E-gazete
Adana'da düzenlenen 'İş Dünyası Buluşması'na Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın yanı sıra Adana Valisi Yavuz Selim Köşger ile oda ve borsa temsilcileri, milletvekilleri, AK Parti, MHP il başkanları ile iş insanları katıldı.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, konuşmasında, kamu ve özel sektörün bir arada planlama yaptığını kaydetti. Türkiye ekonomisinin dünyadaki ekonomik büyümelere göre daha pozitif yönde olduğuna değinen Yılmaz, "Kamu ve özel sektör bir arada hem planlama yapıyoruz hem de istişareyi birlikte sürdürüyoruz. Dünyanın ekonomik olarak çok parlak bir dönemden geçtiğini söyleyemeyiz. Dünyada ekonomik büyümenin çok parlak olmadığı bir dönemdeyiz. Halen dünyada sıkı para politikaları izleniyor, enflasyonla mücadele ediliyor. Dünya, son 20 yılda ortalama yüzde 3,6 hızlı büyürken Türkiye ortalama yıllık 5,4 büyüme kaydetti. Dünyadan 1,8 puan pozitif yönde ayrışmış oldu. 2022'de 906 milyar dolar ekonomik hacmimiz vardı. Bu yıl rakamlar ay sonu çıkacak ama bizim tahminlerimize göre 1,1 trilyon dolar seviyelerine yaklaşmış durumdayız. İlk defa ekonomimiz trilyon dolar seviyesini geçmiş oluyor. Bu rakamla birlikte kişi başı gelirimizin de 13 bin dolar seviyesine gelmesini bekliyoruz. Türkiye ekonomisi dünyanın 17'nci, satın alma gücüne göre ise 11'inci ekonomisi konumunda. Önümüzdeki döneme de çok daha iyi yürüyeceğiz" dedi.
Türkiye'nin enflasyonla mücadele ettiğini ve kısa sürede bu etkilerin enflasyon rakamlarına yansıyacağını anlatan Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
"En önemli uğraştığımız alan enflasyonla mücadele. Enflasyon konusunda son dönemlerde güncellenmiş para politikalarıyla mücadele yürütüyoruz. Ülkeyi durgunluğa düşürmeden enflasyonu düşürmeniz lazım. Ocak ayında geçici olduğunu beklediğimiz bir yükseliş var. Bundan sonraki dönemde kademeli düşüş göreceğiz. Yıllık bazda enflasyon bir süre daha yüksek seyredecek ama aylık etkilerini düşüşlerini göreceğiz. Cari işlemler dengemiz bizim tartıştığımız bir konudur. Ekonomi tarihinde bu hep böyle olmuştur. Hükümetimiz, Cumhur İttifakı'mız ve Meclis'imiz, Türkiye'de yerli üretimi arttırarak cari işlemleri artık Türkiye'nin kalkınması önünde engel olmaktan çıkarmak istiyoruz. Geçen yılın ilk yarısında 60 milyar dolarlara kadar yükselen cari açığın yılı 45 milyar dolarla bitirdiğini görüyoruz. Yaşadığımız gelişmelerin etkisi oldu. 30 milyar dolara yakın altın ithalatı oldu. Bunu kalıcı bir şekilde azaltmak istiyoruz. Turizm gelirlerimizin önemli katkısı var. 54,3 milyar dolar turizm gelirine ulaştık. Hizmet gelirlerinde Türkiye, iyi bir noktadadır. İhracatımız önemli bir performans gösteriyor. 256 milyar dolar seviyesiyle geçen yıl tarihin en yüksek rakamı oldu. Birçok olumsuz gelişmelere rağmen bu performans takdiri hak ediyor. İnşallah bu rakamları çok daha yüksek seviyelere çıkartacağız."
