Konevi Derneği Salonundaki programın açılış konuşmasını yapan Aydınlar Ocağı Başkanı Dr. Mustafa Güçlü insanın yüzlerce erdemli duyguya sahip olmasından ötürü eşref-i mahlûkat olduğuna işaret ederek, "İnsanın iki tarafı da keskindir; hem eşrefi mahlûkattır, hem de diğer yönüyle öldüren, yalan söyleyen, dedikodu yapandır. Yani iki zıt karakter her insanın içinde son nefesine kadar çarpışır. Mihrap, kelime anlamı itibariyle harp yeri demektir. Orada insan Allah'a yönelme mücadelesi verir” dedi.
Bilginin çok değerli olduğuna da vurgu yapan Güçlü, "Hazreti Adem'e verilen Suhuf'tan itibaren Allah insanlara bilgiler vermiştir. Son Peygamber, Efendimiz Hz. Muhammed (SAV)'e indirilen Kur'an en önemli bilgi kaynağımızdır.
Günümüze dek pek çok kitap yazıldı, bunlar zaman içinde elemine olur ve sağlamları kalır. İşte bu sağlam eserler, Bölge Yazma Eserler Kütüphanesindedir. Altmış beşinci yaşında, 40. Meslek yılına erişen Bekir Şahin bu mesleğin son Hafız-ı Kütûb'üdür” diye konuştu.
Konya'nın kültürel derinliği ile ilgili de konuşarak önerilerde bulunan Güçlü, "Yemek kültürünün piri Ateşbaz Veli'dir ve bilinen tek aşçı Türbesi Konya'dadır. Bu sebeple Konya gurmeler için önemli bir merkezdir. Hayvanseverler için de Pisili Türbesini öneriyorum. Konya'da böyle bir mekân var ve hayvanlarla ilgili herhangi bir aktivite olacağında buradan başlatılabilir” dedi.
Sözü kitap ve kütüphanelere getiren Güçlü "Ali Emiri nasıl İstanbul için kütüphanecilikte pir ise Konya'da da bu işin piri Konevi Hazretleridir. Onun ismiyle ilim ve irfan faaliyetlerinde bulunmakla ilgili çalışmalar yapılabilir, Konevi merkezli Kütüphanecilik başlatılabilir” diyerek sözlerini tamamladı.
Daha sonra kürsüye gelen Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi Müdürü Bekir Şahin, kendisi için düzenlenen program sebebiyle Aydınlar Ocağına teşekkür ettikten sonra biyografine dair bilgiler verdi. Kadınhanı'na bağlı Hacıoflazlar köyünde 1960 yılında dünyaya geldiğini söyleyen Şahin, "İmam Hatip Lisesinde sonra Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde mezun oldum. Fars Dilini seçecektim ama (İrancı'mı olacaksınız) diyenler oldu ve Kütüphaneciliği seçtim. Yazma Eserlerle tanışmam da talebelik yıllarım da elektriği olmayan bir evde kalırken gerçekleşti. Bir amcamız, sırtına yüklediği kitap dolu çuvalı taşırken karşılaştık. Mezarlığa gömmeye götürüyormuş. Ben (Kitap gömülür mü!) diye tepki gösterince, (Al, senin olsun) diyerek önüme bırakıp gitti. O çuvalın içindeki dağınık kitapların arasında yazma eserler de olduğunu daha sonra tespit ettik ve hepsini korudum. Herhalde üzerimizde o kitapları duası var” dedi.
İzmir'de kısa bir süre imamlık yaptığını kaydeden şahin burada yaşadığı bir hatırasını şöyle nakletti: "Evimle cami arasında kahvehane vardı ve gelip geçerken davet edenler oluyordu ama her seferinde reddediyordum. Bir sefer, girmem icap etti. İçeride bulunanlar genç yaşıma rağmen saygı gösterip, (Hocanın yanında oyun oynanmaz diyerek oyun takımlarını, masalardaki bira içeceklerini kaldırdılar. Bu ben söylemeden yapmışlardı.”
1985 yılında fakülteden mezun olduktan sonra öğretmenlik için müracaat ettiğini ve ataması gecikince Kadınhanı'da bir müddet kırık leblebi satarak geçimini temin ettiğini anlatan Şahin, "Atamam, Ağrı'nın Tutak ilçesine yapıldı. Burada görev yapmaktan son derece memnunum. Fakat, Kürtçülük yaptığımızla ilgili bir şikayete maruz kaldık. Böyle bir şey söz konusu değildi ama hakim karşışına çıktık ve o hakim, "(Sen Türk ile Kürdü eşit tutmakla Kürtçülük yapmış olursun) demişti. Hakimin bu sözüne ilk tepkiyi Cumhuriyet Savcısı vermiş ve reddiyede bulunmuştu” dedi.
Tutak İmam Hatip Lisesinin yapımına vesile olduklarını da kaydeden Şahin, "Sonra Afyon'a tayin edildiğini anlatan Şahin, "Sultandağı'nda öğrencilerimle iyi münasebetlerim oldu. Fakat bir gün derste kızıp sinirlenmişim. Kısa boylu, oturduğu sırada adeta kaybolan bir öğrencim el kaldırıp söz istedi ve (Öğretmenim, kızmak size yakışmıyor) dedi. Bu hadise, mesleğimde bana önemli bir şeyi öğretmiş oldu” diyerek sözlerini sürdürdü.
Burdur'da öğretmenlik yaptığı sırada kendisine çeşitli Müdürlük görevi teklif edildiğini, kendisinin de boş olan Kütüphane Müdürlüğünü tercih ettiğini vurgulayan Şahin, "28 Şubat Darbesi sonrasında, 85 İmam Hatipli müdür olarak görevimizden alındık. Dava açıp kazanıyor, ama yine görevden alınıyorduk. Ben sürgün olarak Sinop'a gönderilmiştim. Antalya'da davamızı gören hakim, benim dosyamı Samsun'a yolladı, oradaki hakim de bizim lehimizde karar verdi. 2002 yılında da Konya Bölge Yazma Eserler Müdürlüğüne tayinim çıktı” dedi.
Kitaplarla iç içi bir hayat sürmekten şikayetçi olmadığını anlatan Şahin, "Çalınan bazı yazma eserlerin bulunup geri getirilmesiyle ilgili çalışmalarımız oldu. Bu konuda çaba serf ettik ve izini bulduğumuz kitapları ülkemize kazandırdık” diyerek sözlerini tamamladı.
Program sonunda şair İsmail Detseli, Bekir Şahin için yazdığı akrostiş şiiri seslendirdi. Ardından Aydınlar Ocağı Başkanı Dr. Mustafa Güçlü ve Detseli, günün anısı olan kitapları Bekir Şahin'e takdim etti.
Kaynak: Haber Merkezi