinci. Kaçmadan hastayı korudular. Deprem geçtikten sonra hastayı ameliyathaneye indirdik, şimdi sağlığı yerinde. Biz de bunun için mutluyuz."