“En Büyük Sürpriz” Bizi Bekliyor Olabilir mi?
KİLAB-İ KONYA (KONYA’NIN KÖPEKLERİ)
YILDIZLAR AKŞAM DOĞAR
DÜNYANIN ALGI YÖNETİM MERKEZİ; TOVİSTOCK
ACİLEN
POZİTİF PSİKOLOJİ İLE KENDİNİ TANI
KOZMETİK CİLT YAĞLARI
ÖLDÜRÜLEN BİR ÖĞRETMEN VE BİR EĞİTİM SİSTEMİ
KULLANDIĞIMIZ TABİRLER VE İSLAMİ HASSASİYETİMİZ
Müfredata bilinçli eleştiri de eklensin
BEŞ ŞEY GELMEDEN BEŞ ŞEYİN KIYMETİNİ BİLMELİYİZ
Teknolojik Bir Mesele
Güvenli Araç ödemesi Ertelendi
TÜRKİYE SELÇUKLULARI VE KONYA KİTABI
Gerçekten ‘fahiş fiyat’ var mı?
RAMAZAN AYINDA SAĞLIKLI BESLENME
Tehlikenin farkında mısınız? Diyoruz çünkü bu konuyla ilgilenmeye başlayınca bizlerin gözlemlediği sahadaki gelişmelerin aslında okyanusun derinliklerine uzanan bir büyük aysbergin başı olduğunu görüyoruz. Yapılan istatistikler sürecin milli varlığımızı tehdit eden büyük bir tehlike içerdiğini bize gösteriyor.
2022 yılında yapılan kamuoyu yoklamalarında soruluyor, "eşcinsellik doğal bir durumdur. İnsan doğasında vardır.” Buna katılıyor musunuz? 18–24 yaş grubunda buna evet cevabı verenlerin oranı % 46.7, 25–34 yaş grubunda % 25.1, 35–44 17.9 Buradan da anlaşılıyor ki bu propagandaların ana hedefi gençlerimiz. Özellikle de çocuklarımız.
Propagandaların temel sloganı "nasıl hissediyorsan öyle yaşa.” Peki, insanların hislerine göre eğilimlerini ve tercihlerini belirlemeleri mümkün mü? Öncelikle çocuklar daha anaokulundan itibaren cinsiyet ayrımı olmayan bir eğitime tabi tutuluyor. Kesinlikle anne ve baba gibi sosyal hayatta cinsiyete bağlı farklı rolleri olan insan tanımlamalarından uzak tutuluyor. Oyuncakları tamamen ortak oluyor. Hatta yılın belli bir haftasında "cinsiyetsizlik haftası” adı altında erkek çocuklara kız kız çocuklarına da erkek kıyafetleri giydirilerek güya kendi, cinsiyetlerini keşfetme karşı cinsi anlama adına ortam hazırlanıyor. Bütün bunların yanı sıra hislerimizin şekillenmesinde yediğimiz gıdaların etkisi çok büyük. Cinsiyet bükücü gıdalarda bulunan kimyasallar hormonal yapımızı alt üst ediyor. Erkeklerde östrojen hormonunun yükselmesi o kişinin feminen hislerinin yükselmesine neden oluyor. Neticede bu hisleri yaşayan kişi "nasıl hissediyorsan öyle ol. Sen ne hissediyorsan osun, öyle yaşa” çağrısı ile muhatap olunca kendi durumunu cinsiyetini sorgulamaya başlıyor.
Finansman ve meşruiyetlerinin arka planında Birleşmiş Milletlerin 2030 ajandası yatıyor. Birleşmiş Milletlerin "Sürdürülebilir Kalkınma” Amaçlarından 5 nolu amaç olan Toplumsal Cinsiyet Eşitliği maddesi. Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma maksadıyla firmalara, "siz bu konuda faaliyetler göstermelisiniz.” Bunu yürütürseniz ESG puanınız yükselir. O zaman finansmana daha ucuz olarak ulaşmanız mümkün olur.” Diyorlar. Ucuz finansmana ulaşmak isteyen firmalar sözde onur ayında bunların bayrağını çekmek ve eylemlerine finansman sağlamak zorundalar.
Küreselciler, "Dünyada istenilen insan refahını sağlayabilmek için insan nüfusunu barışçıl yoldan 1. Milyara düşürmemiz gerekiyor.” Diyorlar. Barışçıl yöntem derken neyi kastediyorlar? Bugün yapılan istatistiklere göre Türkiye'de hane başı nüfus oranı 3.7 yani artık aileler tek çocukla yetiniyorlar. Bu durumda çok yakında hala, dayı, amca, teyze gibi kavramlar hayatımızdan çıkacak demektir. Türkiye'de her beş hanenin birinde bir insan yalnız yaşıyor. Japonya'da bu nedenle Yalnızlık Bakanlığı kuruldu. Yalnız yaşayan insanların pek çok psikolojik sorunları var. Çoğunun hayatı intiharla sonuçlanıyor. İnsanlar daha çok geç evleniyor, hem de çok erken boşanıyorlar. Boşanma oranları % 50'ye yaklaştı. Türkiye'de bakanlık erken evlilikle savaşıyor. Tüm bunlar demografik anlamda bir felakete yol aldığımıza işaret ediyor.
Artık uyanmak ve acilen fert fert toplum olarak tepkimizi sahaya yansıtmak zorundayız. Yoksa yarın hepimiz için çok geç olabilir?
DÜNYANIN ALGI YÖNETİM MERKEZİ; TOVİSTOCK
ROTHSCHİLD HANEDANLIĞININ KARANLIK TARİHİ
ÇANAKKALE GEÇİLDİ Mİ?
TÜRK HAVACILIK TARİHİ ve VECİHİ HÜRKUŞ
BATILI EĞİTİM DAYATMASI
TOPLUMSAL AHLAKİ ÇÖKÜNTÜ
MUTLAK GALİP OLAN ALLAH’TIR!
BİZİM ÖLÜMÜMÜZ BİLE ZAFERLERİN EN GÜZELİDİR
İSLAM SAVAŞ HUKUKU
HZ. MEVLANA’NIN İSTİSMAR EDİLMESİ