Üçü merkez olmak üzere 31 ilçeden oluşan Konya, yüzölçümü bakımından Türkiye'nin en büyük, nüfus olarak da Türkiye'nin en büyük 6. şehridir.
31 ilçe içinde bazı özellikleri ile diğerlerinden ayrılan Kulu hem tarihi hem de sosyal yapısıyla dikkat çekiyor.
Kurucusunun ismi verildi!
Kulu'nun temelleri, 1708 yılında Afyonkarahisar'dan yola çıkan Kulupoğlu Mustafa Bey ve ona bağlı aşiretlerin Konya ile Ankara arasındaki bir bölgeye yerleşmesiyle atıldı.
Zaman zaman Erzurum, Muş ve Ağrı'dan gelen toplulukların da katılarak genişleyen yerleşim yeri, Kulupoğlu Mustafa Bey'in isminden esinlenerek "Kulu” adını aldı.
Daha sonraki yıllarda Kırım ve Türkistan'dan göç eden gruplar da bu bölgeye yerleşerek kültürel çeşitliliği artırdı.
Önce bucak ardından nahiye ve ilçe oldu!
İdari anlamda zaman içindeki değişiklikler yaşayan Kulu, 1926'da bucak yöntemlerine kavuşarak Ankara'nın Şereflikoçhisar ilçesine bağlandı. 1933'te Konya'nın Cihanbeyli ilçesine bağlı bir nahiye olan Kulu, 1954'te ise bazı köylerin de eklenmesiyle Konya'ya bağlı büyük bir ilçe haline geldi.
Göç her şeyi değiştirdi!
Kulu'yu farklı kılan en önemli unsurlardan biri, 1960'lı yıllarda başlayan büyük Avrupa göçü oldu. 1965'te İsveç Başbakanı Olof Palme, Kulu'dan giden Türklere çalışma izni verince binlerce kişinin İsveç'e göç etti. Kulu'nun 2024'teki güncel nüfusu 51 bin 794 olarak kayıtlara geçti.
Bugün 50 binden fazla Kululu, başta İsveç olmak üzere Almanya, Fransa ve Belçika gibi Avrupa ülkelerinde yaşıyor. Özellikle yaz aylarında, gurbetçilerin sıla hasretiyle memleketlerine dönüşüyle Kulu'nun nüfusu 150 bini aşıyor.
Kulu'yu çok seviyorlar!
Hem tarihi hem de kültürel yapısıyla Anadolu'nun özgün ilçelerinden biri olan Kulu'nun özelliklerinden biri de güzel evleridir. Gurbetçiler tarafından inşa edilen villalar farklı mimarileri ile dikkat çekiyor. Tatillerini memleketlerinde geçirmeye özen gösteren Kululular alışverişlerini de Konya'dan yaparak ülke ve şehir ekonomisine katkı sağlıyor.