SAAT

Normalde; "zamanı gösteren ve 60 dakikaya bölünmüş bir gösterge” deriz. Zamanın parçası. Namaz saatleri, oruç saatleri, iş saatleri, otobüs saatleri, ders saatleri… gibi hayatımızda kullandığımız, kullanmak zorunda olduğumuz "olmazsa olmazlar” dandır.

Saat, kıyamet için de kullanılır. Kıyamet manasında kullanıldığı vakit üç husus önümüze çıkar; 1.Büyük Saat, 2. Orta Saat, 3. Küçük saat.

  1. Büyük Saat (Saati Kübra); Hesapların görüleceği, dünyadayken yaptıklarımızın karşılığının bulunacağı öldükten sonra diriliş saatidir. Bu dehşetengiz ahval hepimizi titretmeli. Öyle ya her doğan ölüme adaydır. Hz. Peygamberimizin annesi Hz. Amine'nin; "her doğan ölür, her yenen tükenir, her yeni eskir” dediği gibi. Anamızdan doğduğumuz andan itibaren adım adım, gün begün ebedi yurdumuza doğru yolculuüumuz başlar. Bu açıdan diyebiliriz ki her insan hicret ediyor. Sevgili peygamberimiz şöyle buyururur:

"-fuhuş ve tefahhuş açıklanıncaya ve dirhem, dinara tapılıncaya kadar saat kıyam etmez (Kıyamet kopmaz).” Yani ahlaksızlık aşikar oluncaya ve maddeye, makama, dünyeviliklere, masivaya bel bağlayıp tanrı yerine konarak tapıldığı zaman kıyameti bekleyiniz.

  1. Orta Saat (Saati vusta); Bu, bir millet ahalisinin ölümüdür. Hani deriz ya; "Âlimin ölümü, alemin ölümüdür” işte bunun gibi.
  2. Küçük saat (Alemi suğra); Bu, insanın ölümüdür.

Kıyamete "Saat” denmesi, vaktin bitip, bir gün ebedi, sonsuz ve ölümsüz mekanımıza döneceğimiz içindir.

Tahirü'l Mevlevi, mezar taşına şöyle yazdırmış:

 

"Eli boş gidilmez gidilen yere,

Rabbim, boş gelmedim suç getirdim,

Dünyalar çekemezken bu ağır yükü,

İki büklüm sırtımda pek güç getirdim.”

 

 

Cahit Sıtkı tarancı da; "Otuz Beş Yaş” şiirinde şunları terennüm eder:

 

"Neylersin ölüm herkesin başında,

Uyudun uyanamadın olacak,

Kim bilir nerde nasıl kaç yaşında,

Bir namazlık saltanatın olacak,

Taht misali o musalla taşında”

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Ansızın Gelir!

 

Ya gece ya gündüz zaman fark etmez,

Kendini yormaz hiç ansızın gelir,

Ensemizde solur canı terk etmez,

Ölüm adres sormaz ansızın gelir!

 

İstediğin kadar hayal kursan da,

İlimden irfandan yana dursan da,

Kapkaranlık dehlizlere girsen de,

Hükme akıl ermez ansızın gelir!

 

Âhireti düşün dünyaya dalma,

Gerçekleri gör de rüyaya dalma,

Hakikati öğren hülyaya dalma,

O, izinle girmez ansızın gelir!

 

Yalan sözleriyle tafra satana,

Helal lokmasına haram katana,

Ahlaksız edepsiz kalkıp yatana,

Asla vakit vermez ansızın gelir!

 

 

 

Yavaş Yavaş

 

Bu dünya zakkumdur, zehirli bir aş,

Her insanda dert var, derdiyle yoldaş,

Kendilerine dost, kendine sırdaş,

Neden bu haldesin hayret arkadaş,

Ömürler bitiyor, bak yavaş yavaş!

 

Hareket azaldı ayaklarında,

Canlılık kalmadı şakaklarında,

Parıltı yok artık yanaklarında,

Oku varlığını seyret arkadaş,

Gül benzin soluyor bak yavaş yavaş!

 

Ölümü hatırla Şeb-i Arus bil,

Kur'an rehber olsun Hak yolunu bul,

Yaratılanı sev Allah'a kul ol,

Meskenette kalma gayret arkadaş,

Sayaçlar dönüyor bak yavaş yavaş!

 

 

 

 

 

 

Cennete girmek hep elde değil mi?

Çektiğimiz bela dilde değil mi?

Günah yüklerimiz halde değil mi?

Neden bu haldesin hayret arkadaş,

Azrail yetiyor bak yavaş yavaş!

 

Mallar engel cana makamlarsa yük,

Dünyanın emvali bu sınav büyük,

Sırtımızda günah kocaman höyük,

Gözyaşlarını sil seyret arkadaş,

Mezarlar yutuyor bak yavaş yavaş!

Yazarın Diğer Yazıları