EDEBİYATÇI VE ŞAİR KİŞİLİĞİYLE SEYYİD KUTUB

Çok yönlü bazı insanlar vardır ki bazen toplumlar sadece bir yönünü bilirler ve o yönle onu tanırlar. Oysaki o kişinin olumlu veya olumsuz başka özellikleri de vardır. Türk toplumunda daha çok yazdığı Fîzilâli'l-Kur'an adlı tefsir kitabıyla tanınan Seyyid Kutub'un edebiyatçı ve şairlik yönü çok bilinmez. Doğrusu bir Arap edebiyatı akademisyeni olarak ben de bu yönünü pek bilmiyordum. Ne yazık ki öğrencisi olduğumuz 80'li yıllarda savunduğu bazı düşünceler kimilerince "radikal” görülüp "sakıncalı” sayılıyordu. Okuduğumuz Arap edebiyatı tarihi kitaplarında onun ismine yer verilmiyordu. Böyle bir ortamda öğrenim gören biri olarak ister istemez etkilenmiştik. Ne yazık ki Arap toplumunda da benzer bir durum var. Arap edebiyatı kitaplarında ona yer verilmiyor.

Lisans dersi olarak verdiğim Modern Arap edebiyatı dersinde pek çok Arap şahsiyetini anlatıyorum. 1988 yılında kendisine Nobel edebiyatı ödülü verilen ilk "Müslüman” yazar Necîb Mahfûz'un toplumsal gerçekçi romanları üzerine doktora tezi yaparken yazarın bu alandaki ilk eseri olan el-Kahiretu'l-Cedîde/Yeni Kahire üzerine eleştiri kaleme aldığını görmüştüm. Bu zihnimde yer edinmişti. Daha sonraki yıllarda bir yerde bir şiirine rastladım. Gerçekten çok duygu yüklü bir şiirdi. Şiirsel kalite olarak ritmi ve derinliği yüksek bu şiir yüreğime hitap etmişti. Lisans öğrencilerine okuttuğum Modern Arap edebiyatı kitabımın ikinci baskısında ona da yer vermem gerektiğini düşündüm.

1906'da Mısır'da Asyut'a bağlı bir köyde dünyaya geldi. Kahire Daru'l-ʿulûm Fakültesi'nden mezun oldu. Bir süre el-Ahram gazetesinde çalışan Kutup, öğretmenlik ve sanat danışmanlığı görevlerinde bulundu.

1948-1951 yılları arasında Amerika'da eğitim programları alanında araştırma yaptı. 1940'lı yılların ikinci yarısına kadar süren fikir ve yazı hayatının ilk dönemindeki eserlerini çoğunlukla şiir, hikâye, roman, makale ve edebiyat eleştirileri teşkil eder. Daha sonra Seyyid Kutub'un fikrî hayatında yeni bir süreç başlamış, bu dönemde başta hocası Abbas Mahmûd el-Akkād olmak üzere Tâhâ Hüseyin, Muhammed Hüseyin Heykel, Tevfîk el-Hakîm ve Ahmed Emîn gibi Mısırlı aydınlarla birlikte Seyyid Kutub'un da dinî konulara ilgisi artmıştır.

1953 yılında istifa ederek İhvanu'l-Muslimîn teşkilatına katıldı. Davet biriminin başkanlığının yanı sıra 1953-1954 yılları arasında İhvanu'l-Muslimin Dergisi'nin yönetimini üstlendi. Bu dönemde Mısır'da başlatılan sekülerleşme faaliyetleri Kutub'un tepkisini çekmiş, başlangıçta desteklediği Hür Subaylar'ı sert bir dille eleştirmesine yol açmıştır

Edebiyat eleştirisi, şiir ve İslam düşüncesi alanlarında 29 eser geride bırakan Kutub'un Öne çıkan eserleri şunlardır: en-Nakdu'l-Edebî, Usûluhu ve Menahicuhu (araştırma), el-Medînetu'l-Meshûra (roman 1946), Eşvâk (roman 1947), eş-Şâti'u'l-Mechûl (şiir), Hulmu'l-Fecr (şiir), Kâfiletu'r-Rakîk (şiir). Onun Türkiye'de en çok bilinen eseri, "Fî Zilâli'l-Kur'ân” adlı tefsir kitabıdır. Bir edebiyatçı kimliğiyle Kur'an-ı Kerim'i edebi yaklaşımla yorumlamıştır.

Kutub'un şiirleri genellikle insan ve toplum merkezlidir. Şiirlerinde hiciv, medih, fahr gibi temalara yer vermediği gibi insanın cinsel dürtülerini harekete geçiren gazellerden de uzak durmuştur. Mersiye türü şiirlere de çok az yer vermiştir. Vatan sevgisi ve özlemi, insan tabiatı, doğa ve İslam toplumun çektiği sıkıntılar, zulme başkaldırı Seyyid Kutub'un şiirlerinde yer verdiği konuların başında gelmektedir.

İçinde bulunduğu çevreyi, ortamı çok iyi gözlemleyen Seyyid Kutub'un bizde Cahit Sıtki Tarancı'nın "Otuzbeş Yaş” şiirini andıran, ilerleyen yaşın getirdiği hüzünle karışık duygu yüklü şiirlerinden birine şu örneği verebiliriz:

Ne dünya eski dünya

Aşırı kederden dönemez durumda

Ne rüzgâr eski rüzgâr

Sesini içinde gizlemekte

Ne kuşlar eski namelerini söylemede

Bitkin ve perişan bir vaziyette

Ne insanlar eski umutlarında

Ümitsizlikler içinde

Hazana erdi ömrümüz ah!

Yaklaştı sonumuz eyvah!

 

 

 


Yazarın Diğer Yazıları