Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Türkiye'deki doğal mağaraların jeolojik ve ekolojik özelliklerini ortaya çıkarıyor. Türkiye'de farklı statüler altında korunan ve henüz koruma altına alınmamış, özellikleri ve güzellikleri çok fazla bilinmeyen mağaraların her birinin "tabiat varlığı" olarak tescil edilmesi, koruma altına alınması için farklı bölgelerde projeler yürütülüyor. Bu projelerden biri de Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğünce geçen yıl başlatılan, "Karasal ve Denizsel Mağaraların Araştırılması Projesi."
Proje kapsamında belirlenen deniz mağaralarında araştırmalar, jeolojik ve ekolojik olarak iki farklı bölümde gerçekleştiriliyor. Mağara çevresinin genel jeolojisine ilişkin literatür araştırması, arazi incelemesi ve bölgenin tektonik gelişimi gibi bilgiler toplanıp, mağara içinde oluşan kayaç türüne ilişkin ayrıntılı tanımlama yapılıyor.
Ayrıca mağaraların hidrojeolojisine ve klimatolojisinde de bakılıyor. Mağaradan su çıkışı olup olmadığı ve bunun sürekli mi, mevsimsel mi gerçekleştiği, mağaradan çıkan suyun kaynağı, mağara içerisinde karşılaşılan oluşumlar, sıcaklık, içerideki oksijen gazı da araştırılıyor.
Deniz mağaralarına dalış yapılıyor
Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürü Abdullah Uçan, genel müdürlük olarak, doğal sit alanları, özel çevre koruma bölgeleri ve tabiat varlıklarına yönelik çok sayıda bilimsel araştırmalar gerçekleştirdiklerini belirtti.
Bu alanlarda koruma faaliyetlerini yürütürken aynı zamanda koruma kullanma dengesini gözeterek çalışmaları büyük bir hassasiyetle sürdürdüklerini ifade eden Uçan, yürütülen önemli faaliyetlerden birinin de deniz mağaralarının korunması ve araştırılmasına yönelik çalışmalar olduğunu vurguladı.
Uçan, projeye ilişkin şu bilgileri verdi:
"Bu çalışmalar kapsamında bilim insanları tarafından deniz mağaralarına dalışlar yapılarak, içerisinde barınan canlı türlerinin jeolojik yapılarının tespiti gerçekleştiriliyor. Çalışmalar sonucunda elde edilecek bilimsel verilerle deniz mağaralarımız, 'tabiat varlığı' olarak tescil edilerek, koruma altına alınacak.
Karasal ve Deniz Mağaralarının Araştırılması Projesi kapsamında Antalya'da Kırkgözler ve Suluin mağaraları ile Mersin'de Kaynak mağarasında bilimsel araştırmalarımızı tamamladık, tescil süreci devam ediyor. Antalya'da Derin, Rambo ve Orta mağaraları ile Hatay'da Büyük Mağara, Muğla'da Afkule mağarasında da bilimsel araştırma faaliyetlerimiz sürüyor."
"Akdeniz havzasında 3 bin civarında deniz mağarasının bulunuyor"
Uçan, çalışmalara Akdeniz kıyılarından başlamalarının nedeninin, bölgede yaygın bulunan deniz mağaralarının, biyolojikçeşitlilik ve ekolojik açıdan zenginliği olduğunu dile getirerek, "Proje ekibimizdeki araştırmacıların literatürden elde ettiği veriye göre, Akdeniz havzasında 3 bin civarında deniz mağarasının bulunduğunu da biliyoruz" dedi.
Deniz mağaralarının milyonlarca yılda oluşmuş ve insan eli değmemiş doğal yapılar olduğundan, endemik türlerin de yaşama ve üreme alanları haline geldiğine dikkati çeken Uçan, mağaraların benzersiz bir yapıya ve ekosisteme sahip olmasından dolayı çok sayıda canlı türünü barındırdığını söyledi.
Uçan, "Bu mağaralarda süngerler, çift kabuklular, balıklar ve çeşitli bitki türlerinden oluşan 900'ün üzerinde türü tespit ettik. Bunun yanında deniz mağaraları, nesli kritik derecede tehlikede olan kırmızı mercan ve Akdeniz foku başta olmak üzere birçok endemik türe de ev sahipliği yapmaktadır" diye konuştu.
Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğünce izleme faaliyetlerinin sürdürüldüğü ve koruma altına alınan Akdeniz foklarının nesli tükenme tehdidi altıda olduğunu vurgulayan Uçan, "Akdeniz fokları da dinlenmek ve yavrulamak amacıyla bu deniz mağaralarını kullanmaktadırlar. Bu nedenle Akdeniz foklarının neslinin devamı için de deniz mağaraları hayati bir öneme sahip" şeklinde konuştu.
Mağaralarda yeni türlerin keşfine ilişkin olarak da Uçan, "Mağaralarda türlerle ilgili çalışmalar devam ediyor. Bu çalışmalar neticesinde belki ilk defa bulunarak literatüre girecek, canlı türlerini de tespit edebileceğiz." ifadelerini kullandı.
Deniz mağaralarındaki dalış faaliyetlerine denetim
Bakanlıkça bu mağaraları ve içerisinde barındırdığı ekosistemi korumak için benzer faaliyetleri sürdüreceklerini vurgulayan Uçan, şunları kaydetti:
"Bu mağaralar ekolojik ve bilimsel değerinin yanında, oldukça özel görsel yapısı ile dalış turizmi açısından çok yüksek potansiyele sahip. Bu nedenle kontrolsüz ve bilinçsiz dalış faaliyetleri mağara ekosistemini ve burada yaşayan canlı türlerini tehlike altına almaktadır. Yürüttüğümüz bu projeden elde edilecek verilerle deniz mağaralarımızdaki hassas ekosistemleri korurken, mağaralardaki dalış faaliyetlerine de bir denetim getirmiş olacağız. Dolayısıyla yaptığımız faaliyetler neticesinde bu mağaraları ortaya çıkararak, turizme katkı sağlarken hem de turizm faaliyetlerinin o mağaradaki ekosistemi ortadan kaldırmasını ve Akdeniz, ülkemiz ve dünyanın geleceği için çok önemli olan biyoçeşitlilik kaybını engellemeyi hedeflemekteyiz."