E-gazete

ANASAYFA GÜNCEL KONYA EKONOMİ SPOR SİYASET EĞİTİM YAŞAM DÜNYA KÜLTÜR-SANAT SAĞLIK TEKNOLOJİ İLAN RESMİ İLANLAR YEMEK

Cevdet Yılmaz: Enflasyonu düşürmeyi temel öncelik haline getirdik

19 Aralık 2024 Perşembe 22:09
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “Vatandaşımızın önceliği neyse, bizim önceliğimiz de odur. Vatandaşımız hangi konudan şikayet ediyorsa, sorun var diyorsa bizim için de temel sorun odur. Dolayısıyla bugün enflasyonla mücadeleyi önceliklendirmiş durumdayız“ dedi.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, İstanbul Finans Merkezi Halkbank Genel Müdürlüğü Binası'nda düzenlenen Türkmedya Finans Zirvesi'nde yaptığı konuşmada, İstanbul'un sadece tarihi ve kültürel merkez değil, aynı zamanda çok önemli bir ticaret ile ekonomi merkezi, küresel bir şehir olduğunu belirtti.

İstanbul Finans Merkezinin, ülkenin finans alanında, hem bölgesinde hem dünyada küresel anlamda daha güçlü bir aktör haline gelme iradesinin somut bir yansıması olduğunu kaydeden Yılmaz, merkezin sadece fiziki bir mekan olarak değerlendirilmemesi gerektiğini söyledi.

Yılmaz, küresel olarak bakıldığında bugün en önemli trendin dijital ve yeşil dönüşüm olduğunu, ülke olarak ortaya koydukları kalkınma planlarında, orta vadeli programlarda da bunun altını çizdiklerini ifade etti.

Bir yandan istikrar programı yürüttüklerini, bir taraftan da kalkınma iddialarını devam ettirdiklerini dile getiren Yılmaz, bu ikisini eş zamanlı olarak yönetmeye, yürütmeye gayret ettiklerini söyledi.

"Bağımsız bir ülke olmanın şartı güçlü bir ekonomik yapıyı inşa etmekten geçiyor"
Türkiye'nin bölgesinde ve küresel ölçekte iddiaları olan bir ülke olduğuna işaret eden Yılmaz, şunları söyledi:

"Bunu da yapabilmenin yolu elbette güçlü bir ekonomiden geçiyor. Cumhuriyet'i kuranlar, Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere kurucu kadroların da o günkü bakış açısına geri dönerseniz şunu görürsünüz Bağımsız bir ülke, gerçek anlamda bağımsız bir ülke olmanın şartı güçlü bir ekonomik yapıyı inşa etmekten geçiyor. Askeri başarılar, güvenlikle ilgili başarılar çok çok önemli tabii. Ama ekonomide başarılı değilseniz, teknoloji üretmiyorsanız, eğitim sisteminizden diğer altyapılarınıza kadar güçlü bir yapı inşa etmediyseniz, bugün, bugünkü dünyada ayakta kalmanız mümkün değil. Başkalarının etkisine açık hale gelirsiniz."

Yılmaz, ekonomi politikalarını bu anlayışla, bir taraftan ülkeyi güçlü bir noktaya taşıma, diğer taraftan da halkın, insanların refahını daha yüksek noktalara taşıma perspektifiyle kararlı bir şekilde sürdürdüklerini ve bunun için kapsamlı politikalar uyguladıklarını ifade etti.

Geçen yıl Türkiye ekonomisinin, dünya yüzde 3 büyürken, yüzde 5,1 büyüdüğünü anımsatan Yılmaz, bu yılın 9 ayında uyguladıkları sıkılaştırıcı politikalara rağmen ekonominin yüzde 3,2 büyüme kaydettiğini ve büyümenin dengeli yapıda devam ettiğini söyledi.

Yılmaz, dünyadaki talep koşulları olumsuz olduğu halde, özellikle en temel pazar olan Avrupa ve Avrupa Birliği'nde ciddi anlamda ekonomik sorunlar yaşandığı halde, büyümenin neredeyse sıfırlar civarında olduğu bir dönemde ihracatı artırmayı başardıklarını, cari açığı düşürdüklerini, dış talebin büyümeye katkısını artırdıklarını ve gelecek sene biraz daha olumlu bir perspektifleri olduğunu kaydetti.

Büyümeyi dengeli bir yapıda sürdürme iradesini devam ettireceklerini belirten Yılmaz, bu çerçevede de mal veya hizmet ihracatı odaklı bir anlayışla Türkiye ekonomisini büyütmeye, geliştirmeye devam edeceklerini dile getirdi.

"Bu yılki yıl sonu tahminimiz 15 bin doların üstünde bir kişi başına gelire ulaşmak"
Cevdet Yılmaz, milli gelirin geçen yıl ilk defa 1 trilyon dolar seviyesini geçtiğini belirterek, "1,1 trilyonu da geçti aslında. Bu yıl beklediğimiz 1,3 trilyon dolar seviyesini aşması ve Orta Vadeli Programı'mızdaki hedefimiz 2027 yılında 1,8 trilyon dolarlık bir büyüklüğe ulaşmak. Geçen yıl kişi başına gelirimiz 13 bin 243 dolar olarak gerçekleşti. Bu yılki yıl sonu tahminimiz 15 bin doların üstünde bir kişi başına gelire ulaşmak. 2027'lere, 2028'lere geldiğimizde ise 20 bin dolarlık bir kişi başı gelire ulaşmayı hedefliyoruz. Bu yönde politikalarımızı sürdürüyoruz" ifadelerini kullandı.

