
Konya'da 1957 yılında Mustafa Sayı tarafından 15 metrekarelik bir dükkanda açılan Hayat Tostçusu, yıllar içerisinde şehirde herkesin bildiği, şehir dışından gelenlerin de uğrayıp tost yemeye başladığı bir mekan oldu.

Müdavimleri hiç eksilmeyen Hayat Tostçusu'nun ikinci kuşak sahibi olan Hasan Basri Sayı da, babası Mustafa Sayı'dan devraldığı "Hayat" markasını 1992 yılında markasını tescil ettirdi.
Hayat Tostçusu, zaman içerisinde "Hayat" markasından dolayı ulusal firmaların da hedefine girdi. 2018 yılında Danone firması "Hayat" markasının amacına uygun kullanılmadığı ve bu markanın iptal edilmesi talebiyle Hayat Tostçusu'na karşı "Kullanmama sebebiyle marka iptal" davası açtı. Hayat Tostçusu'nun sahibi Hasan Basri Sayı (65) ise avukat olan oğlu Mustafa Sayı (30) ile birlikte firmaya karşı dava açarak hukuk mücadelesine girişti.

HATIRA DİYE SAKLADIKLARI BELGELER DAVAYI KAZANDIRDI
Hasan Basri Sayı'nın davayı kazanmasındaki en büyük etken ise 1976 yılında vefat eden babasından kalan belgeleri hatıra diyerek saklaması ve kendi yaptığı tüm işlemlerle ilgili belgeleri muhafaza etmesi oldu. Bu hatıralar, dava sürecinde Hayat Tostçusu'nun kaç yıldır faaliyette olduğuna, günümüze kadar faaliyetine devam ettiğine dair delilleri oluşturdu. Belgeler arasında 1957 yılında baba Mustafa Sayı'nın dükkanı ilk açarken yaptığı kira sözleşmesinden, iş yerine alınan neredeyse tüm eşyaların faturaları bulunuyor.

ESKİ BELGELERİNİZE, ESKİ HİKAYELERİNİZE SAHİP ÇIKIN"
Davayı kazanmasındaki en büyük etkeni anlatan Hasan Basri Sayı, "Dava sürecimizde bizim örnek olmayı istediğimiz marka ve isimleri olarak kendilerini koruma altına alması gereken başta esnaflarımız olmak üzere, diğer iş adamları ve sanayicilere örnek olmayı çok arzu ettik. Bunları yaparken unutulmamalı ki avukatlarımız hiçbir zaman inanılmazı başaracak değildir. Sonuç itibariyle bizim hikayelerimiz, bizim belgelerimiz bu tip davaların kazanılmasına vesile olacaktır. Örneğin biz bu davada 1957'den beri rahmetli babamıza ait ilk kira sözleşmelerimiz, ilk motor ruhsatiyelerimiz, ilk malzeme alışlarımız gibi belgelerimiz mevcuttu. Biz bu belgeler ışığında 1957'den bu yana kesintisiz olduğumuzu belgeledik. Normalde ben gerçek usul bir esnafım. Bir şirket gibi süre geleneği olmamasına rağmen mirasçı olmam sebebiyle devam ettirdiğim için yasa beni bu noktada haklı gördü. 1957'den beri gerek bu markayı, ismi kullandığımızı gerekse işletmemizin aynı iştirakle devam ettiğini ispatladık. Önemli bir tavsiyede bulunmak istiyorum: bu tarz davalar açacak olan esnaflar hukukçularına dava açma talimatları verirken ellerine belge vermek zorunda. Onun için eski belgelerinize, eski hikayelerinize sahip çıkın diyorum" ifadelerini kullandı.
(Kemal SAYIN)
