Araplar Bizim Düşmanımız Değildir!

Son günlerde sosyal medya platformlarında bir akım başladı: Arap düşmanlığı. Kullanabildiği bütün sosyal medya araçlarında her gün yediği yemeği paylaşan, içtiği kahveyi, gezdiği yerleri aklınca üstünlük kurmak ve kendini bir nebze olsun rahatlatabilme adına her daim yayınlayıp duran birtakım aklı evveller sofra başındaki Arapların fotoğraflarını yayınlayarak bunlardan bir şey olmaz mesajı vermeye çalışıyorlar. Bizim ülkemizdeki binlerce liraya kurulan iftar sofralarına, pazarları yapılan açık büfe israflara, otellerdeki 5 yıldızlı israfatlara ne diyeceğiz peki? Hayır, biz yaparsak sorun olmaz, sorun onlar yaparsa…

Bu boş işleri de ümmeti bölmeyi de bırakın artık. Arap seviciliğine lüzum olmadığı gibi düşmanlığına da lüzum yok. Zaten ümmet bölünmüşken paramparça etmeye çalışmayın. Emperyalistleri sevindirmeyin. Sanki onlar yemek yemekle meşgulken biz uzay araştırmalarıyla, atom altı parçacıkları incelemekle, yepyeni pil teknolojileri üretmekle, kansere çare bulmakla meşgulüz. Batı'nın İslam ümmetini bölmek için çok büyük uğraşlar verdiği içinde bulunduğumuz zaman diliminde bu yapılanlar hainliktir.

Ayrıca Arap yöneticilerin sözleri ve davranışlarıyla ilgili paylaşımlarda bulunan kişilerin göz ardı ettiği bir diğer husus ise Arap halkların yöneticilerini kendilerinin seçmemesi/seçememesi. Arabistan'da, Suriye'de, Irak'ta, Mısır'da ve diğerlerinde ya seçim yoktur yahut göstermelik, kurgu seçimler vardır. O ülkelerin sınırlarını çizenler yönetimleri kurmuş ve yöneticilerini atamışlardır. Bunu yaparken de sınırları dinlere, mezheplere, kabilelere göre cetvelle çizmiş; yöneticileri atarken de halkta çoğunluğu olmayanlardan seçmişlerdir. Böyle yapmışlardır ki arkasına halkın desteğini alıp da efendilerine yani Batılılara karşı çıkma gücünü kendilerinde bulamasınlar. Arabistan'da Vehhabi Suud ailesinin, Suriye'de Nusayri Esed ailesinin, Ürdün'de ve Irak'ta Ürdünlü ve Iraklı olmayan Şerif Hüseyin'in çocuklarının başa getirilmesi gibi. Araplar bu durumdan asla memnun değillerken ve yöneticilerini değiştirmeye güçleri yetmezken nasıl olur da bu komprodorların aldıkları kararlardan ve yaptıkları açıklamalardan Araplar sorumlu tutulur ve düşmanlığın tohumları atılır? Mısır'da Batı uşağı Mübarek'in devrilmesinin ardından yapılan ilk demokratik seçimlerde İslamcı İhvanı Müslimin'in başa geçmesiyle Sisi'nin, efendilerinin emriyle darbe planlarını hazırlamaya başlamasını ve bu darbenin ardından binlerce insanın öldürülmesini hepimiz biliyoruz.

Atatürk dönemi İç İşleri Bakanı Şükrü Kaya'nın da Meclis konuşmasında belirttiği üzere Batılılar Araplara gidip "Türkler hilafeti kaldırdı, halifeyi kovdular, gavur oldular!” yahut "Türkler sizi yüzyıllarca sömürdüler.” derken Türklere de "Araplar sizi arkanızdan vurdular.” diyerek iki kardeşi birbirine düşürmeye çalışmışlardır. Şunu unutmayın ki Arap halkı Türklere düşman değildir. Sömürgeciler bunun için çok çaba sarf etmiş ancak bu, istenilen ölçüde başarılamamıştır. Çünkü Batılıların planlarını engelleyen, planlarını yaptıkları masayı deviren bir Kuran ayeti vardı: Hucurat – 10

İki kardeşi kavmin akıllarından çıkarmaması gereken şudur ki Türkler Arap topraklarını aldıklarında yer altında da üstünde de sömürülecek hiçbir şeyleri yoktur. Sömürülecek petrolleri ortaya çıktığında ise sömürgeciler oraları Osmanlı'dan zaten almışlardı. Araplar da hiçbir zaman Türkleri arkadan vurmamıştır. Şerif Hüseyin isyanı ile anlatılmak istenen bu arkadan vurma olayı Şerif Hüseyin'in ve etrafındaki birkaç kabilenin çıkardığı birkaç binlik yerel bir isyandan ötesi değildir. Bugünün Arap tarihçileri dahi bu isyana Şerif Hüseyin yahut Hicaz isyanı demekten kendilerini alamazlar. Zira ortada bütün Arap dünyasını kapsayacak bir isyan yoktur. Bilakis Araplar Şerif Hüseyin'i İngilizlerle iş birliği yapıp Osmanlı'ya isyan ettiği için lanetlemiş, aleyhinde şiirler yazmışlardır. Halife olmak istediğinde ise kelimenin gerçek anlamıyla kimse yüzüne bakmamıştır.

Uzun sözün kısası İslam tarihi boyunca ümmetin birliğine bu dönem kadar ihtiyaç duyulduğu başka bir dönem yok iken bu Arap sövücülüğü neyle açıklanabilir? Kardeşliğin ve birliğin aleyhine, Batılıların tezgahına malzeme taşımaktan başka bir şey ile açıklanabileceğini sanmıyorum. Selam ve dua ile…


Yazarın Diğer Yazıları