Para politikalarında sıkılaştırıcı politikaların uygulandığı, dünyada, bölgede birçok jeopolitik olumsuzlukların yaşandığı bir ortamda Türkiye'nin istihdam üretmeye devam ettiğini vurgulayan Yılmaz, iş gücü piyasalarının son derece olumlu olduğunu, 2024 yılı Ekim ayı itibarıyla toplam istihdamın 33 milyonu aştığını söyledi.

Yılmaz, işsizliğin epey süredir tek haneli rakamlarda devam ettiğini ve yüzde 8,8 civarında olduğunu belirterek, Orta Vadeli Program'da öngördükleri rakamların altında bir işsizlikle devam ettiklerini dile getirdi.

Geçen yıldan bu yana ekonominin 1 milyonu aşkın bir istihdam oluşturduğunu kaydeden Yılmaz, bunun çok sevindirici olduğunu belirtti.

Yılmaz, istihdam dostu bir büyümeyi sürdürmenin temel politikalarının arasında olduğunu ifade etti.

"Enflasyonu düşürmeyi temel öncelik haline getirmiş durumdayız"
Yılmaz, en önemli meselelerinin enflasyon olduğunu vurgulayarak, söyle devam etti:

"Hep şunu söylüyoruz hükümet olarak, 'Vatandaşımızın önceliği neyse, bizim önceliğimiz de odur. Vatandaşımız hangi konudan şikayet ediyorsa, sorun var diyorsa bizim için de temel sorun odur.' Dolayısıyla bugün enflasyonla mücadeleyi önceliklendirmiş durumdayız. Bir taraftan geçen yıl yaşadığımız depremin yaralarını sarıyoruz. Bir taraftan büyümemizi dengeli bir şekilde sürdürmeye çalışıyoruz. Diğer yandan dünyadaki, bölgemizdeki bu jeopolitik gerilimlerle ilgili tedbirlerimizi alıyoruz ama bir diğer yandan da enflasyonla kararlı bir mücadelenin içindeyiz. Geçen yıl ortaya koyduğumuz planımız, programımızla yolumuza devam ediyoruz ve belli aralıklarla tabii ki bu programları güncelliyoruz. Bu da gayet doğal. Çünkü, ekonomi dinamik bir alan. Gelişen şartlara göre, ihtiyaçlara göre ana istikametinizi bozmadan mutlaka bu güncellemeleri yapmanız gerekiyor. Biz de şu anda enflasyonu düşürmeyi temel öncelik haline getirmiş durumdayız. Orta Vadeli Programımızın özünü de aslında bu oluşturuyor."

Bugün gelinen noktada, geçen yılki oranlarla karşılaştırıldığında cari açıkta dramatik bir düşüş olduğunu gördüklerini dile getiren Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Geçen yılın ortalarında yüzde 5,5'lere gelmişti cari açığımız, 60 milyar dolarlara yaklaşmıştı. Bugün geldiğimiz noktada yüzde 1'in altında bir cari açıktan bahsediyoruz. Yani cari açığın milli gelire oranı olarak baktığınızda yüzde 1'im altına gelmiş durumdayız. Yıl sonu itibariyle de büyük bir ihtimalle yüzde 1'in altında veya yüzde 1'ler civarında bir cari açıkla bu yılı kapatacağız. Bu çok önemli. Çünkü, Türkiye'nin dış borçlanma ihtiyacını, döviz ihtiyacını aşağıya çekmiş oluyorsunuz. Bir yandan bunu yaparken diğer yandan da risk unsurlarını düşürdüğümüz için borçlanmanın maliyetini de düşürmüş oluyoruz. Hem borçlanma ihtiyacını, miktarını düşürüyoruz, hem de borçlanmanın maliyetini düşürmüş oluyoruz kamu içinde, özel sektör için de."

Yılmaz, haziran ayından bugüne enflasyon oranında 28 puanlık bir düşüş olduğunu, bu eğilimin gelecek dönemde de devam etmesini beklediklerini, gelecek yıl bu vakitlere gelindiğinde enflasyondan bugünkü kadar bahsedilmeyeceğini, çok daha düşük seviyelere gelmiş olacağını ve 2026 ile sonrası için tek haneli rakamları hedeflediklerini dile getirdi.

Özellikle AK Parti hükümetlerinin yönettiği son 20 yıla bakıldığında, enflasyonun çok ciddi anlamda, tarihi ortalamaların altına geldiğini, büyümenin artığını ve sosyal refahın yükseldiğini gördüklerini belirten Yılmaz, "Son 20 küsur yıla baktığınızda dünyanın ortalama büyümesi yüzde 3,6 olmuş. Ülkemizin yıllık ortalama ekonomik büyümesi 5,4 olmuş. Dünyanın oldukça üstünde bir performans göstermişiz. Siyasi istikrar olmasa, güçlü politikalar olmasa, bu da fiyat istikrarına yansımasa Türkiye büyümedeki bu performansını gösteremezdi. Dolayısıyla siyasi istikrar, makro ekonomik istikrarla birleştiği zaman sürdürülebilir büyüme oluşturuyor ve bu da sosyal refahı artırmış oluyor. Önümüzdeki dönemde de aynı anlayışla devam edeceğiz" değerlendirmesinde bulundu.

DİĞER HABERLER