‘Tarih tekerrürden ibarettir' derler. Tekerrür etmemesi için ne yapmak lazım?
Tarihi bilmek gerekir. Tarihi doğru okumak gerekir. Tarihten ders çıkarmak gerekir.
Yeni devletimiz 29 Ekim'de ikinci yüzyılına merhaba diyecek. Birinci yüzyılı iyi bilmek, doğru okumak, ders çıkarmak gerekir ki yaşanan sıkıntıları bir daha yaşamayalım.
Birinci yüzyılın en dikkat çeken siyasi gelişmelerinin başında askeri darbeler gelir. Türkiye çok partili demokrasiye geçişinin 14.yılında 1960 darbesini, bu darbeden sadece 11 yıl sonra 1971'de 12 Mart muhtırasını, bundan 19 yıl sonra 1980'de 12 Eylül darbesini, ondan da 17 yıl sonra 28 Şubat Post Modern Darbesini yaşadı.
Yetmedi.
Tam, "Milenyuma girdik artık, her şey yolunda, Türkiye iyi idare ediliyor, bundan sonra darbe olmaz.” dediğimiz bir dönemde bir önceki darbeden 19 yıl sonra 2016'de 15 Temmuz darbesi oldu.
Önceki darbelerin tamamında darbeciler başarılı olup muratlarına gererken, bu son darbede başarılı olamadılar. Halk bu sefer iradesine sahip çıktı. Tankların, topların, helikopterlerin ve hatta uçakların karşısına dikildi ve "yeter artık” dedi.
Bundan dolayıdır ki Türkiye'de demokrasinin tekâmül tarihini ben 15 Temmuz 2016 olarak görüyorum. Bu şu anlama gelmiyor; "Artık demokrasimiz olgunlaştı, bundan sonra darbe olmaz. "
Peki, ne anlama geliyor?
"Bundan sonra artık bu ülkede öyle kolay kolay darbe olmaz. Ancak yine de uyanık olmak gerekir. Darbeyi oluşturacak şartların oluşmasına fırsat vermemek gerekir. 15 Temmuz darbesini unutturmamak gerekir. "
Ülkede şartlar, durum, ahval ve şerait ne olursa olsun hiçbir zaman darbeye yol vermemek gerekir. Unutmamak gerekir ki darbe ile gelen en iyi yönetim, halkın iradesi ile seçilmiş en kötü yönetimden daha iyi değildir.
15 Temmuz alçak darbesinde 253 kahraman insanımızı kaybettik. 2 binin üzerinde kahraman insanımız ise yaralandı. Darbe girişimini başlatanlar sivil-asker, çocuk-büyük, kadın- erkek demeden silahlarını yönelttiler masum halka… Gözlerini kırpmadan, vicdanları sızlamadan, Allah'tan korkmadan ateş ettiler.
O gün; Kontv olarak, 60'ı yurt dışından olmak üzere 250 gazeteciyi misafir ediyorduk Konya'da… Özellikle yabancı meslektaşlarıma karşı çok mahcup oldum. İlk saatlerde onlara yaşananları izah etmekte zorlandım. Ancak gece yarısına doğru durum değişti. İşte o zaman göğsümü gere gere "aziz milletimiz hainlere fırsat vermedi, vermeyecek. Merak etmeyin canınız güvende…” diyebildim. Canlı yayına çıkıp darbeye karşı olduğumuzu haykırdık. Tüm Anadolu kanalları ortak yayına geçtik.
VE CUMHURBAŞKANIMIZIN MARMARİS'TE ‘HALKIMIZ MEYDANLARA ÇIKSIN' ŞEKLİNDEKİ CÜMLELERİNİ İLK YAYINLAYAN KANAL OLDUK. TBMM BU YAYINIMIZDAN DOLAYI KONTV'YE ‘ÖZEL DEMOKRASİ ÖDÜLÜ' VERDİ. Biz de o gece aziz milletimizin her bir ferdi gibi sadece üzerimize düşeni yaptık. Şimdi üzerimize düşen bir görev daha var. 15 TEMMUZ'U UNUTMAMALI, UNUTTURMAMALIYIZ.