İSLAMDA ŞİİR 2

Dönemin kimi şairleri Kuran ayetlerine temkinli yaklaşıyorken Lebîd b. Rebîa gibi şairler bu ayetlerdeki belagat karşısında hayranlığını gizlemez ve şiir söylemekten vazgeçer. Ancak Ka'b b. Züheyr, el-Hansa, Abdullah b. ez-Ziba'ra, Malik b. er-Rayb ve el-Hutay'a gibi şairler şiir söylemeye devam etmişlerdir.

İmru'u'l-Kays'ın kız kardeşi sağdı. İnen ayet-i kerimeleri işitince " Artık kimsenin bir diyeceği kalmadı. Kardeşimin şiiri de övünme meydanında duramaz.” diyerek gidip İmru'u'l-Kays'ın kasidesini Ka'be'nin duvarından indirdi. Onun alt tarafında asılı kasideler de birer birer indirildi

Bu arada Arap edebiyatında kadın şairler arasında şüphesiz en öne çıkan isim olan Hansa'dan da bahsetmekte fayda var. Şiirlerinin çoğunu Câhiliye Döneminde yazmasına rağmen, özellikle kardeşlerinin şehadetinden sonra, İslâmî Dönem'de mersiye türünün en duygulu örneklerini vermiştir. Kadisiye Savaşı öncesinde cepheye göndereceği dört oğlunu toplayıp yaptığı vasiyet onu eşsiz kılar. Onları derin bir şefkatle süzdükten sonra şöyle der: "Dünya, ahiret karşısında değersizdir; payidar olan yurt, payidar olmayan yurttan daha iyidir. Dininiz için çalışın ve cepheleri sıcak tutun.” Peygamberimiz'in ölümünden sonra ona da birçok mersiye söylemiştir.

İslam'la beraber gerek Ka'b b. Zuheyr gibi daha önce de şiir söyleyen şairlerin yanı sıra Hassan b. Sabit, Ka'b b. Malik, Abdullah b. Ravaha,ve Nabiğa el-Ca'dî gibi yeni şiir söyleyen Müslüman şairleri de görmekteyiz. Bunlar arasında öne çıkanı adeta "Peygamber Şairi” olarak adlandırılan Hassân b. Sâbit (563-659-673) olmuştur. Soyunun bir tarafı Beni Neccâr kabilesine dayandığından Hz. Peygamberle akrabalık bağı bulunmaktaydı.

Hz. Peygamber'in Medine'ye hicreti esnasında Müslüman olan Hassan b. Sabit, Resulullah ve arkadaşlarını hicveden ‘Abdullah b. ez-Zibe'ra, ‘Amr b. el-Âs ve Ebû Sufyân b. el-Hâris gibi müşrik şairlere karşı etkin bir mücadele örneği verdi. Durumdan hoşnut olan Hz. Peygamber, onu şiir söylemeye teşvik ederek onun hakkında şu duada bulundu: "Ey Allah'ım, onu Ruhu'l-Kuds ile koru, destekle”. Hz. Peygamber, devrin Müslüman şairleri arasında ona özel bir yer vermiştir. "Abdullah b. Ravaha ve Ka'b b. Mâlik ile karşılaştırarak onların sadece söylemekle yetindiklerini, fakat Hassan gibi etkili olamadıklarını ifade etmiştir.

Buraya kadar Ka'b b. Zuheyr ve Hassan b. Sabit gibi şairler üzerinden Peygamberimizin ve dolayısıyla İslam'ın konuya bakışı konusunda bir fikir edindik; Ancak İslam'ın şiire bakışı konusunda üzerinde en çok tartışılan ve en önemli delil olarak gösterilen Kuran-ı Kerim'de Şuara Suresinin 224-227 arası ayetleridir: "Şairler (e gelince), onlara da sapıklar uyar. Onların her vadide şaşkın şaşkın dolaştıklarını ve gerçekte yapmadıkları şeyleri söylediklerini görmedin mi?”

Konuyla ilgili olarak yapılan birden fazla rivayete göre bu ayetler inince Hz. Peygamber'in önde gelen şairleri olan Abdullah b.Revâha (8/629), Ka‘b b. Mâlik (50-5/670-3) ve Hassân b. Sâbit (55/674), ağlayarak yanına gelmiş ve şöyle demişlerdir: "Ey Allah'ın resulü! Şüphesiz Allah, şair olduğumuzu bildiği halde bu ayetleri indirdi ve biz helak olduk.”

Bunun üzerine: "Ancak iman edip iyi ameller işleyenler, Allah'ı çok ananlar ve haksızlığa uğratıldıklarında kendilerini savunanlar müstesna; haksızlık edenler, hangi akıbete döndürüleceklerini yakında bileceklerdir. (Kur'ân 2011: 26/227)"mealindeki ayet inmiş ve Hz. Peygamber, bu ayeti onlara okuyarak:"İşte bu ayette sözü edilenler sizlersiniz” demiştir.

Bu ayetlerin tefsiri konusunda esasen bir edebiyat eleştirmeni olan daha sonra tefsir alanına kayan ve bu alanda Fî Zılâli'l-Kur'ân adında bir tefsir çalışması yapan Seyyid Kutub, farklı bir bakış açısı ortaya koyar. "İslam'ın esas karakteri, bütün bir hayatı kucaklamış, hayatta olması muhtemel hadiselere de cevap vermeye hazır bir durumda olmasıdır. İslâm, insanın iç âlemiyle de, dış âlemiyle de ilgili muazzam bir harekettir. İşte İslam'ın bu esaslı vasfı, şairlerin yaratılışına uygun düşmemektedir. Bütün insanların bildiği gibi şairler, çok kere, his âleminde hayaller kurarlar ve bununla iktifa ederler. İslam ise tasavvurların gerçekleşmesini ister ve onun tahakkukuna çalışır. Bununla beraber İslâm bizatihi şiir sanatlarına karşı çıkmaz. Karşı çıktığı, şiir sanatının takip ettiği yoldur. Arzuları ve hiçbir kayıt altına girmeyen duygular yolu, hakikatleri bırakıp gerçekleşmesi mümkün olmayan ham hayallerle uğraşma yoludur.”

İslam'ın şiire karşı çıkmadığı konusunda bir başka argüman ise Kur'ân ve Hadisin dil inceliklerini anlamak, gramer ve lügat güçlüklerini açıklamak için zaman zaman eski şiire başvurulduğudur. Bir istişhad kaynağı olarak görülen şiir ahlaka mugayir olmadığı sürece beğenilmiş hatta teşvik edilmiştir.


Yazarın Diğer Yazıları