'KUR KORUMALI MEVDUATTAN ÇIKIYORUZ'
Türkiye'de istihdam sayısının her geçen gün arttığını aktaran Cevdet Yılmaz, "Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın hep söylediği 4'lü sistem var. Yatırım, istihdam, üretim ve ihracat. Yatırımla başlayıp ihracatla biten bir süreç bu. Bütün ekonomik politikalarımızda, bu perspektifle hareket ediyoruz. Aşırı tüketim çok da olumlu değil. Tüketim hızımızı biraz daha normal seviyelere taşıyıp, asıl büyümemizi ihracat üzerinde yapmaya çalışıyoruz. Bu politikalarımızın yardımıyla istihdam da ciddi bir gelişme var. Türkiye ekonomisi ilk defa 32 milyonun üzerinde istihdam ortaya koydu. Aylık bazda baktığınızda 8,8'e düştü işsizlik oranımız. Yıllık olarak da tek haneli kapattığımız kesinleşti diyebiliriz. Yakın bir tarihte tam çıkmış olur bunun sonucu. 10,1 diye tahmin etmiştik ama bunun altında kapattık. İstihdam dostu politikalar izlemeye devam edeceğiz. İş gücü piyasalarına kadınların, gençlerin girmesi çok önemli. Kadınsız kalkınma da olmaz, demokrasi de olmaz. Bu konuda desteklerimiz devam edecek. Kur korumalı mevduat ülkenin önemli bir meselesi. Geçici bir düzenlemeydi. O dönemin şartları içinde bir ihtiyacı karşıladı. Kur korumalı mevduattan çıkıyoruz. Ağustos ayında 124 milyar dolar seviyesine gelmişti. 9 Şubat itibarıyla rakamlar elimde. 2 trilyon 360 milyon TL'ye gelmiş durumda. 77,7 milyar dolar seviyesinde. Bunun da çok büyük bir kısmı TL mevduata geçiş yapmış oldu. Burada da herhangi bir istikrarsızlığa yol açmadan farklı bir çerçeveye gidiyoruz. Mali disiplin çok önemli" ifadelerini kullandı.
'DEPREMİN YARALARINI SARMIŞ OLACAĞIZ'
6 Şubat merkezli depremlerin ülke ekonomisini etkilediğini aktaran Yılmaz, şunları kaydetti:
"Maalesef deprem yaşadık. Riskleri azaltmamız lazım. Riskleri çok iyi tespit edip yoğun bir çalışmayla geleceğimizde çok dirençli şehirler oluşturmamız lazım. Bütçe disiplinine önem veriyoruz. Geçen yıl sırf merkezi idareden 900 milyarın üzerinde harcamamız oldu. Bu yıl deprem ödeneklerin payı 1 trilyon liranın üzerinde. 20 yılda bütçemiz iyi yönetilmemiş olsaydı, mali yapımız kötü olsaydı çok zor duruma düşerdik. Ancak Türkiye, siyasi olarak iyi yönetildiği için bu büyük afeti omuzlamış durumdayız. Depremin yaralarını sarmış olacağız. En güçlü ekonomileri bile etkileyen deprem, bizleri de etkiledi ancak bunun da üstesinden geleceğiz."
'İHRACATÇIMIZI DESTEKLEMEYE DEVAM EDECEĞİZ'
İhracatı ve ihracatçıları destekleyen politikaların sürdüğünü anlatan Yılmaz, sözlerini şöyle tamamladı:
"Son dönemde kritik bazı alanlarda yatırım yapıyoruz. Özellikle ihracatçılarımızı destekleyecek şekilde Merkez Bankamız politikalar uyguluyor. Bu politikalara devam edeceğiz. Şu anda Toplumsal Yatırım Notu dediğimiz çalışma var. Yatırıma, ihracata toplumun daha fazlasına katkı sunan bankalara yüksek not vereceğiz. Buna göre de Merkez Bankası o bankalara belli avantajlar sağlayacak. YİTAK dediğimiz bir program başlattık. Teknolojik içeriği yüksek, Türkiye'nin ihracatına kalite katacak projelere daha düşük faizle kredi sağlıyoruz. Burada bir komite oluşturduk. Kriterler çok net, ağırlıkları belli. Uygun projeler YİTAK'tan kredi alacaklar. Bütçemizde alan oluştukça burayı desteklemeyi düşünüyoruz."